Geçmişte inkârcı kavimlerin kurduğu medeniyetler gibi modern medeniyet de insanın manevi dünyasını yıktı. Oysa medeniyet insanlığın bir yönünü geliştirirken öteki tarafını çürüten, yok sayan bir oluşumun adı değildir. Medeniyet akıl, ruh ve gönül gibi insanın bütün yönlerini kemale erdiren sahih bir oluşumun adıdır.
Gerçek bir medeniyet, insanı terbiye eden, kemale erdiren sosyal, siyasî, iktisadî bir hayat tarzı, bir kültür, bir irfanî dokudur. Modern medeniyetle gelişen ve değişen çok şey var şüphesiz. Fakat dönüp bir bakıldığında görülen o ki, insanlığın ruhî, ahlâkî ve hissî gelişimini durdurmuştur.
Allah Korkusu
Allah korkusu her şeyiyle bir ibadettir, fazilettir. Bu korkunun sonu, bütün korkulardan emin olmak ve ebediyen emniyete girmektir. Yüce Rabbimiz, kendisinden korkan dostlarının bütün korkulardan emin olacaklarını, hiçbir endişe ve hüzün çekmeyeceklerini bildiriyor (Yunus 10/62-64).
Allah korkusu insanın kalbini kuvvetlendirir, aklını nurlandırır, kabiliyetlerini geliştirir, görüşünü keskinleştirir. Bu nur ile insan iyiliği ve kötülüğü, güzeli ve çirkini tanır. Nur içinde yaşar, nur ile bakar, nur ile konuşur.