Seyyid Abdülhakim el-Hüseynî hazretleri [kuddise sırruhû], “Efendim bize öyle bir vasiyette bulunun ki dünya ve ahirette kurtuluşumuza vesile olsun” dendiğinde şöyle cevap veriyor: “Kurtuluş için hürriyet ve iffete dikkat ediniz.” “Efendim, hürriyet ve iffet nedir?” diye sorulduğunda ise şöyle buyuruyor: “Hürriyet, Allah’tan başka hiçbir sebebe bağlanmamaktır. Bütün işlerde sebeplere değil, sebepleri yaratana dayanmak ilk vazifedir. İffet ise, kendi nefsi veya başkası için değil, bütün söz, hareket, niyet ve amelde Allah için olmaktır.” Şu halde, “İslâmiyet köleliği kaldırdı, hürriyeti getirdi” sözünün, hem zâhir hem de bâtın iki yönüyle anlaşılması gerekir. Gerçek kölelik, insanın insana köleliğinden çok, nefis ve şeytana köleliğidir. Nefis ve şeytana kölelik, insanın insana köleliğinden daha kötüdür. Çünkü nice müslüman başkalarının kölesi olarak yaşamalarına rağmen, bu durum onların Allah rızası için gayret göstermelerine engel olmadı. Nefse ve şeytana köle olanın durumu ise, bu kölelikten kurtulmadıkça hüsrandır.