Kıymetli Gazi Türk Milleti.
Gençlere Türk milletinin manevi değerlerine sahip çıkmayı öğretmek önemlidir.” Sonuç şu: Yüzde 48,1 “katılıyorum”, yüzde 10 “katılmıyorum” demiş…
“Batı’nın yalnızca tekniğini almalı, kültürümüzü ve kimliğimizi korumalıyız.Yüzde 45 “katılıyorum”, yüzde 15 “katılmıyorum”…
Şimdi gelelim zurnanın ‘zırt’ dediği esas yere.İnsanlara kendilerini nasıl tanımladıklarını sormuşlar… Bakın 18-24 yaş grubu ne demiş…
Türkiye’deki fikir insanlarının ve kendilerini ‘kanaat önderi’ sanan pek çok kişinin bu kuşağı yakından uzaktan tanımadığını bir kez daha görüyoruz.
STK’larımız da, bürokrasimiz de, politika üreticilerimiz de, hatta din âlimlerimiz ve düşünürlerimiz de sürekli göle maya çalmaya çabalayıp “gördünüz mü, ne kadar da asil bir çabanın içindeyim” pozu kesiyor.
Dahasını söyleyeyim de öyle bitireyim. Göle çaldığımız yoğurdumuz tutmayınca mayamız da bozuluyor, bozulur.
Ufak, sakin ve serin adımlarla yola koyulmak. “İbadetin makbulü az da olsa devamlı olandır” hadis-i şerifini tam da buradan ve bu şekilde anlıyorum ben.
Maya çalmayı öğrenmezsek mayamızı çalarlar.Bu ülkede bir kesim aynen söyle düşünüyor.
Yuvarlak masanın liderlerine göre, Tayyip Erdoğan’ın aday olması mümkün değilmiş. Erdoğan’ın adaylığı ‘kara sayfa’ imiş ve bunu asla kabul etmeyeceklermiş.
Masayı oluşturan 6 siyasi parti ve HDP, kendilerine has farklı farklı gerekçelerle Erdoğan’ın karşısında bir araya geldi.
CHP, diğer partiler olmadan iktidar yüzü göremeyeceğini 73 yıllık çok partili hayattan iyi biliyor. Dolayısıyla sağcı, muhafazakâr, milliyetçi görünümlü diğerlerine ihtiyacı var.
Meral Akşener, 15 Temmuz öncesinden beri ‘başbakan’ olmaya öyle inandırılmış ki bunun için iş tutmayacağı kimse yok.
Saadet “Bu Tayyip Erdoğan bütün muhafazakâr oyları konsolide etti. Bu adam gitmeden bize oy çıkmaz” diyerek, Erdoğan devrilirse dini hassasiyeti yüksek vatandaşların kendilerine oy vereceğine inanıyor.
AK Parti’den ayrılan Babacan ve Davutoğlu, yıllarca “Erdoğan giderse parti bize kalır” diye beklediler, beklediler, beklediler; baktılar gedeceği yok, kendileri gittiler.
Gültekin Uysal’ın da var bir muradı ama henüz onun ne olduğunu kendisi de bilmiyor.
Diğer birkesimde şöyle söylüyor.
AB, Türkiye’den istediklerini AKP’ye yaptırdı. AKP de 2008’e dek AB’yi eldiven ve merdiven olarak kullandı. Pek çok devlet kurumunun içi boşaltılırken gerekçe hazırdı:
AB öyle istiyor!Küresel ekonomik yapı genel olarak AKP’den istediğini aldı.Devletin ilaç fabrikaları kapatıldı, çokuluslu şirketler tüm piyasaya hâkim oldu.
Kâğıt fabrikaları kapatıldı, satıldı. Bugün kâğıtta dışa bağımlı hale geldik.21 yılda dışarıdan Türkiye’ye 1 trilyon dolar girdi, 3 trilyon dolarlık değerimiz yabancıların oldu.
Örnekleri artırmak mümkün...Bugüne gelirsek.Uluslararası yapı AKP ile yürüme konusunda kararını vermiş gibi görünüyor. Diyor ki:
Biz istediğimizi yine de en iyi AKP tipi bir iktidara yaptırabiliriz.Bunların dışında bir olalım,birlikte konuşup,herkesin katılacağı ,karar alacağı bir ittifak kuralım diyen çok partili bir oluşum konuşuluyor.Bu oluşumun liderliğinide Anadolu Birliği Partisi ve 14 Siyasi Partinin oluşturduğu ve hatta dün kulislerde Tek Parti Genel Başkanı Merhum Turgut Özalın oğlunun idare ettiği oluşumda katılmış gibi görünüyor.
Dış destek bir iktidar için önemlidir. AKP iktidarı bunu çok iyi kullandı. Öyle ki dış destek azalınca bile “Bizi kıskanıyorlar” deme siyasetini üretti!
Perde arkasında söylenelerle perde önünde söyleneler çok farklı oldu.Son not:
AKP iktidarı Türkiye’nin çıkarları ile AKP’nin çıkarları karşı karşıya gelince hep ikinciyi tercih etti!
HDP ise Türkiye istikrarsızlaşsın, terör örgütü üzerindeki baskı azalsın da kim seçilirse seçilsin derdinde.
Milletin yararına olan her oluşum istişare heyetine girer ve yanlış karar çıkmaz der büyükler.Hayırlısı olsun Allah Milletimi her türlü tehlikeden korusun.Amin.
Saygılarımızla
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Vatan Evladı-28 Ocak 2013