pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

TÜRKİYE SURİYE LÜBNAN BİRLEŞTİ.

Hiç kimse böyle bir fırtınayı tahmin etmiyordu. Hiç kimse, bir günde bütün ülkelerin Suriye kurgusunun yerle bir olacağını tahmin etmiyordu. Hiç kimse, böyle bir şeyin bugünün bölge ve dünya konjonktüründe mümkün olabileceğini hayal bile etmiyordu. Hiç kimse İdlib’den Şam’a, Türkiye’den Golan’a bütün haritaların on günde değişeceğini, bütün hesapların on günde sıfırlanacağını tahmin etmiyordu. “SURİYE’NİN SAHİPLERİ”NE NE OLDU? TÜRKİYE, HEPSİNİN HESABINI ÇÖP ETTİ. Suriye’nin sahibi İran’dı, Rusya’ydı, doğuda ABD ve PKK’ydı. Türkiye sınıra sıkışıp kalmıştı. Terörle, harita ile tehdit ediliyordu. Uyarıyordu, öneriler getiriyordu, milyonlara ev sahipliği yapıyordu, bedel ödüyordu. Hiçbir ülke kulak asmıyordu. Hiç kimse Türkiye’den böyle bir planlama, böyle bir ince ayar, savaş tarihini değiştirecek böyle bir akıl beklemiyordu. Onlar Irak’la başlayıp Suriye ile devam etmiş, Gazze ve Lübnan’la başlamış, Suriye’yi zaten parçalamıştı. “Coğrafya Parçalanması”na dair büyük planlarının bir günde çöpe atılabileceğinin hesabını bile yapmamışlardı, yapamazlardı. DİPLOMASİ MASALARINA KİBİRLE OTURANLAR NEREDE? Gazze’de soykırım yapanlar, Lübnan’da işgale girişenler, Suriye’yi mezhep eksenli katliam ülkesine dönüştürenler, diplomasi masalarında kibirle oturanlar, yüzbinlerce ölümün ve milyonların sürgününün böyle bir geri dönüşe, böyle bir depreme yol açabileceğini düşünemezdi. Olağanüstülükler Çağı’nda, bütün coğrafyayı değiştiren bir on güne tanık olduk. Türkiye merkezli bir “Olağanüstülüğe” tanık olduk. 27 Aralık’ta bir anda başlayan yürüyüş, üç gün sonra, barbarca mezhep soykırımlarına sahne olan, neredeyse bütün halkı sürgün edilen Halep’e ulaştı. Hemen ardından 1980’den bu yana on binlerce şehit veren Hama’ya ulaştı. Humus şehrine dayandı. Şam rejimi burada biraz direnmeye çalıştı ama başaramadı. Tutunamadı, çekildi. Hama kurtarıldığı gecenin sabahında Şam da teslim edildi. Öyle korkulduğu gibi bir “Şam Savaşı” yaşanmadı. İRAN’IN Şİİ HİLALİ BİTTİ. HEM SURİYE’Yİ HEM LÜBNAN’I KAYBETTİ. Altmış bir yıllık Suriye Baas rejimi, istihbarat devleti çöktü. Beşşar Esad son anda Rusya’ya kaçtı. Ailesini daha önce Rusya’ya taşımıştı. İran bütün örgütleriyle, istihbaratıyla, askeri varlığı ile, Şam rejimini yöneten bürokrasisiyle kaçtı. Suriye’yi bu hale sokan İran bu ülkeyi tamamen kaybetti. Tahran, olağanüstü yenilgiyi ve bölgesel çöküşünü öngöremedi ve de önleyemedi. Lübnan’dan Yemen’e, Irak’tan Suriye’ye, bütün bölgeye yayılan İran, çok büyük bir hezimet yaşadı. Ve bu, İran yayılması için dönüm noktası oldu. İran sadece Suriye’yi kaybetmedi. Lübnan’ı da kaybetti. Bu dalga, İran’ın Irak’taki nüfuzuna da ağır darbeler indirecektir. İran’ın Şii Hilal’i planları tamamen bitti. ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ, RUS ORDUSUNUN ÇEKİLMESİ. Rusya durumu gördü, İdlib‘den hareket başladıktan sonra, göstermelik birkaç hava saldırısı dışında hiçbir şey yapmadı. Esad’ı kurtarmaya girişmedi bile. Umudun bittiğini, rejimin çöktüğünü anladı. Riske girmedi, çekildi. Suriye içindeki bütün askeri varlığını çekti, bütün üsleri boşalttı, Tartus’taki deniz üssünü terk etti, Suriye’den tamamen ayrıldı. Bu aşamada Türkiye ile Rusya, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında neler konuşuldu, henüz bilmiyoruz. İki lider arasındaki telefon görüşmesinin, dışarıda söylenenlerin aksine, olumlu geçtiğine dair bilgiler var. ABDE DE ÇEKİLECEK, PKK DİRENEMEZ Şimdi; ABD yönetimindeki PKK Suriye’nin kuzeydoğusunda tutunmaya çalışıyor. Ama bu fırtınanın önünde kimse duramaz. ABD de çekilecek. PKK/YPG de tasfiye edilecek. İsrail, fırsatçılık yapıp Golan’daki işgal alanını genişletmeye çalışıyor, buradan da bir sonuç alınamayacak. Fırat’ın batısı tamamen temizlendi. Dün itibarıyla Münbiç tamamen denetim altına alındı. Şimdi Fırat’ın doğusu için mücadele başlıyor. Bu da başarıya ulaşacak. ERDOĞAN: ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 AY ÇOK ÖNEMLİ! TÜRKİYE, SURİYE, LÜBNAN HARİTASI BİRLEŞTİ. Her şey; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Dünya çok farklı bir yere evriliyor. Onun için önümüzdeki 2-3 ay çok önemli” cümlesinin paralelinde gelişti ve sonuçlandı. Bütün dünya, “Bu işi Türkiye kurguladı ve uyguladı” diye şaşkın şaşkın cümleler kurarken Türkiye inanılmaz kontrollü cümlelerle işi yönetmeyi bildi. Türkiye, Suriye, Lübnan coğrafyası, ortak bir siyasi, ekonomik alan olarak birleştirildi. Artık Şam rejimi yok, İran yok, Rusya yok. Bütün denklem sıfırlandı ve yeniden kuruldu. Ve denklemin tam merkezine Türkiye yerleşti. TÜRKİYE İSRAİL’E SINIR OLDU. Bu haliyle; Türkiye İsrail’e sınır oldu. Lübnan’a sınır oldu. Doğu Akdeniz’de olağanüstü bir güç elde etti. Doğu Akdeniz’e yönelik Batılı hesaplar da sıfırlandı. Bu haliyle; Suriye savaşının ana sebebi olan İran’dan Akdeniz’e terör koridoru haritası çöp oldu. Yıllardır ABD ve Avrupa’nın, İran ve İsrail’in uygulamaya çalıştığı harita sonsuza dek yok edildi. Suriye’yi parçalayıp Türkiye Cephesi açma planları yapanların bütün planları ellerinde kaldı. Savaşı Lübnan’dan, Suriye üzerinden Türkiye’ye taşıyanlar savaşı bir anda kendi sınırlarında buldu. TARİH YAPICI, COĞRAFYA KURUCU “SİYASİ GENETİK” Bütün coğrafya ve coğrafyaya dışarıdan gelenler, Türkiye merkezli bir jeopolitik deprem yaşadı. Türkiye’nin tarih yapıcı, coğrafya inşa edici siyasi genetiği, olağanüstü bir incelikle dünyanın merkez ülkelerini devre dışı bıraktı. Çünkü o, Suriye’nin evlatlarını hiç yalnız bırakmadı. Akdeniz’i mülteci mezarlığına dönüştürenlere, Sednaya’da yerin dört kat altında binlerce insanı işkence ile öldürenlere karşı onlarla yol yürümeyi bildi. Ve şimdi Suriye’nin evlatları ile Türkiye, Suriye’yi kurtardı. Bütün bu olanlardan önce Erdoğan’ın Esad’a diyalog çağrısı, Bahçeli’nin İmralı çağrıları karşılık bulmadı. Olanları algılayamadılar, kavrayamadılar. Ve bu büyük sürprizle karşılaştılar. ERDOĞAN SABIRLA BEKLEDİ: ORDU KURDU, DONATTI VE HAREKETE GEÇTİ.. Cumhurbaşkanı Erdoğan; Suriye meselesinde hep tek başına kaldı. İçeriden ve dışarıdan saldırılara uğradı. Önüne yüzlerce Suriye formülü getirildi. Hepsi ABD’nin, İran’ın, İsrail’in PKK’nın önceliklerine göreydi. Suriye halkı kimsenin umurunda bile değildi. Hepsini elinin tersiyle itti. Suriye halkı, mazlumlar kurtarılacaktı. Vatanlarına kavuşacaktı. Hayatını kaybeden yüz binlerin, sürgün edilen milyonların acısı dinecekti. Diplomasiyi sonuna kadar işletti. Umut etmese de işletti. 14 yıl boyunca içeride infialler oluşsa da o, “Hayır, onları koruyacağız, onlar kardeşimiz” dedi ve geri adım atmadı. Sabırla, dirençle, inançla bekledi. Suriye evlatlarından ordu kurdu, eğitti, donattı, bekletti. Ve harekete geçirdi. KIZILDENİZ’DEN BASRA KÖRFEZİ’NE, KARABAĞ’DAN SURİYE VE LÜBNAN’A.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21. yüzyılın en büyük devrimcisidir. Somali’yi kurtardı, yeni bir ülke inşa etti. Türkiye’yi Kızıldeniz çıkışına, Hint Okyanusu’na taşıdı. Libya’yı işgalden ve bölünmeden kurtardı. Türkiye’yi Akdeniz’in tam merkezine taşıdı. Karabağ’ı kurtarmak için Azerbaycan’la birlikte hareket etti, Türkiye’nin Doğu Kapısı’nı, Orta Asya Kapısı’nı açtı. Suudi Arabistan ve BAE’nin Katar işgalini önledi, Türkiye’yi Basra Körfezi’nin okyanus çıkışına taşıdı. Türk Devletleri Teşkilatı’nı harekete geçirdi, bir Orta Kuşak askeri ve siyasi gücünün temellerini attı. İsrail’in soykırımlarına en sert tepkiyi gösterdi ve bütün coğrafyaya ortak bir adres/hedef gösterdi. GAZZE’DEKİ SOYKIRIMA EN KESKİN CEVAP: GOLAN’DA TÜRK ASKERİ ÜSSÜ DE KURULUR! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Sürprizi ile aslında Gazze’deki İsrail soykırımına bir cevap verdi. Bölgenin dinamik güçlerini harekete geçirdi, İsrail sınırına ulaştı. Gün gelir Golan’da bir Türk askeri üssü de kurulur. Lübnan’da bir Türk askeri üssü de kurulur. Türkiye, Suriye, Lübnan siyasi ve askeri entegrasyonu ikinci sürpriz adım olur. Ve gün gelir İsrail bir Türk kuşatması ile yüz yüze de gelir. Suriye’de olanlar bunların hepsinin olabileceğinin açık işaretidir. Türkiye tarihtir, coğrafyadır, bilgeliktir. Türkiye’nin imparatorluklar aklını küçümseyenler, Suriye’de ağır bir cevap almıştır. Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti devletler sürekliliği, Batı’nın ve bazı bölge ülkelerinin “coğrafya parçalanması” eksenli müdahalelerine karşı “coğrafya bütünlüğü” aklı harekete geçmiştir. Tarihi değiştiren, Türkiye’yi değiştiren, 100 yıl sonra coğrafyayı yeniden formatlayan, 21. yüzyılın büyük devrimcisidir Cumhurbaşkanı Erdoğan... Bize “harita”larla gelen, “Masa”da bizim haritalarımızı bulur! Ve bir gün, içerideki cephe de yıkılır ve Türkiye’nin bütün yolları açılır!
Ekleme Tarihi: 10 Aralık 2024 - Salı

TÜRKİYE SURİYE LÜBNAN BİRLEŞTİ.

Hiç kimse böyle bir fırtınayı tahmin etmiyordu. Hiç kimse, bir günde bütün ülkelerin Suriye kurgusunun yerle bir olacağını tahmin etmiyordu. Hiç kimse, böyle bir şeyin bugünün bölge ve dünya konjonktüründe mümkün olabileceğini hayal bile etmiyordu. Hiç kimse İdlib’den Şam’a, Türkiye’den Golan’a bütün haritaların on günde değişeceğini, bütün hesapların on günde sıfırlanacağını tahmin etmiyordu. “SURİYE’NİN SAHİPLERİ”NE NE OLDU? TÜRKİYE, HEPSİNİN HESABINI ÇÖP ETTİ. Suriye’nin sahibi İran’dı, Rusya’ydı, doğuda ABD ve PKK’ydı. Türkiye sınıra sıkışıp kalmıştı. Terörle, harita ile tehdit ediliyordu. Uyarıyordu, öneriler getiriyordu, milyonlara ev sahipliği yapıyordu, bedel ödüyordu. Hiçbir ülke kulak asmıyordu. Hiç kimse Türkiye’den böyle bir planlama, böyle bir ince ayar, savaş tarihini değiştirecek böyle bir akıl beklemiyordu. Onlar Irak’la başlayıp Suriye ile devam etmiş, Gazze ve Lübnan’la başlamış, Suriye’yi zaten parçalamıştı. “Coğrafya Parçalanması”na dair büyük planlarının bir günde çöpe atılabileceğinin hesabını bile yapmamışlardı, yapamazlardı. DİPLOMASİ MASALARINA KİBİRLE OTURANLAR NEREDE? Gazze’de soykırım yapanlar, Lübnan’da işgale girişenler, Suriye’yi mezhep eksenli katliam ülkesine dönüştürenler, diplomasi masalarında kibirle oturanlar, yüzbinlerce ölümün ve milyonların sürgününün böyle bir geri dönüşe, böyle bir depreme yol açabileceğini düşünemezdi. Olağanüstülükler Çağı’nda, bütün coğrafyayı değiştiren bir on güne tanık olduk. Türkiye merkezli bir “Olağanüstülüğe” tanık olduk. 27 Aralık’ta bir anda başlayan yürüyüş, üç gün sonra, barbarca mezhep soykırımlarına sahne olan, neredeyse bütün halkı sürgün edilen Halep’e ulaştı. Hemen ardından 1980’den bu yana on binlerce şehit veren Hama’ya ulaştı. Humus şehrine dayandı. Şam rejimi burada biraz direnmeye çalıştı ama başaramadı. Tutunamadı, çekildi. Hama kurtarıldığı gecenin sabahında Şam da teslim edildi. Öyle korkulduğu gibi bir “Şam Savaşı” yaşanmadı. İRAN’IN Şİİ HİLALİ BİTTİ. HEM SURİYE’Yİ HEM LÜBNAN’I KAYBETTİ. Altmış bir yıllık Suriye Baas rejimi, istihbarat devleti çöktü. Beşşar Esad son anda Rusya’ya kaçtı. Ailesini daha önce Rusya’ya taşımıştı. İran bütün örgütleriyle, istihbaratıyla, askeri varlığı ile, Şam rejimini yöneten bürokrasisiyle kaçtı. Suriye’yi bu hale sokan İran bu ülkeyi tamamen kaybetti. Tahran, olağanüstü yenilgiyi ve bölgesel çöküşünü öngöremedi ve de önleyemedi. Lübnan’dan Yemen’e, Irak’tan Suriye’ye, bütün bölgeye yayılan İran, çok büyük bir hezimet yaşadı. Ve bu, İran yayılması için dönüm noktası oldu. İran sadece Suriye’yi kaybetmedi. Lübnan’ı da kaybetti. Bu dalga, İran’ın Irak’taki nüfuzuna da ağır darbeler indirecektir. İran’ın Şii Hilal’i planları tamamen bitti. ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ, RUS ORDUSUNUN ÇEKİLMESİ. Rusya durumu gördü, İdlib‘den hareket başladıktan sonra, göstermelik birkaç hava saldırısı dışında hiçbir şey yapmadı. Esad’ı kurtarmaya girişmedi bile. Umudun bittiğini, rejimin çöktüğünü anladı. Riske girmedi, çekildi. Suriye içindeki bütün askeri varlığını çekti, bütün üsleri boşalttı, Tartus’taki deniz üssünü terk etti, Suriye’den tamamen ayrıldı. Bu aşamada Türkiye ile Rusya, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya lideri Putin arasında neler konuşuldu, henüz bilmiyoruz. İki lider arasındaki telefon görüşmesinin, dışarıda söylenenlerin aksine, olumlu geçtiğine dair bilgiler var. ABDE DE ÇEKİLECEK, PKK DİRENEMEZ Şimdi; ABD yönetimindeki PKK Suriye’nin kuzeydoğusunda tutunmaya çalışıyor. Ama bu fırtınanın önünde kimse duramaz. ABD de çekilecek. PKK/YPG de tasfiye edilecek. İsrail, fırsatçılık yapıp Golan’daki işgal alanını genişletmeye çalışıyor, buradan da bir sonuç alınamayacak. Fırat’ın batısı tamamen temizlendi. Dün itibarıyla Münbiç tamamen denetim altına alındı. Şimdi Fırat’ın doğusu için mücadele başlıyor. Bu da başarıya ulaşacak. ERDOĞAN: ÖNÜMÜZDEKİ 2-3 AY ÇOK ÖNEMLİ! TÜRKİYE, SURİYE, LÜBNAN HARİTASI BİRLEŞTİ. Her şey; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; “Dünya çok farklı bir yere evriliyor. Onun için önümüzdeki 2-3 ay çok önemli” cümlesinin paralelinde gelişti ve sonuçlandı. Bütün dünya, “Bu işi Türkiye kurguladı ve uyguladı” diye şaşkın şaşkın cümleler kurarken Türkiye inanılmaz kontrollü cümlelerle işi yönetmeyi bildi. Türkiye, Suriye, Lübnan coğrafyası, ortak bir siyasi, ekonomik alan olarak birleştirildi. Artık Şam rejimi yok, İran yok, Rusya yok. Bütün denklem sıfırlandı ve yeniden kuruldu. Ve denklemin tam merkezine Türkiye yerleşti. TÜRKİYE İSRAİL’E SINIR OLDU. Bu haliyle; Türkiye İsrail’e sınır oldu. Lübnan’a sınır oldu. Doğu Akdeniz’de olağanüstü bir güç elde etti. Doğu Akdeniz’e yönelik Batılı hesaplar da sıfırlandı. Bu haliyle; Suriye savaşının ana sebebi olan İran’dan Akdeniz’e terör koridoru haritası çöp oldu. Yıllardır ABD ve Avrupa’nın, İran ve İsrail’in uygulamaya çalıştığı harita sonsuza dek yok edildi. Suriye’yi parçalayıp Türkiye Cephesi açma planları yapanların bütün planları ellerinde kaldı. Savaşı Lübnan’dan, Suriye üzerinden Türkiye’ye taşıyanlar savaşı bir anda kendi sınırlarında buldu. TARİH YAPICI, COĞRAFYA KURUCU “SİYASİ GENETİK” Bütün coğrafya ve coğrafyaya dışarıdan gelenler, Türkiye merkezli bir jeopolitik deprem yaşadı. Türkiye’nin tarih yapıcı, coğrafya inşa edici siyasi genetiği, olağanüstü bir incelikle dünyanın merkez ülkelerini devre dışı bıraktı. Çünkü o, Suriye’nin evlatlarını hiç yalnız bırakmadı. Akdeniz’i mülteci mezarlığına dönüştürenlere, Sednaya’da yerin dört kat altında binlerce insanı işkence ile öldürenlere karşı onlarla yol yürümeyi bildi. Ve şimdi Suriye’nin evlatları ile Türkiye, Suriye’yi kurtardı. Bütün bu olanlardan önce Erdoğan’ın Esad’a diyalog çağrısı, Bahçeli’nin İmralı çağrıları karşılık bulmadı. Olanları algılayamadılar, kavrayamadılar. Ve bu büyük sürprizle karşılaştılar. ERDOĞAN SABIRLA BEKLEDİ: ORDU KURDU, DONATTI VE HAREKETE GEÇTİ.. Cumhurbaşkanı Erdoğan; Suriye meselesinde hep tek başına kaldı. İçeriden ve dışarıdan saldırılara uğradı. Önüne yüzlerce Suriye formülü getirildi. Hepsi ABD’nin, İran’ın, İsrail’in PKK’nın önceliklerine göreydi. Suriye halkı kimsenin umurunda bile değildi. Hepsini elinin tersiyle itti. Suriye halkı, mazlumlar kurtarılacaktı. Vatanlarına kavuşacaktı. Hayatını kaybeden yüz binlerin, sürgün edilen milyonların acısı dinecekti. Diplomasiyi sonuna kadar işletti. Umut etmese de işletti. 14 yıl boyunca içeride infialler oluşsa da o, “Hayır, onları koruyacağız, onlar kardeşimiz” dedi ve geri adım atmadı. Sabırla, dirençle, inançla bekledi. Suriye evlatlarından ordu kurdu, eğitti, donattı, bekletti. Ve harekete geçirdi. KIZILDENİZ’DEN BASRA KÖRFEZİ’NE, KARABAĞ’DAN SURİYE VE LÜBNAN’A.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21. yüzyılın en büyük devrimcisidir. Somali’yi kurtardı, yeni bir ülke inşa etti. Türkiye’yi Kızıldeniz çıkışına, Hint Okyanusu’na taşıdı. Libya’yı işgalden ve bölünmeden kurtardı. Türkiye’yi Akdeniz’in tam merkezine taşıdı. Karabağ’ı kurtarmak için Azerbaycan’la birlikte hareket etti, Türkiye’nin Doğu Kapısı’nı, Orta Asya Kapısı’nı açtı. Suudi Arabistan ve BAE’nin Katar işgalini önledi, Türkiye’yi Basra Körfezi’nin okyanus çıkışına taşıdı. Türk Devletleri Teşkilatı’nı harekete geçirdi, bir Orta Kuşak askeri ve siyasi gücünün temellerini attı. İsrail’in soykırımlarına en sert tepkiyi gösterdi ve bütün coğrafyaya ortak bir adres/hedef gösterdi. GAZZE’DEKİ SOYKIRIMA EN KESKİN CEVAP: GOLAN’DA TÜRK ASKERİ ÜSSÜ DE KURULUR! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye Sürprizi ile aslında Gazze’deki İsrail soykırımına bir cevap verdi. Bölgenin dinamik güçlerini harekete geçirdi, İsrail sınırına ulaştı. Gün gelir Golan’da bir Türk askeri üssü de kurulur. Lübnan’da bir Türk askeri üssü de kurulur. Türkiye, Suriye, Lübnan siyasi ve askeri entegrasyonu ikinci sürpriz adım olur. Ve gün gelir İsrail bir Türk kuşatması ile yüz yüze de gelir. Suriye’de olanlar bunların hepsinin olabileceğinin açık işaretidir. Türkiye tarihtir, coğrafyadır, bilgeliktir. Türkiye’nin imparatorluklar aklını küçümseyenler, Suriye’de ağır bir cevap almıştır. Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti devletler sürekliliği, Batı’nın ve bazı bölge ülkelerinin “coğrafya parçalanması” eksenli müdahalelerine karşı “coğrafya bütünlüğü” aklı harekete geçmiştir. Tarihi değiştiren, Türkiye’yi değiştiren, 100 yıl sonra coğrafyayı yeniden formatlayan, 21. yüzyılın büyük devrimcisidir Cumhurbaşkanı Erdoğan... Bize “harita”larla gelen, “Masa”da bizim haritalarımızı bulur! Ve bir gün, içerideki cephe de yıkılır ve Türkiye’nin bütün yolları açılır!
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.