Devam edeceğiz!
Türkiye’nin 100 yıl sonra eline geçirdiği fırsatı heba etmemek için,
Selçuklu-Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti “Devletler Sürekliliği”nin devamı için,
Geniş tarih aralığındaki “3. Büyük Yükseliş”i tamamlamak, ıskalamamak için.
Milletlerin Büyük yürüyüşünde, bizi yarı yolda bırakmak isteyenlere fırsat vermemek için,
Kişisel hesaplara takılıp 500 yıl sonra yeniden formatlanan güç haritasındaki yerimizi kaptırmamak için,
Geçmişimizdeki “tarihi omuzlayan” abide isimlerinize, bedel ödemişlere mahcup olmamak için,
Türkiye’nin büyük kazanımlarının üç beş yılda heba edilmesine boyun eğmemek için,
Devam etmeliyiz!
Tam da; yeniden tarih yazıp yeniden coğrafya şekillendirmeye başlamışken,
Tam da; küresel güç kırılması bize çok geniş hareket alanları açmışken,
Tam da; tarih kendi havzasına yöneltip yüzyılların siyasi genetiğini 21. yüzyıla çağırmışken,
Vazgeçemeyiz. Duramayız. Pes edemeyiz.
Unutmayın;
Bu vatan için, bu büyük amaç için 1071’den bu yana aralıksız şehitler verdik.
Ayakta olmak için, güçlü kalmak için aralıksız savaşlara maruz bırakıldık.
Coğrafyanın her karış toprağına imza attık, iz bıraktık. Ağıtlar yaktık, Türküler söyledik.
19. yüzyılın sonunda, 20. yüzyılın başında büyük sürgünler yaşadık. Soykırıma maruz kaldık. İmha edilmek istendik.
Ama biz hep; nesilden nesile bir aklı, bir bilinci, bir kimliği aktardık, diri tuttuk.
Bizden çok daha ağır yükleri omuzlayanların fedakarlıkları ile bugünlere geldik.
Öyleyse duramayız.
Bize ne oluyor ki..
Kendimizi ne sanıyoruz ki..
Ne hakla yoruluyoruz ki..
Yeniden..
Elini değil, bütün varlığını taşın altına koymuşlarla,
Anadolu’nun sinir sisteminde kök salmışlarla,
Büyük Türkiye Yürüyüşü’nü devam ettirmeliyiz.
Yakaladığımız rüzgarı, küresel fırtınaya dönüştürmeliyiz.
Çok daha güçlü adımlarla, yüreği güçlü adamlarla, adamışlarla yeniden harekete geçmeliyiz.
Tam da şuan!
Bu yol yürünecek. Çünkü bu bir kader.
Bu kaderi kavrayanlarla yola devam…
Biz asla yenilmeyiz!