Yüzyıllara dayanan “Devletler Sürekliliği”mizin taşıyıcısı
Milli ana omurga, 15 Temmuz’dan sonra ilk kez yara aldı.
Bütün hesaplar bir kenara bırakılıp,
Çok acilen yeniden tahkim edilmeli.
Bu kimliğe sahip her çevre;
Harekete geçmeli, toplanmalı, toparlanmalı.
Küçük siyasi hesaplar bir kenara bırakılmalı.
Yeni bir toplumsal bilinç dalgası, dip dalga inşa edilmeli.
En geç üç yıl içinde, devletleri haritadan silecek,
Milletleri yüceltecek ya da yok edecek ölçekte,
Çok büyük “küresel kaos” hazırlıkları yapılıyor.
Dünyadaki güç eğilimlerini izleyen herkes bunu görüyor.
Batılı dünya düzeni;
Küresel iktidarı devretmemek, paylaşmamak
için dünyayı ateşe verecek çılgınlıklar planlıyor.
500 yıllık bir güç değişiminden söz ediyoruz.
Böylesi sarsıntılar imparatorlukları bile yok eder!
Şu an her devlet, bu yüzden olağanüstü hazırlık içinde.
Her ülke kendini kurtarmak için ne gerekiyorsa yapıyor.
Türkiye; bütün dünyanın beklediği yıkıcı küresel fırtınalara, zafiyet içinde ve zayıf yakalanmamalı.
Milletlerin varoluşu için “ölümcül karar” anları gelebilir.
1. ve 2. dünya savaşlarından daha kötüsü yaşanabilir.
Bu döneme fetret devrinde yakalanmak istemiyoruz.
Tam tersine;
Bu sarsıntı Türkiye’yi tarihin akışını değiştirecek bir güce dönüştürecek ilk fırsattır.
Oysa biz, yeniden tarihe yürümek istiyoruz.
Hazırlanmalıyız…
İçeriyi acilen tahkim etmeliyiz.
Sadece devletin hazırlanması, savunma yatırımları yetmez.
Millet hazırlanmalı. Sokaklar, şehirler hazırlanmalı.
Aksi taktirde;
Tarihi de, ülkeyi de, coğrafyayı da kaybederiz.
Yok oluruz!