İnsanı sonu gelmeyen isteklerin esaretinden kurtaracak şey, fazlasına, hep daha fazlasına sahip olmak değildir. Hatta mal arttıkça hırs da artar. Asıl zenginlik kanaattir. Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur: “Asıl zenginlik mal çokluğu değil, gönül zenginliğidir” (Buhârî).
İmam Gazâlî [rahmetullahi aleyh] kanaatsizliğin bizi nasıl ele geçirdiğini şöyle anlatır: “Şeytan, bir insanın kalbinde ev, eşya, elbise ve evde süse düşkünlük görünce oraya yerleşir, kalbini yurt edinir. Onun bu zaaflarından yararlanmaya bakar. Hemen onu evini yenilemeye davet eder, tavanlarını ve duvarlarını süslemesini, binaları genişletmesini ister. Güzel elbise ve bineklerle süslenmeye çağırır. O kişiyi artık ömrü boyunca emrine âmâde kılar.
Zaten bu konuda şeytanın tuzağına düşen kişi için başka bir tuzağa gerek kalmaz. Çünkü bu zaaflar hep birbirini çeker. Eceli gelip ölünceye kadar bu şekilde şeytanın yolunda ve arzularının peşinde koşar durur. Böyle kimselerin kötü âkıbete uğramalarından korkulur. Allah bizleri böylesi kötü âkıbetten korusun.”