pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

“ORTA DOĞU COĞRAFYASINA ASLA SIRTIMIZI DÖNMEYECEK, HEP KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, bugün burada ülkenin en büyük gençlik hareketini gördüğünü söyledi. Türkiye'nin en güçlü genç enerjisini gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin son 10 yıldaki gençlik çalışmalarına mührünü vuran, çalışkan evlatlarımızı görüyorum. Milyonlarca gencimizin ve ailelerinin hayatına dokunan bir iyilik hareketi görüyorum. İhtiyaç duyduğu her an ve her yerde milletimizin yanında olan kahramanlar görüyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada kalbi ülkesinin istiklali ve istikbali için çarpan Türkiye Yüzyılı gençliğini gördüğünü belirterek "Evet, TÜGVA çatısı altında 81 ilimizde ve 605 ilçemizde faaliyet gösteren bu yeni nesil gençlik hareketi Allah'ın izniyle maya tutmuştur" ifadelerini kullandı. “TÜRKİYE YÜZYILI YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ KESİNTİSİZ SÜRDÜRECEĞİZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurtlarıyla, burslarıyla, icathaneleriyle, destekleriyle, kamplarıyla, akademileriyle TÜGVA ailesinin her alanda dal budak saldığını belirterek şöyle devam etti: "Şimdi bu çelikten iradeyi daha da yükseltme vaktidir. Ne diyor şair? 'Sanmasın kimseler bu aşkı yorgun/Bizim yüreğimiz millete vurgun/Türkiye Yüzyılı gençliği ile Ankalar misali doğarız her gün' Evet, her gün yeniden doğarak Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzü kesintisiz sürdüreceğiz. Gençlerimizin hem fiziki hem manevi hem ruhi gelişimini en üst seviyede temin ederek Cumhuriyet'imizin ikinci asrına damgamızı vuracağız. Medeniyetimizi ihya ederek bir büyük atılımı beraberce gerçekleştireceğiz." Gençliğin çok büyük bir lütuf olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu lütfun hakkını vermek için kahvehaneleri kıraathaneye dönüştürerek, kapımızı herkese açık tutarak, yurtlarımızı hem ilim hem irfan hem hikmet yuvası hâline getirerek, spordan müziğe, edebiyattan resme her alanda kabiliyetlerimizi geliştirerek, bilgisayar ekranlarındaki sanal dünya ile gerçek dünyanın dengesini kurarak, 'İman varsa imkân da vardır' anlayışıyla zorlukları birer birer aşarak, velhasıl şartlara teslim olmadan mücadeleyi her alanda ve her konuda sürdürmeliyiz. Sizlerin işte böyle bir şuurla hayatınıza yön vermesini, dünyanın en şatafatlı üniversitelerinin diplomalarından ben daha önemli görüyorum. Diploma zarftır, elbette kıymetlidir ama aslolan mazruftur. Dünyada donanımın önce ve hatta sadece diplomayla ölçüldüğü dönemler çok geride kaldı. Artık bireysel birikimler, kabiliyetler, beceriler, uzmanlıklar, analitik yetenekler çok daha önemli hâle geldi. Bunun için gençler sizlerden eğitiminizi sürdürürken mutlaka kişisel donanımınızı da tahkim etmenizi istiyorum." “BİR ÜLKENİN, BİR MİLLETİN EN BÜYÜK GÜCÜ GENÇLERİDİR” Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını sadece okuluyla evi veya yurdu arasında geçiren, fiziki ve manevi dünyasını geliştirecek faaliyetlerden uzak duran, akranlarıyla fikri müzakere yapacak birikime sahip olmayan, kabiliyetli olduğu alanlardaki farkını ortaya koyamayan, ahlaki açıdan da şahsiyetini inşa etmeyi dert etmeyen, olumlu anlamda varlığını ailesinde, okulunda, arkadaş çevresinde, oturup kalktığı her yerde hissettiremeyen bir gençliğin kendileri için kayıp hükmünde olduğunu belirtti. Hâlbuki gençlerin her birinin gözünde, yüreğinde özellikle saklı o cevherin ateşini gördüklerini, damarlarında dolaşan enerjisini hissedebildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeter ki siz azminizle, gayretinizle, çabanızla bu potansiyeli harekete geçirme iradesini ortaya koyun. İşte o zaman bu kutlu yolculukta ailenizi yanınızda göreceksiniz, arkadaşlarınızı yanınızda göreceksiniz, devletinizi yanınızda göreceksiniz. Bizi daima yanınızda göreceksiniz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra salondaki gençlere, "Ahitleşmeye var mıyız?", "Gençler, Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa etmeye var mıyız?", "Büyük ve güçlü Türkiye mirasına sahip çıkmaya var mıyız?", "Kendimizi her alanda en iyi şekilde geliştirmeye var mıyız?", "Bedenimizi sporla, ruhumuzu sanatla, kalbimizi inanç ve ibadetle diri tutmaya var mıyız?", "Dünyayı ve ülkemizi kanser hücreleri gibi saran kötü alışkanlıklardan uzak kalmaya var mıyız?", "İstiklalimizin ve istikbalimizin sembolü olan ezanımıza, bayrağımıza, vatanımıza, devletimize canımız pahasına sahip çıkmaya var mıyız gençler?" ve "Ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, insanımızın kardeşliğine gözünü dikenlerin başına gök kubbeyi yıkmaya var mıyız?" sorularını yöneltti. Gençlerin bu soruları "Evet" diyerek cevaplaması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim hepinizden razı olsun. İşte, Asım'ın nesli budur. İşte, Türkiye Yüzyılı gençliği budur" dedi. "Sevgili gençler, bir ülkenin, bir milletin en büyük gücü gençleridir. Gençlerinden ümidi kesen bir millet, geleceğini kaybetmiş demektir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, öğrenciliğimizden gençlik liderliği yıllarımıza, oradan siyasi hayatımızın her safhasına kadar ömrümüzün tüm dönemlerinde gençlerimize güvendik, inandık, onlarla birlikte yol yürüdük" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya/Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" dediklerini kaydederek, bugün de girdikleri her mücadelede en çok gençlere güvendiklerini vurguladı. “GENÇLERİMİZE, ÇOK DAHA BÜYÜK VİZYONLARI HAYATA GEÇİREBİLECEKLERİ MÜREFFEH BİR ÜLKE EMANET EDEBİLECEĞİZ” Vesayetle kavgalarından darbecilere karşı direnişlerine kadar tüm büyük sınamalarında gençleri daima şu anda olduğu gibi yanlarında bulduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık sizlerin zamanının misafiri olan bir büyüğünüzüm. Ben misafirim, siz ev sahibisiniz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi tek hedeflerinin ülkeye kazandırdıkları hizmetlerin zirvesi olarak gördükleri Türkiye Yüzyılı hedefini başarıyla ulaştırmak olduğuna işaret ederek, "Böylece gençlerimize çok daha büyük vizyonları hayata geçirebilecekleri büyük, güçlü, müreffeh bir ülke emanet edebileceğiz. Sizlerden beklentimiz ise kendinizi bu geleceğe hazırlamanızdır. Tabii bu hazırlığın söylemek kadar kolay olmadığını biliyoruz. Bunun için yeri geldiğinde güncel gelişmeleri takip etmek, yeri geldiğinde eskilere kulak vermek, bazı gençlerimize eskilerin tavsiyeleri biraz harcıalem gelebilir ama emin olun öyle değil" diye konuştu. Fethi Gemuhluoğlu'nun dostluk üzerine yaptığı konuşmaya, "Önce selam sonra kelam" diyerek muhteşem bir selam bahsiyle başladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün ise en basitinden selamlaşmayı dahi unutmuş, ihmal eder hâle gelmiş hatta beceremeyen gençlerimize rastlıyoruz. Hâlbuki Kur'an ve sünnetten Kutadgu Bilig ve Babürname'ye, destanlarımızdan şiirlerimize kadar, medeniyetimize temel teşkil eden tüm eserlerde selamlaşmanın önemine vurgu yapılır. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle emretmiştir, 'Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız'. Evet. Selamünaleyküm. Ve aleykümselam" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bu iklimin bereketinden mahrum bir gençlikten daha büyük davalara hizmet nasıl beklenebilir? Selamdan mahrum kalmayı beddua kabul eden bir ecdadın evlatlarına, başı önde gelip geçmek yakışır mı? Biz şahsen kendi tekâmülümüzü bu tür nasihatlere ve nasihat sahiplerinin dizleri dibinde büyümeye borçluyuz. İnşallah sizlerin de bu hikmet pınarlarından en verimli şekilde istifade edeceğinize inanıyorum." İnsana yaşadığını hissettirenin sadece kalbinin atması veya ailesiyle, arkadaşlarıyla geçirdiği vakit olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, insana yaşadığını asıl hissettirenin kendisini aşkın bir davaya mensup hissetmesi ve o dava yolunda verdiği mücadele olduğunu söyledi. “İSRAİL'İN SOYKIRIM POLİTİKASINA KARŞI İNSANLIĞIN YEKPARE BİR ŞEKİLDE EYLEME GEÇMESİ GEREKİYOR” Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik çağında "ilayi kelimetullah" diye ifade ettikleri Allah'ın dinini dünyaya yayma davasının her şeyin başı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında Ayasofya'nın ibadete açılması, Taksim'e cami yapılması, inancı yüzünden tahkir edilenlerin, başörtülü hanımların haklarına kavuşmaları, Kudüs'ün mahremiyetine saygı gösterilmesi, dünyanın çeşitli yerlerinde cihat edenlerin zafere ulaşmaları gibi somut gündemlerinin de olduğunu bu başlıkların bir kısmında mücadelelerinin başarıya ulaştığını anlattı. Ayasofya'nın yeniden ibadete açıldığını, Taksim'e cami yapıldığını, kıyafeti yüzünden mağdur edilen insanların haklarına kavuştuğunu, inanç ve değerlerin üzerindeki baskılara ve yasaklara son verildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Ancak hâlâ süren ve hatta durumun daha da vahim hâle geldiği gündemlerimiz de mevcut. Bunların başında Gazze'de yaşanan katliamlar, diğer Filistin topraklarında işlenen cinayetler ve yapılan hırsızlıklar, Kudüs'ün mahremiyetinin sürekli ihlali gibi hususlar geliyor. Peygamber Efendimiz, 'Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle değiştirsin, ona da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin ki bu imanın en zayıf derecesidir' buyuruyor. Filistin'de uygulanan katliamlara, zulümlere, hırsızlıklara karşı bize düşen de sırasıyla bu tavırları sergilemektir. Bilhassa Gazze'deki zulüm, bırakınız kalple buğzetmeyi, dille değiştirme safhasını bile geride bırakmıştır. Artık İsrail'in soykırım politikasına karşı insanlığın yekpare bir şekilde eyleme geçmesi gerekiyor. İsrail'e cesaret ve destek veren Amerika ve Avrupa devletleri, tarihe kadın ve çocuk katillerinin hamisi olarak kaydolmuşlardır. İnsanlığın onurunu kurtarmak için önce bu devletlerin tavırlarını gözden geçirip, yanlıştan dönmeleri şarttır." Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu sert şekilde eleştirerek, "Netanyahu yönetimiyle yan yana anılmak bile başlı başına ağır bir cezadır, utanılacak bir ayıptır. Çünkü Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi katildir. Bizzat failinden yapılanlara karşı çıkmayan bireylerine kadar İsrail'deki herkes, daha anne karnındaki bebeklerden her yaştan çocuğa, kadına, erkeğe kadar on binlerce Filistinli masumun katlinden sorumludur” ifadelerini kullandı. “İSRAİL YÖNETİMİ, FİLİSTİN HALKININ BİNLERCE YILDIR SAHİP OLDUĞU EVLERİ, ARAZİLERİ GASBETMEKTEDİR” İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin zalim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail işgali altında yaşayan Filistin halkının evinde oturmasından sokakta yürümesine, işine veya okuluna gitmesine kadar hayatının her anını zehir eden bir zulüm düzenine maruz kaldığını, olup bitenleri gördüğü hâlde kafasını çeviren, kalbi taşlaşmış, vicdanını siyonistlere kiraya vermiş herkesin de bu zulüm düzenine ortak olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin "hırsız" olduğunu belirterek şöyle devam etti: "İsrail yönetimi, Filistin halkının binlerce yıldır sahip olduğu evleri, arazileri, tarlaları, bahçeleri, içindeki eşyaları, mahsulleri ve ağaçlarıyla gasbetmektedir. Yerleşimci denen hırsızlar çetesinin bu gaspları, İsrail Devleti'nin, adaletinin, ordusunun, polisinin gözetimi ve desteği altında yürütülmektedir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi yalancıdır. İsrail yönetimi ve yerleşimcisiyle, her türlü melaneti işleyen ama dışarıya karşı tam tersini ifade eden hem yalancı hem kibirli ve kirli bir zihniyetin hâkimiyeti altındadır. Milyonlarca masum insana terörist yaftası vurarak katletmek için yalan üstüne yalan söyleyen İsrail yönetimine bu cesareti, yalanları peşinen kabul edip tekrarlayanlar vermektedir." İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin faşist olduğunu da söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dün üstün ırk iddiasıyla Yahudiler başta olmak üzere pek çok kesimi yok etmeyi amaçlayan Nazi kafasının bugünkü temsilcisi İsrail yönetimidir. Kendilerinden başka hiç kimseyi insan yerine koymayan bu kafa, yarın fırsat bulduğunda Filistinlilere yaptıkları zulmün daha beterini diğer milletlerden ve inançlardan insanlara uygulamaktan çekinmeyecektir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi tehdittir. Tarih bize göstermektedir ki önüne geçilmeyen, kınanmayan, engellenmeyen her zulüm ve katliam, farklı bahanelerle pusuda bekleyen yenilerin yolunu açar. İsrail yönetiminin pervasızca yürüttüğü cinayetler, zulümler, hırsızlıklar ve diğer tüm arızalı politikaların bu zincirleme reaksiyonu başlatma riski giderek artmaktadır." İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu, tüm büyük zalimler gibi siyonizm adına çocuk ve kadın katliamları yapan, kendilerini savunma imkânı olmayan masumlara zulmeden İsrail yönetiminin korkak olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü olduğunda ceberut kesilen, korktuğunda hayvandan aşağı bir konuma inen bu güruhun, insanlığın kalbinde kendisi için var olan son merhamet kırıntılarını da yok etme yolunda ilerlediğini söyledi. “BU MESELEYİ ULUSLARARASI GÜNDEMDE TUTMAK VE SOMUT KARARLAR ÇIKMASI İÇİN YOĞUN DİPLOMASİ YÜRÜTÜYORUZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek şunları kaydetti: "Sevgili gençler, şunu çok iyi bilmenizi isterim. İçimizdeki kimi kendini bilmezlerin söylemlerine bakarak, devletinize ve milletine karşı asla tereddüde kapılmayın. Bu ülkede siyaset yaptığı hâlde çıkıp utanmadan Hamas'a terör örgütü iftirası atan İsrail muhiplerine asla ve asla aldırmayın. Bunlar katil İsrail'e selam çakarak, siyasi ikballerini garantiye alacaklarını düşünen kifayetsiz muhterislerdir. Pusulasını emperyalistlere çevirmiş selefleri gibi, bunlar da yakında tarihin tozlu raflarında kaybolup gideceklerdir. Şayet onların iddia ettiği gibi Hamas bir terör örgütü olsaydı, emin olun herkesten önce kendileri savunur, iş birliği yapar, muhabbet beslerlerdi. Eğer Hamas bunların dediği gibi bir örgüt olsaydı milletvekilleri her yıl dönümünde kurulduğu köyü ziyaret eder, aklamak için kırk dereden su getirirler, reklamını en çok kendileri yapardı. Gerçekten de Hamas dedikleri gibi olsaydı, hiç şüpheniz olmasın Hamas'ın hamiliğini ve avukatlığını bunlar kimseye bırakmazdı. Açık ve net söylüyorum Hamas, bunların iddia ettiği gibi bir örgüt kesinlikle değildir. Bilakis canları pahasına vatanlarını ve topraklarını savunan bir direniş hareketidir. Müfterileri asıl rahatsız eden de Hamas'ın bu özelliğidir. Biz bunlara aldırmıyor, itibar etmiyor, kesinlikle prim vermiyoruz." Türkiye olarak hiçbir tehdide ve baskıya boyun eğmeden Gazze'de yaşanan katliamın, Filistin'de yaşanan zulmün sona ermesi için kalpleri, dilleri ve elleriyle her türlü çabayı gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dualarımızda hep Filistinli kardeşlerimizin özgürlüğe kavuşması yakarışı var. Bu meseleyi uluslararası gündemde tutmak ve somut kararlar çıkması için yoğun diplomasi yürütüyoruz. Mısır ve Ürdün üzerinden bölgeye yardım ulaştırmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Bugüne kadar 37 bin tondan fazla insani yardım malzemesini uçaklarla ve gemilerle bölgeye ulaştırdık. Kızılay'ımızın sivil yardım gemisi 3 bin tonluk malzemeyle dün yola çıktı. Gazze'nin Refah Sınır Kapısı'nda her gün Kızılay tırları Gazze'ye giriyor. Ramazan ayında yardımlarımızı inşallah daha da artıracağız" ifadelerini kullandı. Gazze'den çıkabilen yaralıların bir kısmını refakatçileriyle birlikte Türkiye'ye getirip tedavi ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin yönetimine ve halkına olan desteklerini her vesileyle sergilediklerini ifade etti. “ORTA DOĞU COĞRAFYASINA ASLA SIRTIMIZI DÖNMEYECEK, HEP KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Filistinli kardeşlerimiz arasında vahdetin sağlanması için de tüm taraflarla görüşüyoruz. Osmanlı bölgeden çekildiğinden beri rahat, huzur, güvenlik yüzü görmeyen Orta Doğu coğrafyasına asla sırtımızı dönmeyecek, hep kardeşlerimizin yanında olacağız. Nasıl Orta Asya ve Kafkasya'yla kadim tarihî bağlarımızı, Balkanlar'la kardeşliğimizi, Kuzey Afrika'yla yakın ilişkilerimizi güçlendiriyorsak, bu bölgeye sahip çıkmak da tarihi ve insani sorumluluğumuzdur. Her kim size, 'Bizim orada ne işimiz var?' diye soruyorsa, bilin ki bunu söyleyen ya kara cahildir ya da gönüllü veya görevli bir beşinci kol elemanıdır." Türkiye'nin en büyük gücünü, "gerisinde böylesine geniş bir coğrafyaya yayılan dost ve kardeş dayanışmasının olması" şeklinde niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizden bu bağları kopartıp atmamızı isteyenler iyiliğimizi değil tam tersine kötülüğümüzü temenni ediyor demektir. İnşallah, medeniyet, tarih ve kültür bilinciyle yetişen siz gençlerimiz, ülkemiz üzerinde oynanan pek çok oyun gibi bu sinsi projeyi de çiğneyip keseceksiniz. Gençler, ben sizlere güveniyorum" dedi. Konuşmasının sonunda, kendilerini bir araya getiren TÜGVA yöneticilerine teşekkür ederek, katılımcıların Ramazan-ı Şerifi'ni şimdiden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere sağlıklı, mutlu, huzurlu hayallerde buluştukları güzel günler temenni etti.
Ekleme Tarihi: 09 Mart 2024 - Cumartesi

“ORTA DOĞU COĞRAFYASINA ASLA SIRTIMIZI DÖNMEYECEK, HEP KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, bugün burada ülkenin en büyük gençlik hareketini gördüğünü söyledi.

Türkiye'nin en güçlü genç enerjisini gördüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin son 10 yıldaki gençlik çalışmalarına mührünü vuran, çalışkan evlatlarımızı görüyorum. Milyonlarca gencimizin ve ailelerinin hayatına dokunan bir iyilik hareketi görüyorum. İhtiyaç duyduğu her an ve her yerde milletimizin yanında olan kahramanlar görüyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada kalbi ülkesinin istiklali ve istikbali için çarpan Türkiye Yüzyılı gençliğini gördüğünü belirterek "Evet, TÜGVA çatısı altında 81 ilimizde ve 605 ilçemizde faaliyet gösteren bu yeni nesil gençlik hareketi Allah'ın izniyle maya tutmuştur" ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE YÜZYILI YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ KESİNTİSİZ SÜRDÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurtlarıyla, burslarıyla, icathaneleriyle, destekleriyle, kamplarıyla, akademileriyle TÜGVA ailesinin her alanda dal budak saldığını belirterek şöyle devam etti: "Şimdi bu çelikten iradeyi daha da yükseltme vaktidir. Ne diyor şair? 'Sanmasın kimseler bu aşkı yorgun/Bizim yüreğimiz millete vurgun/Türkiye Yüzyılı gençliği ile Ankalar misali doğarız her gün' Evet, her gün yeniden doğarak Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzü kesintisiz sürdüreceğiz. Gençlerimizin hem fiziki hem manevi hem ruhi gelişimini en üst seviyede temin ederek Cumhuriyet'imizin ikinci asrına damgamızı vuracağız. Medeniyetimizi ihya ederek bir büyük atılımı beraberce gerçekleştireceğiz."

Gençliğin çok büyük bir lütuf olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu lütfun hakkını vermek için kahvehaneleri kıraathaneye dönüştürerek, kapımızı herkese açık tutarak, yurtlarımızı hem ilim hem irfan hem hikmet yuvası hâline getirerek, spordan müziğe, edebiyattan resme her alanda kabiliyetlerimizi geliştirerek, bilgisayar ekranlarındaki sanal dünya ile gerçek dünyanın dengesini kurarak, 'İman varsa imkân da vardır' anlayışıyla zorlukları birer birer aşarak, velhasıl şartlara teslim olmadan mücadeleyi her alanda ve her konuda sürdürmeliyiz. Sizlerin işte böyle bir şuurla hayatınıza yön vermesini, dünyanın en şatafatlı üniversitelerinin diplomalarından ben daha önemli görüyorum. Diploma zarftır, elbette kıymetlidir ama aslolan mazruftur. Dünyada donanımın önce ve hatta sadece diplomayla ölçüldüğü dönemler çok geride kaldı. Artık bireysel birikimler, kabiliyetler, beceriler, uzmanlıklar, analitik yetenekler çok daha önemli hâle geldi. Bunun için gençler sizlerden eğitiminizi sürdürürken mutlaka kişisel donanımınızı da tahkim etmenizi istiyorum."

“BİR ÜLKENİN, BİR MİLLETİN EN BÜYÜK GÜCÜ GENÇLERİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını sadece okuluyla evi veya yurdu arasında geçiren, fiziki ve manevi dünyasını geliştirecek faaliyetlerden uzak duran, akranlarıyla fikri müzakere yapacak birikime sahip olmayan, kabiliyetli olduğu alanlardaki farkını ortaya koyamayan, ahlaki açıdan da şahsiyetini inşa etmeyi dert etmeyen, olumlu anlamda varlığını ailesinde, okulunda, arkadaş çevresinde, oturup kalktığı her yerde hissettiremeyen bir gençliğin kendileri için kayıp hükmünde olduğunu belirtti.

Hâlbuki gençlerin her birinin gözünde, yüreğinde özellikle saklı o cevherin ateşini gördüklerini, damarlarında dolaşan enerjisini hissedebildiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeter ki siz azminizle, gayretinizle, çabanızla bu potansiyeli harekete geçirme iradesini ortaya koyun. İşte o zaman bu kutlu yolculukta ailenizi yanınızda göreceksiniz, arkadaşlarınızı yanınızda göreceksiniz, devletinizi yanınızda göreceksiniz. Bizi daima yanınızda göreceksiniz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra salondaki gençlere, "Ahitleşmeye var mıyız?", "Gençler, Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa etmeye var mıyız?", "Büyük ve güçlü Türkiye mirasına sahip çıkmaya var mıyız?", "Kendimizi her alanda en iyi şekilde geliştirmeye var mıyız?", "Bedenimizi sporla, ruhumuzu sanatla, kalbimizi inanç ve ibadetle diri tutmaya var mıyız?", "Dünyayı ve ülkemizi kanser hücreleri gibi saran kötü alışkanlıklardan uzak kalmaya var mıyız?", "İstiklalimizin ve istikbalimizin sembolü olan ezanımıza, bayrağımıza, vatanımıza, devletimize canımız pahasına sahip çıkmaya var mıyız gençler?" ve "Ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, insanımızın kardeşliğine gözünü dikenlerin başına gök kubbeyi yıkmaya var mıyız?" sorularını yöneltti.

Gençlerin bu soruları "Evet" diyerek cevaplaması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim hepinizden razı olsun. İşte, Asım'ın nesli budur. İşte, Türkiye Yüzyılı gençliği budur" dedi.

"Sevgili gençler, bir ülkenin, bir milletin en büyük gücü gençleridir. Gençlerinden ümidi kesen bir millet, geleceğini kaybetmiş demektir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, öğrenciliğimizden gençlik liderliği yıllarımıza, oradan siyasi hayatımızın her safhasına kadar ömrümüzün tüm dönemlerinde gençlerimize güvendik, inandık, onlarla birlikte yol yürüdük" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya/Yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" dediklerini kaydederek, bugün de girdikleri her mücadelede en çok gençlere güvendiklerini vurguladı.

“GENÇLERİMİZE, ÇOK DAHA BÜYÜK VİZYONLARI HAYATA GEÇİREBİLECEKLERİ MÜREFFEH BİR ÜLKE EMANET EDEBİLECEĞİZ”

Vesayetle kavgalarından darbecilere karşı direnişlerine kadar tüm büyük sınamalarında gençleri daima şu anda olduğu gibi yanlarında bulduklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık sizlerin zamanının misafiri olan bir büyüğünüzüm. Ben misafirim, siz ev sahibisiniz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi tek hedeflerinin ülkeye kazandırdıkları hizmetlerin zirvesi olarak gördükleri Türkiye Yüzyılı hedefini başarıyla ulaştırmak olduğuna işaret ederek, "Böylece gençlerimize çok daha büyük vizyonları hayata geçirebilecekleri büyük, güçlü, müreffeh bir ülke emanet edebileceğiz. Sizlerden beklentimiz ise kendinizi bu geleceğe hazırlamanızdır. Tabii bu hazırlığın söylemek kadar kolay olmadığını biliyoruz. Bunun için yeri geldiğinde güncel gelişmeleri takip etmek, yeri geldiğinde eskilere kulak vermek, bazı gençlerimize eskilerin tavsiyeleri biraz harcıalem gelebilir ama emin olun öyle değil" diye konuştu.

Fethi Gemuhluoğlu'nun dostluk üzerine yaptığı konuşmaya, "Önce selam sonra kelam" diyerek muhteşem bir selam bahsiyle başladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün ise en basitinden selamlaşmayı dahi unutmuş, ihmal eder hâle gelmiş hatta beceremeyen gençlerimize rastlıyoruz. Hâlbuki Kur'an ve sünnetten Kutadgu Bilig ve Babürname'ye, destanlarımızdan şiirlerimize kadar, medeniyetimize temel teşkil eden tüm eserlerde selamlaşmanın önemine vurgu yapılır. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle emretmiştir, 'Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız'. Evet. Selamünaleyküm. Ve aleykümselam" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bu iklimin bereketinden mahrum bir gençlikten daha büyük davalara hizmet nasıl beklenebilir? Selamdan mahrum kalmayı beddua kabul eden bir ecdadın evlatlarına, başı önde gelip geçmek yakışır mı? Biz şahsen kendi tekâmülümüzü bu tür nasihatlere ve nasihat sahiplerinin dizleri dibinde büyümeye borçluyuz. İnşallah sizlerin de bu hikmet pınarlarından en verimli şekilde istifade edeceğinize inanıyorum."

İnsana yaşadığını hissettirenin sadece kalbinin atması veya ailesiyle, arkadaşlarıyla geçirdiği vakit olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, insana yaşadığını asıl hissettirenin kendisini aşkın bir davaya mensup hissetmesi ve o dava yolunda verdiği mücadele olduğunu söyledi.

“İSRAİL'İN SOYKIRIM POLİTİKASINA KARŞI İNSANLIĞIN YEKPARE BİR ŞEKİLDE EYLEME GEÇMESİ GEREKİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlik çağında "ilayi kelimetullah" diye ifade ettikleri Allah'ın dinini dünyaya yayma davasının her şeyin başı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında Ayasofya'nın ibadete açılması, Taksim'e cami yapılması, inancı yüzünden tahkir edilenlerin, başörtülü hanımların haklarına kavuşmaları, Kudüs'ün mahremiyetine saygı gösterilmesi, dünyanın çeşitli yerlerinde cihat edenlerin zafere ulaşmaları gibi somut gündemlerinin de olduğunu bu başlıkların bir kısmında mücadelelerinin başarıya ulaştığını anlattı.

Ayasofya'nın yeniden ibadete açıldığını, Taksim'e cami yapıldığını, kıyafeti yüzünden mağdur edilen insanların haklarına kavuştuğunu, inanç ve değerlerin üzerindeki baskılara ve yasaklara son verildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Ancak hâlâ süren ve hatta durumun daha da vahim hâle geldiği gündemlerimiz de mevcut. Bunların başında Gazze'de yaşanan katliamlar, diğer Filistin topraklarında işlenen cinayetler ve yapılan hırsızlıklar, Kudüs'ün mahremiyetinin sürekli ihlali gibi hususlar geliyor. Peygamber Efendimiz, 'Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle değiştirsin, ona da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin ki bu imanın en zayıf derecesidir' buyuruyor. Filistin'de uygulanan katliamlara, zulümlere, hırsızlıklara karşı bize düşen de sırasıyla bu tavırları sergilemektir. Bilhassa Gazze'deki zulüm, bırakınız kalple buğzetmeyi, dille değiştirme safhasını bile geride bırakmıştır. Artık İsrail'in soykırım politikasına karşı insanlığın yekpare bir şekilde eyleme geçmesi gerekiyor. İsrail'e cesaret ve destek veren Amerika ve Avrupa devletleri, tarihe kadın ve çocuk katillerinin hamisi olarak kaydolmuşlardır. İnsanlığın onurunu kurtarmak için önce bu devletlerin tavırlarını gözden geçirip, yanlıştan dönmeleri şarttır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu sert şekilde eleştirerek, "Netanyahu yönetimiyle yan yana anılmak bile başlı başına ağır bir cezadır, utanılacak bir ayıptır. Çünkü Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi katildir. Bizzat failinden yapılanlara karşı çıkmayan bireylerine kadar İsrail'deki herkes, daha anne karnındaki bebeklerden her yaştan çocuğa, kadına, erkeğe kadar on binlerce Filistinli masumun katlinden sorumludur” ifadelerini kullandı.

“İSRAİL YÖNETİMİ, FİLİSTİN HALKININ BİNLERCE YILDIR SAHİP OLDUĞU EVLERİ, ARAZİLERİ GASBETMEKTEDİR”

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin zalim olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail işgali altında yaşayan Filistin halkının evinde oturmasından sokakta yürümesine, işine veya okuluna gitmesine kadar hayatının her anını zehir eden bir zulüm düzenine maruz kaldığını, olup bitenleri gördüğü hâlde kafasını çeviren, kalbi taşlaşmış, vicdanını siyonistlere kiraya vermiş herkesin de bu zulüm düzenine ortak olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin "hırsız" olduğunu belirterek şöyle devam etti: "İsrail yönetimi, Filistin halkının binlerce yıldır sahip olduğu evleri, arazileri, tarlaları, bahçeleri, içindeki eşyaları, mahsulleri ve ağaçlarıyla gasbetmektedir. Yerleşimci denen hırsızlar çetesinin bu gaspları, İsrail Devleti'nin, adaletinin, ordusunun, polisinin gözetimi ve desteği altında yürütülmektedir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi yalancıdır. İsrail yönetimi ve yerleşimcisiyle, her türlü melaneti işleyen ama dışarıya karşı tam tersini ifade eden hem yalancı hem kibirli ve kirli bir zihniyetin hâkimiyeti altındadır. Milyonlarca masum insana terörist yaftası vurarak katletmek için yalan üstüne yalan söyleyen İsrail yönetimine bu cesareti, yalanları peşinen kabul edip tekrarlayanlar vermektedir."

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetiminin faşist olduğunu da söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dün üstün ırk iddiasıyla Yahudiler başta olmak üzere pek çok kesimi yok etmeyi amaçlayan Nazi kafasının bugünkü temsilcisi İsrail yönetimidir. Kendilerinden başka hiç kimseyi insan yerine koymayan bu kafa, yarın fırsat bulduğunda Filistinlilere yaptıkları zulmün daha beterini diğer milletlerden ve inançlardan insanlara uygulamaktan çekinmeyecektir. Netanyahu'nun başında bulunduğu İsrail yönetimi tehdittir. Tarih bize göstermektedir ki önüne geçilmeyen, kınanmayan, engellenmeyen her zulüm ve katliam, farklı bahanelerle pusuda bekleyen yenilerin yolunu açar. İsrail yönetiminin pervasızca yürüttüğü cinayetler, zulümler, hırsızlıklar ve diğer tüm arızalı politikaların bu zincirleme reaksiyonu başlatma riski giderek artmaktadır."

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başında bulunduğu, tüm büyük zalimler gibi siyonizm adına çocuk ve kadın katliamları yapan, kendilerini savunma imkânı olmayan masumlara zulmeden İsrail yönetiminin korkak olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü olduğunda ceberut kesilen, korktuğunda hayvandan aşağı bir konuma inen bu güruhun, insanlığın kalbinde kendisi için var olan son merhamet kırıntılarını da yok etme yolunda ilerlediğini söyledi.

“BU MESELEYİ ULUSLARARASI GÜNDEMDE TUTMAK VE SOMUT KARARLAR ÇIKMASI İÇİN YOĞUN DİPLOMASİ YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere seslenerek şunları kaydetti: "Sevgili gençler, şunu çok iyi bilmenizi isterim. İçimizdeki kimi kendini bilmezlerin söylemlerine bakarak, devletinize ve milletine karşı asla tereddüde kapılmayın. Bu ülkede siyaset yaptığı hâlde çıkıp utanmadan Hamas'a terör örgütü iftirası atan İsrail muhiplerine asla ve asla aldırmayın. Bunlar katil İsrail'e selam çakarak, siyasi ikballerini garantiye alacaklarını düşünen kifayetsiz muhterislerdir. Pusulasını emperyalistlere çevirmiş selefleri gibi, bunlar da yakında tarihin tozlu raflarında kaybolup gideceklerdir. Şayet onların iddia ettiği gibi Hamas bir terör örgütü olsaydı, emin olun herkesten önce kendileri savunur, iş birliği yapar, muhabbet beslerlerdi. Eğer Hamas bunların dediği gibi bir örgüt olsaydı milletvekilleri her yıl dönümünde kurulduğu köyü ziyaret eder, aklamak için kırk dereden su getirirler, reklamını en çok kendileri yapardı. Gerçekten de Hamas dedikleri gibi olsaydı, hiç şüpheniz olmasın Hamas'ın hamiliğini ve avukatlığını bunlar kimseye bırakmazdı. Açık ve net söylüyorum Hamas, bunların iddia ettiği gibi bir örgüt kesinlikle değildir. Bilakis canları pahasına vatanlarını ve topraklarını savunan bir direniş hareketidir. Müfterileri asıl rahatsız eden de Hamas'ın bu özelliğidir. Biz bunlara aldırmıyor, itibar etmiyor, kesinlikle prim vermiyoruz."

Türkiye olarak hiçbir tehdide ve baskıya boyun eğmeden Gazze'de yaşanan katliamın, Filistin'de yaşanan zulmün sona ermesi için kalpleri, dilleri ve elleriyle her türlü çabayı gösterdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dualarımızda hep Filistinli kardeşlerimizin özgürlüğe kavuşması yakarışı var. Bu meseleyi uluslararası gündemde tutmak ve somut kararlar çıkması için yoğun diplomasi yürütüyoruz. Mısır ve Ürdün üzerinden bölgeye yardım ulaştırmak için yoğun gayret gösteriyoruz. Bugüne kadar 37 bin tondan fazla insani yardım malzemesini uçaklarla ve gemilerle bölgeye ulaştırdık. Kızılay'ımızın sivil yardım gemisi 3 bin tonluk malzemeyle dün yola çıktı. Gazze'nin Refah Sınır Kapısı'nda her gün Kızılay tırları Gazze'ye giriyor. Ramazan ayında yardımlarımızı inşallah daha da artıracağız" ifadelerini kullandı.

Gazze'den çıkabilen yaralıların bir kısmını refakatçileriyle birlikte Türkiye'ye getirip tedavi ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin yönetimine ve halkına olan desteklerini her vesileyle sergilediklerini ifade etti.

“ORTA DOĞU COĞRAFYASINA ASLA SIRTIMIZI DÖNMEYECEK, HEP KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Filistinli kardeşlerimiz arasında vahdetin sağlanması için de tüm taraflarla görüşüyoruz. Osmanlı bölgeden çekildiğinden beri rahat, huzur, güvenlik yüzü görmeyen Orta Doğu coğrafyasına asla sırtımızı dönmeyecek, hep kardeşlerimizin yanında olacağız. Nasıl Orta Asya ve Kafkasya'yla kadim tarihî bağlarımızı, Balkanlar'la kardeşliğimizi, Kuzey Afrika'yla yakın ilişkilerimizi güçlendiriyorsak, bu bölgeye sahip çıkmak da tarihi ve insani sorumluluğumuzdur. Her kim size, 'Bizim orada ne işimiz var?' diye soruyorsa, bilin ki bunu söyleyen ya kara cahildir ya da gönüllü veya görevli bir beşinci kol elemanıdır."

Türkiye'nin en büyük gücünü, "gerisinde böylesine geniş bir coğrafyaya yayılan dost ve kardeş dayanışmasının olması" şeklinde niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizden bu bağları kopartıp atmamızı isteyenler iyiliğimizi değil tam tersine kötülüğümüzü temenni ediyor demektir. İnşallah, medeniyet, tarih ve kültür bilinciyle yetişen siz gençlerimiz, ülkemiz üzerinde oynanan pek çok oyun gibi bu sinsi projeyi de çiğneyip keseceksiniz. Gençler, ben sizlere güveniyorum" dedi.

Konuşmasının sonunda, kendilerini bir araya getiren TÜGVA yöneticilerine teşekkür ederek, katılımcıların Ramazan-ı Şerifi'ni şimdiden tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlere sağlıklı, mutlu, huzurlu hayallerde buluştukları güzel günler temenni etti.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.