Kur’ân-ı Kerîm’de kalpler için farklı tabirler kullanılmıştır. Bunlardan ikisi “günahla örtülme” ve “paslanma”dır. Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur: “Mümin bir günah işlediği vakit kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer kendini günahtan alıkor, istiğfar ve tövbe ederse kalp parlar. Ama tövbe etmez, günaha devam ederse o siyahlık artar ve sonunda kalbi tamamen kaplar. İşte bu, Allah Teâlâ’nın, ‘Hayır, öyle değil; onların kazandıkları kalplerini paslandırıp köreltmiştir’ (Mutaffifîn 83/14) âyetinde anlatılan, kalbin paslanması ve günahla örtülmesidir” (Tirmizî; İbn Mâce).
Kalp, ayna gibidir. Yukarıdaki âyette beyan buyrulduğu üzere gaflet, günah ve kötü ahlâk gibi şeylerle paslanır. Kalp paslanınca, paslı ayna gibi gördüğünü tam yansıtamaz. Hakkı bâtıl, bâtılı hak görebilir. Pas çoğalınca düşünce ve anlayış bozulur. Hakk’ı kabul edemediği gibi, bâtılı da inkâr edemez. Onun cilası ise iki şeyle mümkündür: Biri tövbe ve istiğfar, diğeri de zikir. Zikir bir ilaçtır. O da ehil olan bir tabipten, yani bir mürşid-i kâmilden alınır.