İftarla alakalı olarak Peygamberimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] çeşitli sözleri ve uygulamaları vardır. “Kim bir oruçluyu iftar ettirirse oruçlunun sevabı kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez” (Tirmizî) buyurmuştur. Kendisine yemek ikram eden bir sahabiye de, “Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun” (Ebû Davud; İbn Mâce) diye dua etmiştir. Dolayısıyla oruçlulara iftar sofrası kurmak, yemek ikram etmek Hz. Peygamber’in [sallallahu aleyhi vesellem] sünnetidir.
İkramda bulunurken elbette Allah Teâlâ’nın, “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz” (A‘râf 7/31) âyetini ölçü almak durumundayız. Herkesin gücüne göre kendi yediğinden yedirmesi yeterlidir. Lüks, israf, gösteriş ve reklama kaçmanın hiçbir mantığı yoktur. Başka rivayetlerden de öğrendiğimize göre iftar ettirmek bizim bugünkü yaptığımız gibi mükemmel sofralarda onlarca çeşidin bulunduğu yemek türleriyle değil, bir hurma, bir yudum su, birkaç zeytin veya bir bardak süt ile de olabilir ve kişiye aynı sevabı kazandırır.