pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Dün irtica kavramının arkasına saklanarak Müslümanlara eziyet edenler, bugün şeriat kavramıyla İslâm düşmanlığı yapıyor.

İslâm düşmanları her dönem bir kavramın arkasına sığınarak, düşmanlıklarını sürdürdüler. En meşhur kavramları ‘irtica’ olmuştu. Müslümanların dini değerlerine karşı, her türlü saldırıyı, her türlü engellemeyi ‘irtica’ kavramının arkasına saklanarak gerçekleştirdiler. Namaz kılana gerici, başını örtene örümcek kafalı, sakal bırakana yobaz diyerek dini değerleri hep aşağıladılar. “Bunu niye yapıyorsunuz, siz Müslüman değil misiniz, İslâm’a düşman mısınız” denildiğinde, “Babaannem başörtülüydü, dedem hacıydı” diye cevap verdiler. İrtica bahanesiyle, binlerce kadını eğitimden mahrum bıraktılar, devletin çeşitli kademelerinde görev yapan dindar insanlara zulmettiler. Namaz kıldığı için TSK, yargı, polis başta olmak üzere, memuriyette binlerce insan ya görevinde yükselemedi ya da meslekten ihraç edildi.   Sadece devlet bürokrasisinde yaşanmadı bu olaylar... Siyasette, ticarette, her alanda karşımıza çıktı bu ayrımcılık. Sermayeyi yeşile boyadılar. Siyasette her türlü yaftalamayı yaptılar. Cumhuriyet düşmanı ilan ettiler, lakap taktılar, alay ettiler... Rahmetli Özal’a abdest aldığı için ‘Takunyalı’ dediler. MÜLTECİ KARŞITLIĞI ÜZERİNDEN EKİLEN DÜŞMANLIK TOHUMLARI Son zamanlarda özellikle de 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de büyük bir yabancı düşmanlığı kampanyası başlatıldı. Mülteci karşıtlığıyla başlayan düşmanlık, tüm Müslüman turistleri kapsayacak bir sonuca vardı. Müslüman düşmanlığını Arap karşıtlığı ile kamufle etmeye çalıştılar. Suriye’de Esedci, Libya’da Hafterci oldular. Gerekçeleri malum; bu iki isim laik...   Mülteci karşıtlığı üzerinden ekilen düşmanlık tohumları, ülkede güvenlik meselesi haline geldi. İslami tüm simge ve kavramlar hedef haline getirildi. Siyonist terör devleti İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırıma karşı yılbaşı sabahı yapılan yürüyüşün ardından meydana gelen saldırı, Arap karşıtlığı görünümlü İslâm düşmanlığının boyutunun nerelere vardığını gözler önüne serdi. Üniversiteli cahil bir genç, Kelime-i Tevhid yazılı flama taşıyan bir vatandaşa saldırdı. Önce ‘Arabistan bayrağı’ dediler. Cahillikleri ortaya çıkınca da ‘Hilâfet bayrağı’ yalanını uydurdular. Hâlbuki Kelime-i Tevhid yazılı yeşil bez hemen hemen her Müslüman cenazesinin tabutuna sarılır.   Özellikle Hristiyan ülkelerde Gazze’deki soykırıma karşı muhteşem gösteriler yapılırken, Türkiye’de yapılan yürüyüşü birileri bu çirkin saldırıyla başka yönlere çekmeyi başardı. İnsanlık vicdanı dünyanın her yerinde meydanlarda kendini gösterirken, ülkemizdeki vicdansızlar provokasyon peşinde koşuyordu. Sarıyer’deki kilise saldırısını bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Hristiyan dünyasında ortaya çıkan bu vicdanlı duruş birilerini rahatsız etti. Hilafet bayrağı yalanıyla İslâmî değerlere yönelik başlayan saldırılar, 28 Şubat kafasıyla devam etti. İrticanın yerini şeriat aldı. Tıpkı 28 Şubat sürecinde ‘irtica’ adı altında Müslümanların değerlerine saldıranlar, son birkaç aydır şeriat kavramı üzerinden saldırılar gerçekleştiriyorlar. İSLÂMSIZ TÜRKÇÜLÜĞÜN FİKİR BABALARI PARVUS EFENDİ İLE MUNİS TEKİNALP   Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Diyanet Akademisi’nde yaptığı konuşmada, “İslâm’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir” diyerek, yeni kelime oyunlarıyla Müslümanları hedef alanların maskesini düşürdü. Erdoğan’ın söz konusu konuşmasında çok daha önemli bir bölüm var ki, orası olup bitenlerin arkasında kimlerin olduğunu da gözler önüne seriyor. “Yaklaşık bin yıldır Türkler İslâm’ı, İslâm da Türkleri muhafaza etmiş, Türkler İslâm’ın, İslâm da Türklerin kılıcı olmuştur… Dolayısıyla İslâm’ı Türk’ten, Türk’ü de Dîn-i Mübîn-i İslâm’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur” ifadelerini dile getiren Erdoğan, önemli bir kavrama dikkati çekti: ‘İslâmsız Türkçülük.’ Evet, son 150 yılda bu topraklarda cereyan eden kötülüklerin arkasındaki kavram ‘İslâmsız Türkçülük.’ Bu akımın fikir babası Alexander Helphand Parvus, nam-ı diğer Parvus Efendi ile Moiz Kohen’dir, yani Munis Tekinalp. İslâm karşıtlarının siyasal arenada en fazla kötülük ettikleri lider şüphesiz Necmettin Erbakan’dır. Dün irtica kavramının arkasına saklanarak Müslümanlara eziyet edenler, bugün şeriat kavramıyla İslâm düşmanlığı yapıyor. Şeriatın İslâm ile ilgisi yok diyenlere, Rahmetli Erbakan’ın tabiriyle cevap verelim: “Hadi ordan! Sizi gidi irticacılar sizi...”
Ekleme Tarihi: 03 Şubat 2024 - Cumartesi

Dün irtica kavramının arkasına saklanarak Müslümanlara eziyet edenler, bugün şeriat kavramıyla İslâm düşmanlığı yapıyor.

İslâm düşmanları her dönem bir kavramın arkasına sığınarak, düşmanlıklarını sürdürdüler. En meşhur kavramları ‘irtica’ olmuştu. Müslümanların dini değerlerine karşı, her türlü saldırıyı, her türlü engellemeyi ‘irtica’ kavramının arkasına saklanarak gerçekleştirdiler.

Namaz kılana gerici, başını örtene örümcek kafalı, sakal bırakana yobaz diyerek dini değerleri hep aşağıladılar. “Bunu niye yapıyorsunuz, siz Müslüman değil misiniz, İslâm’a düşman mısınız” denildiğinde, “Babaannem başörtülüydü, dedem hacıydı” diye cevap verdiler.

İrtica bahanesiyle, binlerce kadını eğitimden mahrum bıraktılar, devletin çeşitli kademelerinde görev yapan dindar insanlara zulmettiler. Namaz kıldığı için TSK, yargı, polis başta olmak üzere, memuriyette binlerce insan ya görevinde yükselemedi ya da meslekten ihraç edildi.

 

Sadece devlet bürokrasisinde yaşanmadı bu olaylar... Siyasette, ticarette, her alanda karşımıza çıktı bu ayrımcılık. Sermayeyi yeşile boyadılar. Siyasette her türlü yaftalamayı yaptılar. Cumhuriyet düşmanı ilan ettiler, lakap taktılar, alay ettiler... Rahmetli Özal’a abdest aldığı için ‘Takunyalı’ dediler.

MÜLTECİ KARŞITLIĞI ÜZERİNDEN EKİLEN DÜŞMANLIK TOHUMLARI

Son zamanlarda özellikle de 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’de büyük bir yabancı düşmanlığı kampanyası başlatıldı. Mülteci karşıtlığıyla başlayan düşmanlık, tüm Müslüman turistleri kapsayacak bir sonuca vardı. Müslüman düşmanlığını Arap karşıtlığı ile kamufle etmeye çalıştılar. Suriye’de Esedci, Libya’da Hafterci oldular. Gerekçeleri malum; bu iki isim laik...

 

Mülteci karşıtlığı üzerinden ekilen düşmanlık tohumları, ülkede güvenlik meselesi haline geldi. İslami tüm simge ve kavramlar hedef haline getirildi.

Siyonist terör devleti İsrail’in Filistin’de uyguladığı soykırıma karşı yılbaşı sabahı yapılan yürüyüşün ardından meydana gelen saldırı, Arap karşıtlığı görünümlü İslâm düşmanlığının boyutunun nerelere vardığını gözler önüne serdi.

Üniversiteli cahil bir genç, Kelime-i Tevhid yazılı flama taşıyan bir vatandaşa saldırdı. Önce ‘Arabistan bayrağı’ dediler. Cahillikleri ortaya çıkınca da ‘Hilâfet bayrağı’ yalanını uydurdular. Hâlbuki Kelime-i Tevhid yazılı yeşil bez hemen hemen her Müslüman cenazesinin tabutuna sarılır.

 

Özellikle Hristiyan ülkelerde Gazze’deki soykırıma karşı muhteşem gösteriler yapılırken, Türkiye’de yapılan yürüyüşü birileri bu çirkin saldırıyla başka yönlere çekmeyi başardı. İnsanlık vicdanı dünyanın her yerinde meydanlarda kendini gösterirken, ülkemizdeki vicdansızlar provokasyon peşinde koşuyordu. Sarıyer’deki kilise saldırısını bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Hristiyan dünyasında ortaya çıkan bu vicdanlı duruş birilerini rahatsız etti.

Hilafet bayrağı yalanıyla İslâmî değerlere yönelik başlayan saldırılar, 28 Şubat kafasıyla devam etti. İrticanın yerini şeriat aldı. Tıpkı 28 Şubat sürecinde ‘irtica’ adı altında Müslümanların değerlerine saldıranlar, son birkaç aydır şeriat kavramı üzerinden saldırılar gerçekleştiriyorlar.

İSLÂMSIZ TÜRKÇÜLÜĞÜN FİKİR BABALARI PARVUS EFENDİ İLE MUNİS TEKİNALP
 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Diyanet Akademisi’nde yaptığı konuşmada, “İslâm’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir” diyerek, yeni kelime oyunlarıyla Müslümanları hedef alanların maskesini düşürdü.

Erdoğan’ın söz konusu konuşmasında çok daha önemli bir bölüm var ki, orası olup bitenlerin arkasında kimlerin olduğunu da gözler önüne seriyor. “Yaklaşık bin yıldır Türkler İslâm’ı, İslâm da Türkleri muhafaza etmiş, Türkler İslâm’ın, İslâm da Türklerin kılıcı olmuştur… Dolayısıyla İslâm’ı Türk’ten, Türk’ü de Dîn-i Mübîn-i İslâm’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur” ifadelerini dile getiren Erdoğan, önemli bir kavrama dikkati çekti: ‘İslâmsız Türkçülük.’

Evet, son 150 yılda bu topraklarda cereyan eden kötülüklerin arkasındaki kavram ‘İslâmsız Türkçülük.’ Bu akımın fikir babası Alexander Helphand Parvus, nam-ı diğer Parvus Efendi ile Moiz Kohen’dir, yani Munis Tekinalp.

İslâm karşıtlarının siyasal arenada en fazla kötülük ettikleri lider şüphesiz Necmettin Erbakan’dır. Dün irtica kavramının arkasına saklanarak Müslümanlara eziyet edenler, bugün şeriat kavramıyla İslâm düşmanlığı yapıyor. Şeriatın İslâm ile ilgisi yok diyenlere, Rahmetli Erbakan’ın tabiriyle cevap verelim: “Hadi ordan! Sizi gidi irticacılar sizi...”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.