GERÇEKLERİ BULMAK İÇİN SAHİBİNİ İYİ BİLMEK GEREKİYOR.
Sebeplere Kulluk
Kişi, nefsinin hevâ ve arzularına uyduğu sürece gafletten kurtulamaz. Rabb’inin fiillerini gösteren deliller karşısında ince bir duyuş, feraset ve basiret nurundan mahrum kalır. Hz. Ali [radıyallahu anh], “Heveslere uymak hakkı görmeyi, hakka uymayı engeller” buyurmaktadır. O yüzden kâmil bir mürşidden eğitim görse bile, hevâ ve arzularına uymak müridin yolunu keser. Allah’ın fiillerinde fâni olmayı engeller. Ruh, nefse tamamen galebe edinceye kadar hayat ve hadiselerin hakikatine bakamaz.
Karagöz oyununda kuklaların hareketine bakan kimsenin perdenin ardındaki gerçek fiil sahibini göremediği gibi, o da âlemdeki fiillerin hakiki sahibini göremez. Hal böyle olunca sebepleri hakiki bir fâil gibi görmeye başlar. Tarlasını güzelce çapalayıp, ekip suladıktan sonra bunları yeterli görür ve oradan kaldıracağı mahsullerin üzerine onlarca hesap yapar. Orada mahsulü verecek ya da vermeyecek olan Allah Teâlâ hazretlerini pek hesaba katmaz. O’na itimat edip dayanmaz. Rabb’inin fazlından istemez. Ya da rızık hakkında endişeye düşer. Elindeki veya gelmesi muhtemel olan paraya itimat eder.
Ekleme
Tarihi: 04 Ekim 2024 - Cuma
GERÇEKLERİ BULMAK İÇİN SAHİBİNİ İYİ BİLMEK GEREKİYOR.
Sebeplere Kulluk
Kişi, nefsinin hevâ ve arzularına uyduğu sürece gafletten kurtulamaz. Rabb’inin fiillerini gösteren deliller karşısında ince bir duyuş, feraset ve basiret nurundan mahrum kalır. Hz. Ali [radıyallahu anh], “Heveslere uymak hakkı görmeyi, hakka uymayı engeller” buyurmaktadır. O yüzden kâmil bir mürşidden eğitim görse bile, hevâ ve arzularına uymak müridin yolunu keser. Allah’ın fiillerinde fâni olmayı engeller. Ruh, nefse tamamen galebe edinceye kadar hayat ve hadiselerin hakikatine bakamaz.
Karagöz oyununda kuklaların hareketine bakan kimsenin perdenin ardındaki gerçek fiil sahibini göremediği gibi, o da âlemdeki fiillerin hakiki sahibini göremez. Hal böyle olunca sebepleri hakiki bir fâil gibi görmeye başlar. Tarlasını güzelce çapalayıp, ekip suladıktan sonra bunları yeterli görür ve oradan kaldıracağı mahsullerin üzerine onlarca hesap yapar. Orada mahsulü verecek ya da vermeyecek olan Allah Teâlâ hazretlerini pek hesaba katmaz. O’na itimat edip dayanmaz. Rabb’inin fazlından istemez. Ya da rızık hakkında endişeye düşer. Elindeki veya gelmesi muhtemel olan paraya itimat eder.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.