“Dikkat çıkabilir” uyarısı genellikle bir tehlikenin ya da potansiyel bir riskin varlığını belirtmek için kullanılır. Bazen yolda, bazen bina girişlerinde, bazen işyerlerinde. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun haftalık bankacılık sektörü verileri ise aldığı her nefeste tüketicinin yanında olan kredi kartına ilişkin potansiyel tehlikenin altını çiziyor. Bizler için finansal alışkanlığın ötesinde bir zorunluluk haline gelen kredi kartı harcamaları 16 Şubat itibariyle geçen yılın aynı ayına göre yüzde 147 artmış. Bir yandan Merkez Bankası’nın kredi kartına ilişkin düzenleme sinyalleri bir yandan kamuoyu beklentisi taksitli ve taksitsiz alışverişin adresi kredi kartlarını düzensiz kullananlar için çanların çalmasına yol açmış durumda.
KREDİ KARTI GECİKME FAİZLERİ
2023 yılının Kasım ayından itibaren politika faizlerindeki artışlar kredi kartı gecikme faizlerine yansıtılmıyor. Taksitli bireysel kredi kartı harcamalarının yüzde 114,8 ve taksitsiz kredi kartı harcamalarının yüzde 181,9 artmış olduğu bir ortamda kredi kartı kullanımını engellemenin çözümünü gecikme faizlerini artırmada aramak kolaycılıktan başka bir şey gibi durmuyor. Çünkü gerek tüketici kredi faizlerindeki artışa rağmen artan kredi hacmi gerekse mevcut durumdaki gecikme faizlerine rağmen artan kredi kartı kullanımı, harcama davranışının dinamiğinde faiz unsurunun tek başına yatmadığına işaret ediyor.
Kredi kartı bugün aynı zamanda temassız işlem özelliği ile yoğun bir şekilde tüketiciye temas ediyor, nakit para kullanımının yakın ikamesi pozisyonunu koruyor. Artık bir sakız alırken bile kullanmaktan çekinmediğimiz bir araçtan söz ediyoruz. Eskiden özellikle bakkallardan kredi kartı harcaması yaparken ayıp olmasın diye ihtiyacımız olmayan abur cuburları da aldığımızı hatırlayalım. Bugün ise içinden geçtiğimiz enflasyonist süreç bizi kredi kartının etinden ve sütünden faydalanmaya zorluyor. Özellikle taksitli alışverişin bizi enflasyona karşı koruduğu deneyimi belirsizlik ve risk dönemlerinde tüketicinin kredi kartı kozunu yoğun olarak kullanmasının önünü açıyor.
ÜRÜN YERLEŞTİRMESİ KAÇINILMAZ
Kamuoyunu etkisi altına alan kredi kartı düzenlemesine ilişkin fırtına yerini harcama kasırgasına bırakmışa benziyor. Özellikle hava şartlarının batıda baharı aratmaması, markaların ve bankaların hem düzenleme haberlerini hem de meteorolojik durumu lehine çevirerek vatandaşı ağır reklam bombardımanı altına alması tüketimden zevk almayı kaçınılmaz kılıyor.
Taksit sınırlandırması ve limit düzenlemesi spekülasyonları zaten tüketimini yerli yersiz öne çekme alışkanlığı edinen tüketiciyi harcamaya daha da eğilimli hale getiriyor. Üstelik bankaların kredi kartına ek taksit imkânı, mil ve para puan kazanma fırsatları üzerinden promosyonlu ürün yerleştirmeleri tüketicinin cezbeye gelmesine davetiye çıkarıyor. Hal böyle olunca asgari ödeme zindanına mahkûm olan tüketici sihirli bir cüzdana sahip olduğu düşüncesiyle kontrolden çıkabiliyor. Aslında finansal fitness için sıradışı bir adım olan kredi kartı, harcamaları sınırlayarak finansal özgürlüğe ulaşmanın anahtarı iken tam tersi bir etkinin önemli bir unsuru haline geliyor.
TESLİM OL SUÇLUSU SENSİN!
Kredi kartı kullanımı toplumun sosyoekonomik statüsünden demografik yapısına pek çok faktörün gölgesinde şekilleniyor. Kimimiz var olanı harcıyoruz kimimiz ise harcanıyoruz farkında olmadan. Bugün alışveriş merkezlerinin otoparklarında yer bulamıyorsak, gecenin bir vakti tatlıcıda sıraya giriyorsak, elimizde çantalar dolusu kıyafetlerle bir defilenin podyumunda yürür gibi yürüyorsak, biz hangi coğrafyanın ürünüyüz sorusunu soruyoruz kendimize.
Hangi gelir grubu kontrolsüz bir harcama davranışı sergiliyor hangisi zorunluluktan tabiri caizse bu esaretin içinde rol kesiyor bunu kestiremiyoruz. Sadece faiz enstrümanı üzerinden davranış terbiyesine girişmek belirsizlik ve panik dönemlerinde harcama alışkanlığına sahip tüketici üzerinde beklenilen sonucu maalesef vermiyor.
Kredi kartı düzenlemesinin ilk adımı şeffaf bir iletişim süreci olmalı. Tüketici yarın başına ne geleceğini bilmeli. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışma motivasyonu yüksek olan tüketici baz alınarak uygulanacak politikaların başarısız olma olasılıkları yüksek gibi duruyor. Bugün kredi kartını markette, giyim ve aksesuarda, yakıt istasyonlarında, restoranlarda zevk ve tercihlerimiz için yaygın kullanıyoruz. Ama toplumda kredi kartını gıda gibi temel ihtiyaçları için bilinçli ya da bilinçsiz, zorunluluktan kullanan bir gelir grubunun olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.
Kredi kartının irrasyonel bir şekilde kullanımının yol açtığı tehlikenin çözümü şok bir uygulamanın aksine gelir gruplarının karakteristik özellikleri de dikkate alınarak hayata geçirilecek kademeli ve şeffaf bir düzenlemeden geçiyor. Aksi durumda öngörülemez ve ani bir kredi kartı düzenlemesi özellikle dar gelirli gruplar üzerinde telafisi güç mağduriyetler oluşturma riskini beraberinde taşıyor.
Bizde kredi kartı önce özgürlüğün sonra esaretin kod adıdır.