İnsanların yaratılışlarındaki gaye, iman etmeleri, güzel işler yapmaları ve bu işlerinin karşılığı olarak da hiç bitmeyen bir mutluluğa ulaşmalarıdır. İnsanların bu mutluluktan yoksun, pek elem verici azaplara hedef olmaları da yine kendi kötü inançlarının, kötü işlerinin bir sonucu olacaktır.
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Hepinizin dönüşü O’nadır. Bu, şüphesiz ki Allah’ın bir vaadidir. Her şeyi yaratan O’dur. Sonra iman edip iyi işler yapanları mükâfatlandırmak için diriltip huzurunda toplar. Kâfirlere gelince, inkârlarında ısrar edip durdukları için onlara kaynar sudan bir içecek ve elem verici bir azap vardır” (Yunus 10/4).
Bütün insanların dönüp varacakları yer Allah Teâlâ’nın huzurudur. O, yaratır, hayat verir, öldürür, tekrar diriltir. İnsanın dünyada yapması gereken bellidir. Allah Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmeye çalışıp, O’na dua etmek, affını, keremini dilemektir. Cenâb-ı Hak, ahirette müminlere büyük lutuflarda bulunur, onları cennete koyar. Ama inatla inkâr edip kâfir olarak ahirete gitmiş olanlar ise azapla karşılık bulurlar.