Tefekkürün Önemi
Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyuruyor: “Allah Teâlâ’nın büyüklüğünü bir saat tefekkürde bulunmak, bir geceyi ibadetle geçirmekten daha hayırlıdır.” Bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur: “Mahlûkatı tefekkür ediniz, Hâlik-ı Teâlâ’yı (yani zatını) tefekküre dalmayınız. Çünkü siz O’nun kadrini ve ilâhî hüviyetini hakkıyla bilip takdir edemezsiniz.”
Tefekkür, “derince mülahazaya dalmak, bir şey hakkında düşünmek, fikir üretmek” demektir. Fakat kalpte sûreti oluşmayacak bir şey hakkında tefekkür mümkün değildir. Bunun içindir ki Cenâb-ı Hakk’ın zatı tefekkür olunamaz.
O’nun mukaddes varlığına açıkça şehadet edip duran eserleri tefekkür edilir ve O’nun vücuda getirmiş olduğu nimetler, güzellikler düşünülür. Bu sayede insan gafletten uyanır, kalbinde hikmet nurları tecelli etmeye başlar. Bütün yaratılmışların O’nun eseri olduğunu anlayarak Cenâb-ı Hakk’ın varlığını, birliğini ve mahlûkatından hiçbirine benzemeyip her türlü noksandan münezzeh olduğunu bilir.