AK Parti Genel Merkezi'nde 1 saat 35 dakika süren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel görüşmesi ile yeni bir siyasi süreç başladı.
CHP tarafının olumlu geçtiğini söylediği ziyaretin iadesinin olacağı ve Erdoğan'ın CHP Genel Merkezi'ne gideceği de medyaya yansıdı. Böylece Özel'in SABAH Gazetesi'ne verdiği röportaj ile başlayan diyalog ve müzakere arayışı iki genel başkanın ziyaretleri ile siyaseti, kulisleri ve polemikleri hareketlendiren bir döneme geçti. Siyasi ortamın psikolojisi değişiyor. Diyalog ve müzakerenin önemsendiği, bunları sekteye uğratmanın farklı şekilde mahkûm edilebileceği bir ortama geçiyoruz.
***
İhtiyatlı bir iyimserlikle karşılanması gereken bu sürecin önünde çok zorluklar var elbette.
Özel'in yeni siyaset oluşturma çabasını CHP çevrelerinin engellemeye çalışması ya da çıkabilecek bazı krizlerin yol kazasına dönüşmesi de ihtimal dâhilinde.
Ancak bu sembolik görüşmenin olması ve bir dizi devamının geleceğine dair hava başlı başına değerli. Her şeyden önce bu görüşme 8 yıl önce 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Kılıçdaroğlu'nun bir anlamda mecbur kaldığı görüşmeden oldukça farklı. 31 Mart yerel seçim sonuçlarının konuşulduğu ve darbe girişimi gibi olağanüstülüğün olmadığı bir dönemde gerçekleşti. Kılıçdaroğlu'nun "Saray ile müzakere edilmez, mücadele edilir" çıkışına ve İBB Başkanı İmamoğlu cenahından gelen bazı dolaylı itirazlara rağmen Özel, kararlı davrandı. Erdoğan ve Özel, CHP'nin 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlama gayretindeki ısrarına rağmen görüşmeyi olumlu bir havada gerçekleştirdi.
***
Şu aşamada bu görüşme süreci kime yarar tartışmasının pek bir anlamı yok. Zira ülkemizin sorunlarını müzakere etmekten hiçbir siyasi kaçınamaz.
Özel, Kılıçdaroğlu'nun "saray" söyleminin ve kutuplaştırıcı siyasetinin CHP'ye 2019 ve 2024 yerel seçimlerinde başarı, ancak 2024 genel seçimlerinde yenilgi getirdiğinin farkında.
Bunun için Özel, Kılıçdaroğlu'ndan farklı olarak yüzde 52 ile seçilen cumhurbaşkanına meşruiyet tartışması açmayı bıraktı, aksine "makama saygı" diyerek hem müzakere hem mücadele yöntemine geçti.
Anlaşılan Özel, CHP'nin seçmen tarafından iktidarın alternatifi olarak görülebilmesi imkânını bu siyasette görüyor. Böylece bazı riskleri de alıyor, yani CHP çevreleri tarafından eleştirilecek yeni anayasa tartışmasını ve terörle mücadele gündemini göğüslemeyi tercih ediyor.
***
TBMM Başkanı Kurtulmuş'un siyasi partilerle görüşerek başlattığı yeni anayasa sürecinin de siyaseti hareketlendireceği düşünüldüğünde epey hareketli bir döneme adım attığımız anlaşılıyor. DEM Parti'nin bu ortamı siyaset yapmak için değerli göreceği tahmin edilebilir. İşte siyasetin hızlanacağı bu ortamda parti siyasetinin yeni meydan okumalara sahne olması kuvvetle muhtemel. Cumhur İttifakı'nın sağlam birlikteliğinin sergilendiği hatırlanırsa CHP'nin diğer muhalefet partileri ile ilişkileri de gündem olacak.
İyi Parti'nin, genel başkanların diyalog ve müzakere görüşmeleri yaptığı bir ortamda nasıl bir üçüncü yol izleyebileceği de merak konusu. Yine DEM Parti'nin bu siyasi ortamda hangi talepleri ve söylemleri seslendireceği de süreç açısından önemli olacak. Uluslararası politikada lider diplomasisi tecrübesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan güçlü bir tecrübeye sahip.
Erdoğan, 2028'e gidilen bu yeni ortamda hem partisindeki yenilemeyi yapacak hem mevcut sorunlara çözüm olacak yeni politikalar üretecek hem de parti siyasetine etkin dokunuşlarda bulunacak bir yol izleyecektir.