pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Bu tablonun yarından sonrasına nasıl yansıyacağını göreceğiz. Bedeli ne olacak bakalım.

Uydurma gerekçelerle partisinin kapısına kilit vurulduğu gün, bu hadiseyi “tarihte küçük bir nokta” olarak değerlendiren ve tevekkülle kolları yeniden sıvayan lideri hatırlarız. Erdoğan bugüne kadar 18 defa seçime girdi. 17’sinden zaferle çıktı. Bu defa öyle olmadı. 31 Mart seçiminin bir dönüm noktası olduğuna işaret ederek önemli açıklamalarda bulundu. Tabii yine balkona çıkarak. Ona inanan, bugüne kadar yolu beraber yürüyen kitle de büyük bir olgunluk gösterdi. “Eyvah, yandık, bittik, mahvolduk” havasına girmedi kimse. Biraz can sıkıntısı, biraz moral bozukluğu olacak elbette. Ama daha ileri gitmek hem tarihe, tarihteki önemli noktalara, hem de milletin kararına saygısızlık olur. Seçime şaibe karıştığını, oyların çalındığını iddia etmeyi kimse aklına getirmedi.   Hâlbuki evvelce kaybedenlerin çoğunlukla bu yola tevessül ettiğini kaç defa gördük. Yalan olduğunu bile bile öyle çirkin iftiralar atılmıştı. * Sandıktan birinci çıkan partinin Genel Başkanı Özgür Bey, seçim sonucuna dair yaptığı konuşmada olgun bir tavır sergiledi. “Bu seçimin kaybedeni yok” ifadesiyle takdir topladı. Doğru. Bir açıdan öyle. Kaybedeni yok ama kazanamayanı var. Bursa gitmiş, Yozgat, Afyon, Kilis, Kırıkkale gitmiş, Eyüp Sultan bile tutulamamış ve gelmesi beklenen başta İstanbul olmak üzere pek çok il ve ilçede istenilen sonuç alınamamış. Oy sayısı ciddi ölçüde azalmış. Bu açık bir başarısızlıktır.   AK Parti, ilk defa bir seçimden bu ölçüde kötü bir sonuç aldı. * Her olanda hayır olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı, kaybedilen yerlerde sebepleri masaya yatıracaklarını, gerekli müdahalelerde bulunacaklarını söyledi. Kapsamlı bir değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu, özeleştiriyi cesaretle yapacaklarını, milletin kararına hürmetsizlik etmeyeceklerini, verilen mesajların değerlendirileceğini, yanlışların düzeltilerek hataların telafi edileceğini açıkladı. Yol belli, hedef belli. Önümüzde seçimsiz dört yıllık bir dönem var. 31 Mart, eğer bir dönüm noktası olacaksa, eser ve hizmet anlayışıyla yola devam edilecek. Bu dönem, yenilenme süreci olacak.   * Bu sonucun pek çok sebebi olabilir. Herhalde en başta enflasyon, hayat pahalılığı, kestirme ifadeyle “tencere” gelir. En önemli hususlardan biri de seçim öncesi popülist adımlar atmamaktı. Zorlukları bile bile göğüslemeyi tercih etti Erdoğan. Emekliler için kesenin ağzını açabilirdi. Sırf daha fazla oy kazanmak için “onlar ne vadediyorsa, bizden beş fazlası” diyebilirdi. Devlet imkânlarını kazanılacak başkanlıklara harcayabilirdi. Orada da çantalarla, kolilerle paraların taşınmasına, yeşil kuleler yapılmasına şahit olabilirdik. Öyle yapmadı. O şekilde seçim kazanılabilirdi ama sonrası? Yine el elde baş başta kaldıktan sonra neye yarar?   Ülke bugünden itibaren esas gündemine dönecek. Yeniden çay demlenecek, yeniden kollar sıvanacak, yeniden Besmele ile başlanacak. * Bir de kazanan nasıl kazandı diye bakmak gerek. Fakat ondan önce oyları eriyen, dağılımda hiç görünmeyen partiler var. Kazandıranlar diyelim. İyi Parti kaybolmuş, Dem’liler dağdan gelen talimata uyarak başka yere gitmiş. İyi Parti bugüne kadar iyi kötü idare ediyordu. Bu seçimde gördük ki iyi tarafı kalmamış. “İmamoğlu bu oylar benimdir demesin sakın. Aldığı oylar onun değil. Dem seçmeni AKP’yi cezalandırmak istedi” diye açıklama yapan bir yapı da var ortada. Kandil’de davul çalınıyordur belki. Bu tablonun yarından sonrasına nasıl yansıyacağını göreceğiz. Bedeli ne olacak bakalım.
Ekleme Tarihi: 02 Nisan 2024 - Salı

Bu tablonun yarından sonrasına nasıl yansıyacağını göreceğiz. Bedeli ne olacak bakalım.

Uydurma gerekçelerle partisinin kapısına kilit vurulduğu gün, bu hadiseyi “tarihte küçük bir nokta” olarak değerlendiren ve tevekkülle kolları yeniden sıvayan lideri hatırlarız.

Erdoğan bugüne kadar 18 defa seçime girdi. 17’sinden zaferle çıktı. Bu defa öyle olmadı.

31 Mart seçiminin bir dönüm noktası olduğuna işaret ederek önemli açıklamalarda bulundu. Tabii yine balkona çıkarak.

Ona inanan, bugüne kadar yolu beraber yürüyen kitle de büyük bir olgunluk gösterdi. “Eyvah, yandık, bittik, mahvolduk” havasına girmedi kimse. Biraz can sıkıntısı, biraz moral bozukluğu olacak elbette. Ama daha ileri gitmek hem tarihe, tarihteki önemli noktalara, hem de milletin kararına saygısızlık olur. Seçime şaibe karıştığını, oyların çalındığını iddia etmeyi kimse aklına getirmedi.

 

Hâlbuki evvelce kaybedenlerin çoğunlukla bu yola tevessül ettiğini kaç defa gördük.

Yalan olduğunu bile bile öyle çirkin iftiralar atılmıştı.

*

Sandıktan birinci çıkan partinin Genel Başkanı Özgür Bey, seçim sonucuna dair yaptığı konuşmada olgun bir tavır sergiledi.

“Bu seçimin kaybedeni yok” ifadesiyle takdir topladı.

Doğru. Bir açıdan öyle.

Kaybedeni yok ama kazanamayanı var.

Bursa gitmiş, Yozgat, Afyon, Kilis, Kırıkkale gitmiş, Eyüp Sultan bile tutulamamış ve gelmesi beklenen başta İstanbul olmak üzere pek çok il ve ilçede istenilen sonuç alınamamış. Oy sayısı ciddi ölçüde azalmış. Bu açık bir başarısızlıktır.

 

AK Parti, ilk defa bir seçimden bu ölçüde kötü bir sonuç aldı.

*

Her olanda hayır olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı, kaybedilen yerlerde sebepleri masaya yatıracaklarını, gerekli müdahalelerde bulunacaklarını söyledi.

Kapsamlı bir değerlendirmeye ihtiyaç olduğunu, özeleştiriyi cesaretle yapacaklarını, milletin kararına hürmetsizlik etmeyeceklerini, verilen mesajların değerlendirileceğini, yanlışların düzeltilerek hataların telafi edileceğini açıkladı.

Yol belli, hedef belli.

Önümüzde seçimsiz dört yıllık bir dönem var. 31 Mart, eğer bir dönüm noktası olacaksa, eser ve hizmet anlayışıyla yola devam edilecek. Bu dönem, yenilenme süreci olacak.

 

*

Bu sonucun pek çok sebebi olabilir.

Herhalde en başta enflasyon, hayat pahalılığı, kestirme ifadeyle “tencere” gelir.

En önemli hususlardan biri de seçim öncesi popülist adımlar atmamaktı.

Zorlukları bile bile göğüslemeyi tercih etti Erdoğan.

Emekliler için kesenin ağzını açabilirdi. Sırf daha fazla oy kazanmak için “onlar ne vadediyorsa, bizden beş fazlası” diyebilirdi. Devlet imkânlarını kazanılacak başkanlıklara harcayabilirdi. Orada da çantalarla, kolilerle paraların taşınmasına, yeşil kuleler yapılmasına şahit olabilirdik.

Öyle yapmadı. O şekilde seçim kazanılabilirdi ama sonrası? Yine el elde baş başta kaldıktan sonra neye yarar?

 

Ülke bugünden itibaren esas gündemine dönecek.

Yeniden çay demlenecek, yeniden kollar sıvanacak, yeniden Besmele ile başlanacak.

*

Bir de kazanan nasıl kazandı diye bakmak gerek.

Fakat ondan önce oyları eriyen, dağılımda hiç görünmeyen partiler var. Kazandıranlar diyelim.

İyi Parti kaybolmuş, Dem’liler dağdan gelen talimata uyarak başka yere gitmiş.

İyi Parti bugüne kadar iyi kötü idare ediyordu. Bu seçimde gördük ki iyi tarafı kalmamış.

“İmamoğlu bu oylar benimdir demesin sakın. Aldığı oylar onun değil. Dem seçmeni AKP’yi cezalandırmak istedi” diye açıklama yapan bir yapı da var ortada. Kandil’de davul çalınıyordur belki.

Bu tablonun yarından sonrasına nasıl yansıyacağını göreceğiz. Bedeli ne olacak bakalım.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.