Abdullah Mübeşşir anlatıyor:
Utbe el-Gulâm bu dünyada ona üç hasletin verilmesi için Rabb’ine dua etti. Güzel bir ses, Allah için ağlayan göz ve kolay elde edilen yiyecek.
Allah Teâlâ duasını kabul etti. Öyle güzel bir sese sahip oldu ki Kur’an okuduğu zaman hem ağlıyor hem de ağlatıyordu. Allah [c.c] için ağlamaya başladığında göz yaşları dinmiyordu, uzun zaman göz yaşı döküyordu ve evine geldiği zaman hiç ummadığı, bilmediği yerlerden o günkü yiyeceği geliyordu.
Mehdi b. Meymûne anlatıyor: Gecenin bir vaktinde dolaşmak için dışarı çıktığımda, Utbe el-Gulâm ile karşılaştım. Bana,
- Geldin mi, dedi. Seni bana göndermesi için Allah’a [c.c] dua ettim.
Ben de,
- Mademki gelmem için dua ettin, beni getirdin. Taze hurma yememiz için de Allah’a dua et, dedim.
O da dua etti, bunun üzerine hiç beklemediğimiz bir yerden taze hurma dolusu bir sepet geldi ve o hurmadan yedik.