Her şeyden önce Kanal İstanbul hazırlık aşamasında olan bir proje olmakla beraber temelde İstanbul Boğazı’nın mevcut trafiğini azaltmak maksadıyla planlanmıştır. Böylelikle bir yandan İstanbul Boğazı’nın ve dolayısıyla İstanbul’un güvenliği sağlanırken bir yandan da ticaret gemilerinin işini kolaylaştırmak amaçlanmıştır. Takriben 6 – 7 yıl arasında yapılması öngörülen Kanal İstanbul çeşitli konularda riskler barındırmakla birlikte birtakım avantajı da beraberinde getirir. Litoloji ve tektonik, jeomorfolojik, hidrografik, biyocoğrafik, sosyokültürel ve jeopolitik – jeostratejik riskler ve avantajlar barındıran sahada bu unsurlar tek tek ele alınmış ve coğrafi perspektif çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buna göre:
Sahada dikkate alınması gereken risklerden biri zeminin litolojik yapısı ve tektonikle ilişkisidir. Zira büyük oranda kiltaşı, kumtaşı gibi gevşek unsurlardan oluşan sahada kil varlığı heyelanı tetiklemekte olup kazı esnasında bu tip zeminlerin suyu derhal uzaklaştırılmalıdır. Kireçtaşının yaygın olduğu yerlerde ise kanal tabanının geçirmezle kaplanması suretiyle suyun bu birime sızmasına engel olmak yeraltında oluşacak boşlukları önlemek için hem de akiferlerin tuzlanmasını önlemek için gerekli olacaktır.
Adeta tek bir vadiymişçesine topografyada süreklilik gösteren sahada Karadeniz ile Marmara Denizi havzalarını ayıran su bölümü çizgisi farklılık arz etmekte olup bir eşik karakteri göstermektedir. Dolayısıyla bu sahanın kanal hattının geneline karşılık daha zorlayıcı olacağı düşünülmektedir. Öte yandan vadi yoğunluğunun fazla olduğu yerler ani sağanaklarda potansiyel akış hattı olduğundan suyun drene edilmesi önemli bir sorundur.
Sahanın tatlı su ihtiyacının bir kısmını karşılayan Sazlıdere Barajı’nın iptali neticesinde söz konusu havzanın yerine Şamlar alt havzası devreye alınacak olup bu yeni baraj kesin koruma altına alınmalıdır. İstanbul Boğazı’na nazaran akıntının daha yavaş olacağı kanalda boğazın aksine iki katlı akıntı sisteminin olmayacağı öngörülmektedir. Ancak her ne kadar simülasyonlar yapılmış olsa da akıntı sistemi hâkim rüzgâr yönüne göre şekillenebilecek karakterdedir.
Kanalın açılması ile çalışma sahasının kuzeyinde şehrin uzantısı olacak şekilde yeni bir yapılaşmanın planlaması yeni konutlar ile bölgenin çehresini değiştirirken gelir seviyesinin artmasını da sağlayacaktır. Böylece şehir merkezinin karmaşasından mustarip olan insanlar için yeni bir yaşam alanı sağlarken, şehrin çekirdeğine de nefes alma imkânı tanıyacaktır.
Öte yandan Karadeniz’in Akdeniz’e açılan kapısı mahiyetinde olan İstanbul Boğazı hak ettiği değere nispetle yeterince korunaklı olmayıp tehlikeli madde taşıyan ticari gemi kazalarına ya da savaş gemilerinin tehditkâr geçişine sahne olmaktadır. Dünya mirasının önemli eserlerini barındırmakta olup manevi değer atfedilen İstanbul’un güvenliğini sağlamak ve şehrin iç dinamiği içerisinde önemli bir yeri olan şehir hatlarının ulaşımını kolaylaştırmak Kanal İstanbul’un sunduğu bir diğer avantaj olarak ele alınabilir. Ayrıca İstanbul Boğazı’na nazaran gemi geçişinin daha kolay olduğu bir su yolu Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ticaret hacmini genişletme potansiyeli sahiptir. Zira uzun süreli bekleme yapmaksızın deniz yolunu kullanan bir gemi taşıdığı yüke nispetle yakıt ve zaman açısından kâra geçmektedir.
KANAL ISTANBUL
Her şeyden önce Kanal İstanbul hazırlık aşamasında olan bir proje olmakla beraber temelde İstanbul Boğazı’nın mevcut trafiğini azaltmak maksadıyla planlanmıştır. Böylelikle bir yandan İstanbul Boğazı’nın ve dolayısıyla İstanbul’un güvenliği sağlanırken bir yandan da ticaret gemilerinin işini kolaylaştırmak amaçlanmıştır. Takriben 6 – 7 yıl arasında yapılması öngörülen Kanal İstanbul çeşitli konularda riskler barındırmakla birlikte birtakım avantajı da beraberinde getirir. Litoloji ve tektonik, jeomorfolojik, hidrografik, biyocoğrafik, sosyokültürel ve jeopolitik – jeostratejik riskler ve avantajlar barındıran sahada bu unsurlar tek tek ele alınmış ve coğrafi perspektif çerçevesinde değerlendirilmiştir. Buna göre:
Sahada dikkate alınması gereken risklerden biri zeminin litolojik yapısı ve tektonikle ilişkisidir. Zira büyük oranda kiltaşı, kumtaşı gibi gevşek unsurlardan oluşan sahada kil varlığı heyelanı tetiklemekte olup kazı esnasında bu tip zeminlerin suyu derhal uzaklaştırılmalıdır. Kireçtaşının yaygın olduğu yerlerde ise kanal tabanının geçirmezle kaplanması suretiyle suyun bu birime sızmasına engel olmak yeraltında oluşacak boşlukları önlemek için hem de akiferlerin tuzlanmasını önlemek için gerekli olacaktır.
Adeta tek bir vadiymişçesine topografyada süreklilik gösteren sahada Karadeniz ile Marmara Denizi havzalarını ayıran su bölümü çizgisi farklılık arz etmekte olup bir eşik karakteri göstermektedir. Dolayısıyla bu sahanın kanal hattının geneline karşılık daha zorlayıcı olacağı düşünülmektedir. Öte yandan vadi yoğunluğunun fazla olduğu yerler ani sağanaklarda potansiyel akış hattı olduğundan suyun drene edilmesi önemli bir sorundur.
Sahanın tatlı su ihtiyacının bir kısmını karşılayan Sazlıdere Barajı’nın iptali neticesinde söz konusu havzanın yerine Şamlar alt havzası devreye alınacak olup bu yeni baraj kesin koruma altına alınmalıdır. İstanbul Boğazı’na nazaran akıntının daha yavaş olacağı kanalda boğazın aksine iki katlı akıntı sisteminin olmayacağı öngörülmektedir. Ancak her ne kadar simülasyonlar yapılmış olsa da akıntı sistemi hâkim rüzgâr yönüne göre şekillenebilecek karakterdedir.
Kanalın açılması ile çalışma sahasının kuzeyinde şehrin uzantısı olacak şekilde yeni bir yapılaşmanın planlaması yeni konutlar ile bölgenin çehresini değiştirirken gelir seviyesinin artmasını da sağlayacaktır. Böylece şehir merkezinin karmaşasından mustarip olan insanlar için yeni bir yaşam alanı sağlarken, şehrin çekirdeğine de nefes alma imkânı tanıyacaktır.
Öte yandan Karadeniz’in Akdeniz’e açılan kapısı mahiyetinde olan İstanbul Boğazı hak ettiği değere nispetle yeterince korunaklı olmayıp tehlikeli madde taşıyan ticari gemi kazalarına ya da savaş gemilerinin tehditkâr geçişine sahne olmaktadır. Dünya mirasının önemli eserlerini barındırmakta olup manevi değer atfedilen İstanbul’un güvenliğini sağlamak ve şehrin iç dinamiği içerisinde önemli bir yeri olan şehir hatlarının ulaşımını kolaylaştırmak Kanal İstanbul’un sunduğu bir diğer avantaj olarak ele alınabilir. Ayrıca İstanbul Boğazı’na nazaran gemi geçişinin daha kolay olduğu bir su yolu Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ticaret hacmini genişletme potansiyeli sahiptir. Zira uzun süreli bekleme yapmaksızın deniz yolunu kullanan bir gemi taşıdığı yüke nispetle yakıt ve zaman açısından kâra geçmektedir.
Ekleme
Tarihi: 17 Mart 2024 - Pazar
KANAL ISTANBUL
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.