Generaller Planı' olarak nitelenen planı uygulamaya çalıştığı yorumları yapılıyor.

CENAZELERDEN GERİYE SADECE İSKELETİ KALIYOR Gazze Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal da İsrail ordusunun, hem semavi dinlerin emirlerine hem de uluslararası hukuka aykırı bir şekilde hareket ederek, sivil savunma ekiplerinin, Gazze'nin kuzeyinde hedef alınan bölgelere ulaşmalarını engellediğini söyledi. Basal, acıkan başıboş köpeklerin sokaklara yığılan cansız bedenleri İsrail askerlerinin gözleri önünde parçaladığını kaydetti. İsrail ordusunun çekildiği bölgelere giren Sivil Savunma çalışanlarının tuttuğu raporlar ve ifadelerine değinen Basal, bazı naaşları iskelet halinde bulduklarını, bazı naaşları ise köpekler parçalarken gördüklerini anlattı. Basal, uluslararası sözleşmeler ve normlar gereğince ölü bedenlerin korunması gerektiğini ve hayatını kaybedenlerin ailelerinin bilgi alma hakkı olduğunu hatırlatarak, Gazze'de yaşananların uluslararası hukuka tümüyle aykırı olduğunu vurguladı. "İsrail güçlerinin işlediği katliamlar karşısında Gazze'de insanlık onuru ayaklar altında. Dördüncü Cenevre Sözleşmesine taraf ülkeler acilen harekete geçmeli" diyen Basal, uluslararası hukuk gereğince İsrail'in, yükümlülüklerine bağlı kalmaya zorlanması çağrısında bulundu. Basal ayrıca Gazze Şeridi'ndeki sivil savunma ekiplerinin uluslararası protokoller gereğince çatışma bölgelerinde serbestçe hareket etmesine ve sokak kenarlarındaki cenazelerin kaldırılmasına izin verilmesini istedi. SOYKIRIM PLANI: GIDA, YAKIT, TEMİZ SU YOK İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin kuzeyi başta olmak üzere pek çok bölge için sık sık 'tahliye emirleri' yayımlayarak bölgedeki Filistinlileri zorla yerinden ediyor. İsrail’in özellikle kuzeyi için yayımladığı tahliye emirleriyle 'Generaller Planı' olarak nitelenen planı uygulamaya çalıştığı yorumları yapılıyor. 'Generaller Planı' adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılması, gıda, yakıt ve temiz su girmesine izin verilmemesini öngörüyor. Bu durumda silahlı direnişçilerin 'ölüm ya da teslim olma' arasında tercihe zorlanması, bölgeyi terk etmeyen veya terk edemeyen Filistinlilere de 'düşman unsur olarak muamele edilmesini' içeriyor.