Aşure Günü

Hicrî yılın ilk ayı olan muharrem ayının onuncu gününe aşure günü denir. Câhiliye devrinde de aşure gününe önem verilir, o gün oruç tutulur ve Kâbe’ye yeni bir örtü örtülürdü. Medineli yahudiler de İsrâiloğulları’nın Firavun zulmünden kurtuldukları günün anısına aşure gününde oruç tutuyorlardı. Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] Medine’ye hicret ettiğinde yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını görünce yahudilerin uygulamasından farklı olması için ümmetinden dileyenlerin aşure orucu tutmasını, eğer tutacaklar ise bir gün öncesi ve sonrasını da oruçlu geçirmelerini buyurmuştur. Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] bir hadis-i şeriflerinde de, “Kim aşure gününde ailesine geniş davranır ve onlara bolca ikramda bulunursa, Allah da ona bolca ikramda bulunur ve rızkını çoğaltır” buyurmuştur. Derler ki Üç kişiye üç şey yakışmaz: Gücü elinde bulundurana sertlik yakışmaz. Âlim olana mal ve dünya sevgisi yakışmaz. Zenginlere ise cimri olmak yakışmaz.