pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Biden yönetimi Rusya’nın canını gerçekten yakacak bazı kritik adımları atmaktan çekiniyor.

Biden yönetimi, Rus muhalif lider Navalni’nin ölümü sonrasında Rusya’ya beş yüz yeni kurum ve isme karşı yaptırım açıkladı. Ukrayna savaşının ikinci yıldönümüne denk gelen Navalni’nin hapishanede ölüm (veya öldürülme) haberi, Amerikan Kongresi’nin Ukrayna’ya 60 milyar dolarlık yardım paketini geçiremediği bir aşamada geldi. Başkan Biden, Navalni’nin eşi ve kızıyla görüştü ve Rusya Devlet Başkanı Putin’i Navalni’nin ölümünden sorumlu tutan sert sözler sarf etti. Biden daha önce Navalni’yi bir şey olursa bedeli ağır olacak şeklinde tehditler savurmuştu. Yeni yaptırımlar açıklayarak hesap sorma yoluna giden Biden’ın Rusya’nın Batı bankalarındaki 300 milyar dolarına el koyma seçeneğinden uzak durması, şu aşamada Putin’le geniş kapsamlı bir kapışmaya hazır olmadığına işaret ediyor. Navalni’nin ölümüne sert bir karşılık vermesi yolunda artan siyasi baskı üzerine açıkladığı yeni yaptırım paketinin ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. Şimdiye kadarki yaptırımların Rusya’ya ağır mali kayıp verdirse de Putin’i Ukrayna konusunda geri adım atmaya zorlayamadığı ortada. Yeni yaptırımların da farklı bir sonuç doğuracağını beklemek gerçekçi değil. Yaptırımların takibi ve uygulanması uzun sürüyor ve Batı’da iş yapmayan firma ve şahıslar açısından da fazla bir şey ifade etmiyor. Moskova’nın tehditler ve yaptırımlar üzerinden yola getirilmesi teoride mümkün olsa da Putin’in Ukrayna savaşını bitirmeye ikna edilmesi için yeterli olmadığı açık. Biden yönetimi uzun zamandır havuç göstermeden sopa göstermeye devam ediyor ancak sopa seçiminde de cesur olduğu söylenemez. ENERJİ DENKLEMİ   Biden yönetimi Rusya’nın canını gerçekten yakacak bazı kritik adımları atmaktan çekiniyor. Şu ana kadar toplamda iki bin civarında kurum ve kişiye karşı açıklanan yaptırımların etkin takibi ve uygulanması sağlansa bile, Çin ve İran gibi birçok ülkeye petrol satışına devam edebilen Rusya’nın köşeye sıkıştırılması zor. Avrupa Birliği ve ABD, Rusya’dan petrol almıyor ve başka ülkelerin alımını engellemek yerine varil başına 60 dolar üst sınır koydu. Bu şekilde Rusya’yı petrolün maliyetine yakın bir fiyattan satmaya zorlayarak dünya enerji piyasalarına etkisini sınırlamayı hedeflediler. Aksi takdirde küresel bir enerji krizi yeni bir global ekonomik krizi tetikleyebilirdi. Biden’ın küresel gıda krizi, tedarik zinciri sorunları ve yüksek enflasyon ortamında, enerji krizinin uzamasına tahammülü yoktu. Enerji krizinin benzin fiyatlarını rekor seviyelere çıkardığı bir aşamada, ABD içindeki hidrokarbon üretimine karşı çıkan kitlelerin nüfuzu yönetimi petrol ve gaz üretimine yüklenmekten alıkoydu. Biden, Demokratlar arasındaki iklim değişikliği hassasiyeti bağlamında yeni petrol üretim sahası izinlerini vermekten uzak durdu. ABD, Trump zamanında olduğu gibi petrol ve doğalgaz üretiminin önündeki çevre kaygılı engelleri kaldırsaydı küresel enerji krizini belli ölçüde engelleyebilirdi. Bu riski alamayınca, Rusya’nın enerji piyasalarında kalmasına izin vermek zorunda kaldı. Zaten Rusya’yı enerji piyasalarından tamamen çıkarma gücüne de sahip değiller zira Çin, Hindistan ve İran gibi ülkeler Rusya’nın bu şekilde ablukaya alınmasına zaten izin vermeyeceklerdi.   300 MİLYAR DOLARA EL KOYMAK Ukrayna’ya ‘sonuna kadar yardım’ sloganıyla Batı desteğinin liderliğini yürüten Biden, şimdi adeta denizin tükendiği noktaya gelmiş durumda. Senato, yeni bir yardım paketini onayladı ancak Trump’ın etkisindeki Temsilciler Meclisi lideri Mike Johnson, Ukrayna’ya yardımı gündeme almaya yanaşmıyor. Biden’ın bir formül üretip Cumhuriyetçileri razı etmesi zor görünüyor zira Trump bu konuda ona siyasi bir zafer vermek istemeyecektir. Biden’ın Rusya’ya baskı konusunda elini zayıflatan bu denklemde, Rusya’nın Batı’daki 300 milyar dolara el koyma meselesi daha fazla gündeme gelebilir. Biden böyle bir adımın dolardan kaçışı tetiklemesinden ve Rusya’ya karşı baskı araçlarından birinin daha elinden çıkacak olmasından çekiniyor. Ancak Moskova’nın dikkatini çekmesi için etkisiz yaptırımların ötesine geçmesi gerektiği de ortada. Bütün bunlar Biden yönetiminin savaşı sona erdirecek bir stratejisi olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Yaptırımlar ve Rusya’nın izole edilme çabalarının Çin ve Hindistan gibi ülkelerin desteği olmadan sonuç vermesi mümkün değil. Rusya’nın Batı’daki parasına el koyulması da bu güçleri iyice Batı’dan uzaklaştırabilir çünkü bu tür yatırımların Batı’da güvende olmadığı mesajı verilmiş olacak. Bu fonların Ukrayna’nın direnişi ve yeniden inşasında kullanılmasını önerenler, Rusya’nın işgal girişimi ve savaş başlatmasıyla bu fonlara el konulmasının hukuki zemininin oluştuğunu savunuyor. Biden yönetimi ise bu adımı atmaya hiç de yakın görünmüyor. Belki bunu daha ileri bir safha veya muhtemel müzakerelerde koz olarak elinde tutmak istiyor. Ancak son iki yılda yaşananlar, ortada gerçekçi bir barış planı olmadan sadece Rusya’ya baskıyla savaşın bitirilemeyeceğini bize göstermiş durumda. Bu bağlamda Biden’ın Navalni yaptırımlarının Rusya’ya baskının artırıldığı mesajı vermek üzere dizayn edildiğini ancak savaşı bitirme yönünde kritik bir etki yapmasının çok düşük bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.  
Ekleme Tarihi: 28 Şubat 2024 - Çarşamba

Biden yönetimi Rusya’nın canını gerçekten yakacak bazı kritik adımları atmaktan çekiniyor.

Biden yönetimi, Rus muhalif lider Navalni’nin ölümü sonrasında Rusya’ya beş yüz yeni kurum ve isme karşı yaptırım açıkladı. Ukrayna savaşının ikinci yıldönümüne denk gelen Navalni’nin hapishanede ölüm (veya öldürülme) haberi, Amerikan Kongresi’nin Ukrayna’ya 60 milyar dolarlık yardım paketini geçiremediği bir aşamada geldi. Başkan Biden, Navalni’nin eşi ve kızıyla görüştü ve Rusya Devlet Başkanı Putin’i Navalni’nin ölümünden sorumlu tutan sert sözler sarf etti. Biden daha önce Navalni’yi bir şey olursa bedeli ağır olacak şeklinde tehditler savurmuştu. Yeni yaptırımlar açıklayarak hesap sorma yoluna giden Biden’ın Rusya’nın Batı bankalarındaki 300 milyar dolarına el koyma seçeneğinden uzak durması, şu aşamada Putin’le geniş kapsamlı bir kapışmaya hazır olmadığına işaret ediyor.

Navalni’nin ölümüne sert bir karşılık vermesi yolunda artan siyasi baskı üzerine açıkladığı yeni yaptırım paketinin ne kadar etkili olacağını zaman gösterecek. Şimdiye kadarki yaptırımların Rusya’ya ağır mali kayıp verdirse de Putin’i Ukrayna konusunda geri adım atmaya zorlayamadığı ortada. Yeni yaptırımların da farklı bir sonuç doğuracağını beklemek gerçekçi değil. Yaptırımların takibi ve uygulanması uzun sürüyor ve Batı’da iş yapmayan firma ve şahıslar açısından da fazla bir şey ifade etmiyor. Moskova’nın tehditler ve yaptırımlar üzerinden yola getirilmesi teoride mümkün olsa da Putin’in Ukrayna savaşını bitirmeye ikna edilmesi için yeterli olmadığı açık. Biden yönetimi uzun zamandır havuç göstermeden sopa göstermeye devam ediyor ancak sopa seçiminde de cesur olduğu söylenemez.

ENERJİ DENKLEMİ
 

Biden yönetimi Rusya’nın canını gerçekten yakacak bazı kritik adımları atmaktan çekiniyor. Şu ana kadar toplamda iki bin civarında kurum ve kişiye karşı açıklanan yaptırımların etkin takibi ve uygulanması sağlansa bile, Çin ve İran gibi birçok ülkeye petrol satışına devam edebilen Rusya’nın köşeye sıkıştırılması zor. Avrupa Birliği ve ABD, Rusya’dan petrol almıyor ve başka ülkelerin alımını engellemek yerine varil başına 60 dolar üst sınır koydu. Bu şekilde Rusya’yı petrolün maliyetine yakın bir fiyattan satmaya zorlayarak dünya enerji piyasalarına etkisini sınırlamayı hedeflediler. Aksi takdirde küresel bir enerji krizi yeni bir global ekonomik krizi tetikleyebilirdi. Biden’ın küresel gıda krizi, tedarik zinciri sorunları ve yüksek enflasyon ortamında, enerji krizinin uzamasına tahammülü yoktu.

Enerji krizinin benzin fiyatlarını rekor seviyelere çıkardığı bir aşamada, ABD içindeki hidrokarbon üretimine karşı çıkan kitlelerin nüfuzu yönetimi petrol ve gaz üretimine yüklenmekten alıkoydu. Biden, Demokratlar arasındaki iklim değişikliği hassasiyeti bağlamında yeni petrol üretim sahası izinlerini vermekten uzak durdu. ABD, Trump zamanında olduğu gibi petrol ve doğalgaz üretiminin önündeki çevre kaygılı engelleri kaldırsaydı küresel enerji krizini belli ölçüde engelleyebilirdi. Bu riski alamayınca, Rusya’nın enerji piyasalarında kalmasına izin vermek zorunda kaldı. Zaten Rusya’yı enerji piyasalarından tamamen çıkarma gücüne de sahip değiller zira Çin, Hindistan ve İran gibi ülkeler Rusya’nın bu şekilde ablukaya alınmasına zaten izin vermeyeceklerdi.

 
300 MİLYAR DOLARA EL KOYMAK

Ukrayna’ya ‘sonuna kadar yardım’ sloganıyla Batı desteğinin liderliğini yürüten Biden, şimdi adeta denizin tükendiği noktaya gelmiş durumda. Senato, yeni bir yardım paketini onayladı ancak Trump’ın etkisindeki Temsilciler Meclisi lideri Mike Johnson, Ukrayna’ya yardımı gündeme almaya yanaşmıyor. Biden’ın bir formül üretip Cumhuriyetçileri razı etmesi zor görünüyor zira Trump bu konuda ona siyasi bir zafer vermek istemeyecektir. Biden’ın Rusya’ya baskı konusunda elini zayıflatan bu denklemde, Rusya’nın Batı’daki 300 milyar dolara el koyma meselesi daha fazla gündeme gelebilir. Biden böyle bir adımın dolardan kaçışı tetiklemesinden ve Rusya’ya karşı baskı araçlarından birinin daha elinden çıkacak olmasından çekiniyor. Ancak Moskova’nın dikkatini çekmesi için etkisiz yaptırımların ötesine geçmesi gerektiği de ortada.

Bütün bunlar Biden yönetiminin savaşı sona erdirecek bir stratejisi olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor. Yaptırımlar ve Rusya’nın izole edilme çabalarının Çin ve Hindistan gibi ülkelerin desteği olmadan sonuç vermesi mümkün değil. Rusya’nın Batı’daki parasına el koyulması da bu güçleri iyice Batı’dan uzaklaştırabilir çünkü bu tür yatırımların Batı’da güvende olmadığı mesajı verilmiş olacak. Bu fonların Ukrayna’nın direnişi ve yeniden inşasında kullanılmasını önerenler, Rusya’nın işgal girişimi ve savaş başlatmasıyla bu fonlara el konulmasının hukuki zemininin oluştuğunu savunuyor. Biden yönetimi ise bu adımı atmaya hiç de yakın görünmüyor. Belki bunu daha ileri bir safha veya muhtemel müzakerelerde koz olarak elinde tutmak istiyor. Ancak son iki yılda yaşananlar, ortada gerçekçi bir barış planı olmadan sadece Rusya’ya baskıyla savaşın bitirilemeyeceğini bize göstermiş durumda. Bu bağlamda Biden’ın Navalni yaptırımlarının Rusya’ya baskının artırıldığı mesajı vermek üzere dizayn edildiğini ancak savaşı bitirme yönünde kritik bir etki yapmasının çok düşük bir ihtimal olduğunu söyleyebiliriz.

 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.