AKParti’yi diğer tüm partilerden ayrıştıran, AK Parti’yi AK Parti yapan bazı kodları var.
“İşsizlikle Mücadele” hemen her partinin programında vardır; bu, bir alametifarika, yani farklılaştırıcı bir unsur değildir.
Ya da “terörle mücadele”. Birkaç istisna dışında Türkiye’deki her parti terörle mücadeleyi programına koymuştur. Bu da ayırt edici bir özellik değildir.
Refahın artması, enflasyonun düşmesi, eğitimde kalitenin yükselmesi, sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması, yol, baraj, köprü, tünel inşası, konut üretimi, kentsel dönüşüm, depreme hazırlık, yerli sanayiinin kurulması, savunma sanayinin geliştirilmesi ve Türkiye’nin ortak hedefi olan daha nice başlık, Türkiye’deki siyasi partilerin hemen hepsinin de ortak hedefidir.
Yöntemler biraz farklı olabilir, araçlar birbirinden farklılık gösterebilir ama Türkiye’de her siyasi parti daha kurulurken milletin ortak dertlerine çare bulmak iddiasıyla yola çıkarlar.
AK Parti de programında, beyannamelerinde, hemen her yazılı dokümanında Türkiye’de herkesin ittifak ettiği bu sorunlara değinmiş, çözüm önerileri sunmuş, iktidar dönemi boyunca da bu sorunları çözme mücadelesi vermiştir.
Ancak AK Parti’yi AK Parti yapan ne sorunları tespit etmesi, ne bu sorunlar için ürettiği çözüm önerileri, hatta ne de bu sorunları çözme yolundaki 22 yıllık performansıdır.
AK Parti’yi AK Parti yapan, başka siyasi partilerin telaffuz dahi edemediği sorunları cesaretle dile getirebilmesi ve bu sorunların üzerine kararlılıkla, cesaretle gidebilmesidir.
Özgürlükler konusu örneğin… AK Parti, Türkiye’deki her kesimin, her etnik grubun, dinlerin, inançların, mezheplerin kendilerini özgürce ifade edebilmelerini, ibadetlerini özgürce yapabilmelerini, yaşam tarzlarını hiçbir engelle karşılaşmadan sürdürebilmelerini samimiyetle savunmuş, bunun da gereğini her biri devrim niteliğindeki reformlarla yerine getirmiştir.
Her iktidar, az ya da çok, kısa ya da uzun sürede yol yapabilir, baraj yapabilir, köprüler, konutlar inşa edebilirdi ama her parti Ayasofya’yı ibadete açamaz, başörtüsüne özgürlük sağlayamaz, Dersim’le yüzleşemez, azınlık haklarını savunamaz, Kürtçenin önündeki engelleri kaldıramazdı.
Statükoya, vesayete, elitlerin yıkılmaz iktidarına karşı hak ve hukuk mücadelesi vermek de AK Parti’yi diğerlerinden ayırmıştır. AK Parti, sonuçlarını, bedellerini göze alarak dokunulmazlara dokunmuş, konuşulmayanları konuşmuş, putları devirmiş, tabuları yıkmış, vesayet odaklarını yerle bir etmiş, “yenilmez” görünen grupları, örgütleri zayıflatmış, sadece kendisi için değil, tüm siyasi partiler için, tüm ülke için özgür zemini inşa edebilmiştir.
Yeryüzündeki mazlumlara sahip çıkmak örneğin… AK Parti, nerede zulüm varsa, nerede haksızlık varsa, nerede insani bir trajedi varsa orayla ilgilenmiş, yapabildiyse oraya el uzatmış, hiç yoksa söylemiyle sorunu dünya gündemine taşımıştır. “Dünya 5’ten büyüktür” diyebilmiştir mesela. Somali’den Filistin’e, Bosna’dan Arakan’a kadar mazlumun sesi olabilmiş, değil Türkiye’de, dünyada kimsenin yapamadığını yapabilmiştir.
Kendisine sığınan ihtiyaç sahiplerine kol kanat germiştir örneğin AK Parti… Irkçılığın, faşizmin, yabancı düşmanlığının en sert şekilde ve sınırsız istismarla üzerine gelmesinden hiç çekinmemiş, misafiri rahmet olarak, bereket olarak görmüş, seçim kaybetme riskine rağmen, rakiplerinin bütün politika ve söylemlerini yabancı düşmanlığı üzerine kurmalarına rağmen, mazlumun, muhtacın, çaresizin yanında durmaktan bir an bile vaz geçmemiştir.
Filistin örneğin… Türkiye’de ve dünyada hiçbir siyasi oluşum AK Parti kadar, hiçbir lider AK Parti’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kadar Filistin meselesinde samimiyet, cesaret ve dirayet gösterememiştir. Kimse çıkıp da “Hamas terör örgütü değildir” diyememiştir örneğin. Kimse Filistin meselesini bu kadar gündeminde, bu kadar yüreğinde taşıyamamıştır.
Ve daha nicesi…
Evet, AK Parti’yi AK Parti yapan, özgürlük için, hak için, hukuk için, Suriyeli muhtaç, Çeçenistanlı mağdur, Doğu Türkistanlı garip için, Filistinli çocuk, Iraklı bebek, Mısırlı mazlum için verdiği mücadeledir. AK Parti’yi AK Parti yapan, kendi savaş uçağını yapabilmekten ziyade, vesayete karşı, egemen güç ve söyleme karşı sergileyebildiği cesur ve kararlı duruştur, direniştir.
AK Parti, kodlarına sahip çıktıkça var olacak, başarısına başarı ekleyecek, rekordan rekora koşacak; kodlarından vaz geçtikçe, alametifarikalarını yitirdikçe partilerden bir parti olacak ve sıradanlaşacaktır.
31 Mart seçim atmosferi ülkeyi sararken, daha en başından hatırlatalım: AK Parti’ye yerelde de yeni bir zafer getirecek olan, sokakta mülteci avı değildir, geri gönderim merkezlerinde ölüme iade bekleyenler değildir, Kürtçe yasağı değildir, 90’lardan esintiler değildir, statükonun dili hiç değildir.
Seçim meydanlarında hiç kimse yapamayacak, ama AK Parti gümbür gümbür, samimiyetle, cesaretle, istikrarla Filistin diye haykıracaktır. Haykırmalıdır. Zira AK Parti’yi yeni bir zafere, 22 yıldır olduğu gibi, yeryüzündeki mazlumların, özellikle de Gazzeli mazlumların duası, AK Partili kadroların yüreğindeki merhamet, kucak açtığımız mağdurların bereketi taşıyacaktır.