Yahudi asıllı Amerikalı Profesör Avraham Shama’nın 21 Kasım 2023’te “The Hill”de yayınlanan yazısının başlığı “Başkan Biden harekete geçerse Gazze Savaşı bugün sona erebilir” şeklindeydi. Shama yazısında Biden’ın İsrail’in ateşkes ilân etmesini ve Filistinlilerle barışçıl çözüme yönelik müzakerelerde bulunmasını sağlamak için İsrail'e verilen silahları ve parayı ikna edici manivelalar olarak kullanması gerektiğini tavsiye ediyordu. Biden’ın böyle yapmaması halinde ellerinin kana bulanmış olacağını vurgulayan Shama İngiltere, Almanya ve Fransa başta olmak üzere Batı yönetimlerinin İsrail'in Gazze'de yaptıklarını destekleyerek ya da görmezden gelerek İsrail'in suç ortağı haline gelmemeleri gerektiğini de söylüyordu.
Biden yönetimi mutedil Yahudilerden gelen telkin ve tavsiyelere kulak vermek yerine Filistin topraklarının tamamını ilhâk etmek isteyen Siyonist şahinleri mutlu eden bir politika izledi. ABD İsrail’i durduracak araçlara sahip tek ülke iken, bu gücünü Netanyahu’nun arkasına koydu. ABD yönetimi yasal mevzuat ve prosedürleri bile atlayarak, İsrail’e aralıksız olarak silah ve cephane göndererek on binlerce masum insanın hayattan koparılmasında rol oynadı.
Kezâ ABD Kongresi’nde İsrail’e yeni bir askerî- finansal destekle ilgili rekabet yaşanıyor. Bu rekabet Temsilciler Meclisi ve Senato’da ayrı ayrı hazırlanan tasarılarla kendini gösteriyor. Biden yönetimi, Meclis ve Senato’daki Cumhuriyetçilerin Ukrayna’ya yardımı da içeren bir tasarı paketini desteklemelerini sağlamak için İsrail’e “14,5 milyar Dolarlık” bir yardımı araya sokuşturdu. Cumhuriyetçiler ise sadece İsrail’e yardımı içerecek bir pakete ilgi duyuyorlar.
Temsilciler Meclisi’ni dar bir çoğunlukla kontrol eden Trumpçı Cumhuriyetçiler İsrail için “17,6 milyar dolarlık” yeni bir askerî yardım tasarısı hazırladılar. Cumhuriyetçiler sıkı İsrail yanlısı Demokrat vekillerin tasarıyı destekleyeceklerini hesap ediyorlar. ABD medyasına yansıyan bilgilere göre, bu hafta oylanması beklenen tasarıya çok sayıda Demokrat “evet” oyu verecek. Ancak tasarının Demokratlar’ın kontrol ettiği Senato’dan geçmesi beklenmiyor.
Senato Ödenek Komitesi ise Pazar günü “118,3 Milyar Dolarlık” bir acîl harcama paketi açıklayarak karşı hamle yaptı. Tasarının Senato’daki iki partinin ana akım- Merkezci kanatlarınca desteklendiği söyleniyor. Senato tasarısında öngörülen harcamalar daha çok sınır güvenliği, göçmenlerin durumu, Ukrayna, İsrail, Hint- Pasifik ve CENTCOM’la ilgiliydi.
Trump ve ABD Kongresindeki Trumpcı Cumhuriyetçilerse Biden’a siyasî puan kazandıracağı düşüncesiyle böyle bir tasarıyı engellemek istiyorlar. Nitekim Trumpçı Cumhuriyetçiler’in baskısı altındaki Meclis Başkanı Mike Johnson, Senato’da onaylanarak Temsilciler Meclisi’ne gelmesi durumunda bu tasarının “ölü” olacağını söylüyor. Öte yandan Biden’ın Kongre’den geçmesini istediği tasarıya da Sol Kanattaki Demokrat vekiller itiraz ediyor. Sol kanattaki vekiller, çocukken ABD’ye getirilenler dahil olmak üzere uzun yıllardır ABD’de yaşayan 11 milyon belgesiz kişiye vatandaşlığa giden bir yol sağlamadığı için tasarıyı eleştiriyorlar.
Senato tasarısında dikkat çeken bir unsur da Filistinlilerle ilgili. Tasarıda Batı Şeria ve Gazze’de sivillere insanî yardım için güyâ bir ek fon öngörülüyor. Ancak bu fonun BM’nin altı milyona yakın Filistinli mülteciye yardım sağlayan Ajansı’na(UNRWA) gitmesini engelleyecek bir hüküm konulmuş. Hatırlayacak olur iseniz, İsrail istihbaratlarının gerçek dışı iddialarına dayanarak ABD ve Avrupa’daki müttefikleri Yardım Ajansı’na malî katkılarını askıya almıştılar.
Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin Ukrayna’yı içermeyen, sadece İsrail’e yardımı önceleyen tasarısına Beyaz Saray sözcüsünün verdiği cevap ise hayli ilginçti. 3 Şubat’ta yaptığı açıklamada Cumhuriyetçileri iki partili Senato tasarısını akamete uğratmakla itham eden Sözcü Karine Jean-Pierre “İsrail’in güvenliği kutsal olmalıdır, siyasi bir oyun değil” diyordu.
“Uluslararası Adalet Divanı” İsrail’in yargılanmasına hükmetmişti. Bu karara rağmen on binlerce masum Filistinlinin hayatlarını zerrece umursamayan, hâlâ Netanyahu’nun savaş makinesini yağlamaya çalışan zihniyet İsrail’in güvenliğine ‘kutsallık’ atfedebiliyor. Bu halet-i ruhiyenin masaya yatırılması ve “insanlık meseleleri”nden uzak tutulması icap etmez mi?