pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

MİLLİ OLMAYAN MUHALEFET’ BÜYÜK TEHDİT OLACAK..

“Zap’ta kilit kapandı” cümlesi, Türkiye’nin PKK/YPG terörüne karşı Irak’ın kuzeyinde verdiği mücadelede bir zaferi ifade eder. İran’dan Akdeniz’e uzanan malum haritanın Irak’ın kuzeyindeki bölümünün kontrol altına alınmasını, temizlenmesini ifade eder. Devamında Suriye’nin kuzeyinde de “Güney Duvarı’ndaki açık kapatıldı” cümlesi gelecektir ve gelmelidir. Bu açıklama geldikten sonra, Güney Kapısı’nın tamamen kontrol altına alındığını rahatlıkla söyleyebileceğiz. Biz bunu böyle anlarız ve doğrudur. Ama aslında bu açıklamada, bu sonuçlarda daha derin ve kapsamlı bir doğru, bir gerçek daha var. Şu anki küresel çatışmalar coğrafyasının haritasına bütüncül baktığımız zaman, “Zap’ta kilit kapandı” cümlesinin gerçek anlamını kavrayabiliriz. TERÖRLE MÜCADELE DEĞİL BÜYÜK SAVAŞ’IN CEPHESİ. O da şudur: Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ve Doğu Akdeniz’de yürüttüğü mücadele, bildiğimiz dar anlamda “terörle mücadele” değildir. Artık hiç öyle olmayacaktır. İsrail’in Gazze’de soykırımla başlattığı, Lübnan’a (ateşkes anlaşması yapıldı ama şimdilik) ve Suriye’ye yaydığı, Kızıldeniz’de füzelerin çarpıştığı, Rum Kesimi’nde ABD-Avrupa cephesinin kurulduğu, Ege adalarında ABD/İsrail yığınaklarının devam ettiği, Rusya-Ukrayna savaşı ile de başka bir cepheden izlediğimiz “Büyük Savaş”ın parçasıdır. Biz aslında, “terörle mücadele” görünümü altında, büyük savaşın bir cephesinde büyük bir mücadele veriyoruz. Çünkü bu bölgelerin tamamı aslında Türkiye’nin savunma yaptığı ana cephelerden biridir. Çünkü PKK İsrail’dir. PKK ABD’dir. PKK Avrupa’dır. PKK NATO’daki “müttefik”lerdir. DAHA UZUN MENZİLLİ FÜZELER VERECEKLER! ÖNCE MOSKOVA’YI, SONRA TÜM RUSYA’YI VURACAKLAR Günlerdir zihin konforumuzu bozan, yerel çatışmalardan dünya savaşına doğru giden, balistik füzelerin havada uçuştuğu, “nükleer savaş” naralarının atıldığı bir küresel fırtınaya dair yazılar yazmaya çalışıyorum. Bazılarımıza abartı gelse de, çoğumuz bunun mümkün olmayacağını düşünse de milletlerin karşı karşıya bulunduğu bu tehdit gerçektir. ABD ve Avrupa, üç yüz kilometre menzilli balistik füzelerden sonra, bin ve bin beş yüz kilometre menzilli füzeleri de Ukrayna’ya vermeye hazırlanıyor. Ayrıca nükleer silah vermeyi bile düşünüyor. Yani ABD ve Avrupa, yani bütün Batı, Moskova’yı vurmakla başlayacak Rusya’ya karşı büyük saldırının son hazırlıklarını yapıyor, ortamı buna göre hazırlıyor. BEN SİZİ SAVAŞA ÇAĞIRMIYORUM.. Bunları yazarken; Ben sizi savaşa çağırmıyorum, tedbir almaya, korunmaya, büyük tehditlere karşı kuşanmaya çağırıyorum. Türkiye’nin bugününü, yarınını kurtarmaya çağırıyorum. Anavatanımızı, sınırlarımızı, sınırlarımızın çok ötelerine ulaşan varlıklarımızı, değerlerimizi, insanlarımızı, haritamızı korumaya çağırıyorum. İçeride “dansözler” oynatılırken âkil insanları, dünyayı felakete sürükleyecek büyük ve yakın tufandan kurtulmak için yol göstermeye, hazırlıklar yapmaya çağırıyorum. KİBİRLİ, KİRLİ BOŞ ADAMLAR VE TARİHİ AKIŞINA BAKMAK.. Kibirli kibirli, kirli kirli büyük laflar edip, kendilerine insanötesi güç atfeden, milleti uyutan boş adamlara karşı, herkesi yüreğini, aklını, bilincini, elindeki güç ve araçları harekete geçirmeye çağırıyorum. Sinsi sinsi, Türkiye’nin aklını felç edip başka ajandalar için örgütlenme yürütenlere karşı uyanık olmaya, o ajandayı açığa çıkarıp yok etmeye ve bunu bir an önce ve çok hızlı biçimde yapmaya çağırıyorum. Sizi tarihin akışına çağırıyorum. BU SAVAŞ; DEVLETLERİN, MİLLETLERİN SAVAŞI DEĞİL. BATI BÜTÜN MİLLETLERE KARŞI! Bu savaş milletlerin, devletlerin birbirine açtığı savaş değil. Bu savaş çokuluslu şirketlerin, ele geçirdikleri devlet aygıtlarını da kullanarak, yeryüzünün bütün uluslarına, kaynaklarına açtığı bir savaş olacaktır. Ayrıca; Batı medeniyetinin ve Güçler Cephesi’nin, kendileri dışındaki bütün medeniyetlere, kültürlere, milletlere ve ülkelere karşı başlattığı bir savaş olacaktır. Bu şeytani güçler ayrıca, devletleri sınırlayan hukuki düzenlemelerin hiçbirine bağlı olmadıkları için her türlü insanlık dışı yöntem ve çılgınlıkları denemekten çekinmeyeceklerdir. DEVLET-VATANDAŞ BAĞINI KOPARMAK… Devlet-vatandaş bağı gibi koruma alanlarının tamamı iflas ettirilecek, kitleler tüketen ve gözden çıkarılabilen yığınlar olarak görülecek, dolayısıyla insanlık dışı yöntemler pekâlâ devreye sokulacaktır. İsrail’in Gazze’deki soykırımı, bu yeni tür savaş yönteminin, kıyımların ilk örneğini oluşturmaktadır. İnsan ırkının gözden çıkarılabildiğinin ilk örneğini oluşturmaktadır. Ve yeni tür saldırıların bir prototipidir. Bu yüzden Gazze’deki soykırım hiçbir şekilde Gazze ve Filistin ölçekli görülemez. Bunu kısa zaman içinde daha iyi anlayacağız. SADECE DEVLETLERİN HAZIRLIĞI YETMEZ! HANGİ ALANLARDA HAREKETE GEÇİLMELİ? Böyle bir kıyamete hazırlık görevi sadece devletlere yüklenemez. Sadece devletlerin anavatanı koruma hazırlığı yeterli olamaz. Mesela; şirketler buna hazır mı? İşadamları hazır mı? Sektörler hazır mı? Sağlık sistemi hazır mı? Sivil savunma hazır mı? Bireyler bu hazırlık için doğru yönlendiriliyor mu? Avrupa ülkelerinde hatta ABD’de sivillere, böyle bir felakete hazırlık için uyarılar yapılıyor, kitapçıklar dağıtılıyor, metrolar sığınaklara dönüştürülüyor, yeraltı sığınakları inşa ediliyor hatta nükleer saldırılara karşı iyot tabletleri bile stoklanıyor. Gıda tedarikleri, tarım faaliyetleri, ticari piyasanın kontrolü, finans trafiğinin yönetilmesi, her alanda oluşabilecek karaborsa ile mücadele, yeni paralel yapılanmalar ve kurulacak yeni örgütlerle nasıl mücadele edileceği gibi.. TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜLKENİN SİNİR SİSTEMİNE SALDIRACAK. ‘MİLLİ OLMAYAN MUHALEFET’ BÜYÜK TEHDİT OLACAK.. Mesela; kitleleri kim yönetecek? Merkezi alan sivil alanları kontrol edebilecek mi? Yoksa birileri bu alanı ele mi geçirecek? Özellikle şu an var olan terör örgütleri böyle bir durumda merkez iktidar alanının sinir sistemine saldıracak ve olağanüstü ölçekte yıkıcı olacak. Çünkü bu örgütler belki de tarihte ilk kez bu kadar etkin ve ölümcül bir silah olarak kullanılacak. Böyle bir ortamda, milli olmayan muhalefet alanları, onların kontrolündeki yönetimler, dışarıdakilerle daha güçlü ortaklıklar kurup içeriden savaş yürütebilirler. Her hasım devlet birbirine karşı bu alanı mutlak kullanacaktır. Hepsi ama hepsi çok güçlü bir Merkezi Yönetim istiyor. Merkez iktidar alanı güçlü olan devletler ancak böyle bir kaostan sağ çıkabilecek. “BARIŞ ADAMLARI” SAHNE ALMALI! VATANSEVERLER GÜÇLENDİRİLMELİ Bu savaş gelecek. Belki kısa süreliğine ertelenebilir ama önlenemez. Hiç değilse erteleyebilmek için, “barış adamları” sahne almalı. Güçlendirilmeli. İnsanlık için sefere çıkarılmalı. İnsan tarihinin en büyük yıkımına doğru sürükleniyorken, yeryüzünün bütün umutları, umut alanları harekete geçirilmeli. Kontrollü ve örgütlü biçimde bazı sivil alanların da silahlandırılması bir zorunluluk haline gelebilecektir. Bazı vatansever çevrelerin daha şimdiden ekonomik ve siyasi olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. Anadolu’nun her yerinde direnç adaları oluşturmak için geç kalmamak gerekiyor. Çünkü geç kalmak intihar olacaktır.
Ekleme Tarihi: 28 Kasım 2024 - Perşembe

MİLLİ OLMAYAN MUHALEFET’ BÜYÜK TEHDİT OLACAK..

“Zap’ta kilit kapandı” cümlesi, Türkiye’nin PKK/YPG terörüne karşı Irak’ın kuzeyinde verdiği mücadelede bir zaferi ifade eder. İran’dan Akdeniz’e uzanan malum haritanın Irak’ın kuzeyindeki bölümünün kontrol altına alınmasını, temizlenmesini ifade eder. Devamında Suriye’nin kuzeyinde de “Güney Duvarı’ndaki açık kapatıldı” cümlesi gelecektir ve gelmelidir. Bu açıklama geldikten sonra, Güney Kapısı’nın tamamen kontrol altına alındığını rahatlıkla söyleyebileceğiz. Biz bunu böyle anlarız ve doğrudur. Ama aslında bu açıklamada, bu sonuçlarda daha derin ve kapsamlı bir doğru, bir gerçek daha var. Şu anki küresel çatışmalar coğrafyasının haritasına bütüncül baktığımız zaman, “Zap’ta kilit kapandı” cümlesinin gerçek anlamını kavrayabiliriz. TERÖRLE MÜCADELE DEĞİL BÜYÜK SAVAŞ’IN CEPHESİ. O da şudur: Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyinde ve Doğu Akdeniz’de yürüttüğü mücadele, bildiğimiz dar anlamda “terörle mücadele” değildir. Artık hiç öyle olmayacaktır. İsrail’in Gazze’de soykırımla başlattığı, Lübnan’a (ateşkes anlaşması yapıldı ama şimdilik) ve Suriye’ye yaydığı, Kızıldeniz’de füzelerin çarpıştığı, Rum Kesimi’nde ABD-Avrupa cephesinin kurulduğu, Ege adalarında ABD/İsrail yığınaklarının devam ettiği, Rusya-Ukrayna savaşı ile de başka bir cepheden izlediğimiz “Büyük Savaş”ın parçasıdır. Biz aslında, “terörle mücadele” görünümü altında, büyük savaşın bir cephesinde büyük bir mücadele veriyoruz. Çünkü bu bölgelerin tamamı aslında Türkiye’nin savunma yaptığı ana cephelerden biridir. Çünkü PKK İsrail’dir. PKK ABD’dir. PKK Avrupa’dır. PKK NATO’daki “müttefik”lerdir. DAHA UZUN MENZİLLİ FÜZELER VERECEKLER! ÖNCE MOSKOVA’YI, SONRA TÜM RUSYA’YI VURACAKLAR Günlerdir zihin konforumuzu bozan, yerel çatışmalardan dünya savaşına doğru giden, balistik füzelerin havada uçuştuğu, “nükleer savaş” naralarının atıldığı bir küresel fırtınaya dair yazılar yazmaya çalışıyorum. Bazılarımıza abartı gelse de, çoğumuz bunun mümkün olmayacağını düşünse de milletlerin karşı karşıya bulunduğu bu tehdit gerçektir. ABD ve Avrupa, üç yüz kilometre menzilli balistik füzelerden sonra, bin ve bin beş yüz kilometre menzilli füzeleri de Ukrayna’ya vermeye hazırlanıyor. Ayrıca nükleer silah vermeyi bile düşünüyor. Yani ABD ve Avrupa, yani bütün Batı, Moskova’yı vurmakla başlayacak Rusya’ya karşı büyük saldırının son hazırlıklarını yapıyor, ortamı buna göre hazırlıyor. BEN SİZİ SAVAŞA ÇAĞIRMIYORUM.. Bunları yazarken; Ben sizi savaşa çağırmıyorum, tedbir almaya, korunmaya, büyük tehditlere karşı kuşanmaya çağırıyorum. Türkiye’nin bugününü, yarınını kurtarmaya çağırıyorum. Anavatanımızı, sınırlarımızı, sınırlarımızın çok ötelerine ulaşan varlıklarımızı, değerlerimizi, insanlarımızı, haritamızı korumaya çağırıyorum. İçeride “dansözler” oynatılırken âkil insanları, dünyayı felakete sürükleyecek büyük ve yakın tufandan kurtulmak için yol göstermeye, hazırlıklar yapmaya çağırıyorum. KİBİRLİ, KİRLİ BOŞ ADAMLAR VE TARİHİ AKIŞINA BAKMAK.. Kibirli kibirli, kirli kirli büyük laflar edip, kendilerine insanötesi güç atfeden, milleti uyutan boş adamlara karşı, herkesi yüreğini, aklını, bilincini, elindeki güç ve araçları harekete geçirmeye çağırıyorum. Sinsi sinsi, Türkiye’nin aklını felç edip başka ajandalar için örgütlenme yürütenlere karşı uyanık olmaya, o ajandayı açığa çıkarıp yok etmeye ve bunu bir an önce ve çok hızlı biçimde yapmaya çağırıyorum. Sizi tarihin akışına çağırıyorum. BU SAVAŞ; DEVLETLERİN, MİLLETLERİN SAVAŞI DEĞİL. BATI BÜTÜN MİLLETLERE KARŞI! Bu savaş milletlerin, devletlerin birbirine açtığı savaş değil. Bu savaş çokuluslu şirketlerin, ele geçirdikleri devlet aygıtlarını da kullanarak, yeryüzünün bütün uluslarına, kaynaklarına açtığı bir savaş olacaktır. Ayrıca; Batı medeniyetinin ve Güçler Cephesi’nin, kendileri dışındaki bütün medeniyetlere, kültürlere, milletlere ve ülkelere karşı başlattığı bir savaş olacaktır. Bu şeytani güçler ayrıca, devletleri sınırlayan hukuki düzenlemelerin hiçbirine bağlı olmadıkları için her türlü insanlık dışı yöntem ve çılgınlıkları denemekten çekinmeyeceklerdir. DEVLET-VATANDAŞ BAĞINI KOPARMAK… Devlet-vatandaş bağı gibi koruma alanlarının tamamı iflas ettirilecek, kitleler tüketen ve gözden çıkarılabilen yığınlar olarak görülecek, dolayısıyla insanlık dışı yöntemler pekâlâ devreye sokulacaktır. İsrail’in Gazze’deki soykırımı, bu yeni tür savaş yönteminin, kıyımların ilk örneğini oluşturmaktadır. İnsan ırkının gözden çıkarılabildiğinin ilk örneğini oluşturmaktadır. Ve yeni tür saldırıların bir prototipidir. Bu yüzden Gazze’deki soykırım hiçbir şekilde Gazze ve Filistin ölçekli görülemez. Bunu kısa zaman içinde daha iyi anlayacağız. SADECE DEVLETLERİN HAZIRLIĞI YETMEZ! HANGİ ALANLARDA HAREKETE GEÇİLMELİ? Böyle bir kıyamete hazırlık görevi sadece devletlere yüklenemez. Sadece devletlerin anavatanı koruma hazırlığı yeterli olamaz. Mesela; şirketler buna hazır mı? İşadamları hazır mı? Sektörler hazır mı? Sağlık sistemi hazır mı? Sivil savunma hazır mı? Bireyler bu hazırlık için doğru yönlendiriliyor mu? Avrupa ülkelerinde hatta ABD’de sivillere, böyle bir felakete hazırlık için uyarılar yapılıyor, kitapçıklar dağıtılıyor, metrolar sığınaklara dönüştürülüyor, yeraltı sığınakları inşa ediliyor hatta nükleer saldırılara karşı iyot tabletleri bile stoklanıyor. Gıda tedarikleri, tarım faaliyetleri, ticari piyasanın kontrolü, finans trafiğinin yönetilmesi, her alanda oluşabilecek karaborsa ile mücadele, yeni paralel yapılanmalar ve kurulacak yeni örgütlerle nasıl mücadele edileceği gibi.. TERÖR ÖRGÜTLERİ ÜLKENİN SİNİR SİSTEMİNE SALDIRACAK. ‘MİLLİ OLMAYAN MUHALEFET’ BÜYÜK TEHDİT OLACAK.. Mesela; kitleleri kim yönetecek? Merkezi alan sivil alanları kontrol edebilecek mi? Yoksa birileri bu alanı ele mi geçirecek? Özellikle şu an var olan terör örgütleri böyle bir durumda merkez iktidar alanının sinir sistemine saldıracak ve olağanüstü ölçekte yıkıcı olacak. Çünkü bu örgütler belki de tarihte ilk kez bu kadar etkin ve ölümcül bir silah olarak kullanılacak. Böyle bir ortamda, milli olmayan muhalefet alanları, onların kontrolündeki yönetimler, dışarıdakilerle daha güçlü ortaklıklar kurup içeriden savaş yürütebilirler. Her hasım devlet birbirine karşı bu alanı mutlak kullanacaktır. Hepsi ama hepsi çok güçlü bir Merkezi Yönetim istiyor. Merkez iktidar alanı güçlü olan devletler ancak böyle bir kaostan sağ çıkabilecek. “BARIŞ ADAMLARI” SAHNE ALMALI! VATANSEVERLER GÜÇLENDİRİLMELİ Bu savaş gelecek. Belki kısa süreliğine ertelenebilir ama önlenemez. Hiç değilse erteleyebilmek için, “barış adamları” sahne almalı. Güçlendirilmeli. İnsanlık için sefere çıkarılmalı. İnsan tarihinin en büyük yıkımına doğru sürükleniyorken, yeryüzünün bütün umutları, umut alanları harekete geçirilmeli. Kontrollü ve örgütlü biçimde bazı sivil alanların da silahlandırılması bir zorunluluk haline gelebilecektir. Bazı vatansever çevrelerin daha şimdiden ekonomik ve siyasi olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. Anadolu’nun her yerinde direnç adaları oluşturmak için geç kalmamak gerekiyor. Çünkü geç kalmak intihar olacaktır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.