İyi ve kötü her amelin değerlendirileceği kıyamet gününde, en makbul ibadetin güzel ahlâk olacağı belirtilmektedir. Çünkü bütün ibadetlerin bir hedefi de insanı güzel ahlâk sahibi yapmaktır. Ebû Şüreyh [radıyallahu anh] anlatıyor:
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] bir defa arka arkaya üç defa yemin ederek, “Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!” buyurdu. Orada bulunanlar tarafından, “Ey Allah’ın peygamberi, bu iman etmiş olmayan kimdir?” diye soruldu. Resûlullah Efendimiz, “Kim olacak, komşusu onun haksızlığından, kötülüğünden güven içinde olmayan kimse” (Buhârî) diye cevap verdi.
Anlaşılıyor ki İslâm güzel ahlâktan ibarettir. Namaza niyaza özen gösteren bir müminin ahlâken kaba, hoyrat, vurdumduymaz, zalim, yalancı ve riyakâr olması düşünülemez. Rabb’inin hukukuna riayetkâr olup yaratılmışlara fenalık yapmak mümkün değildir, olmamalıdır. Kendimizi bir de bu açıdan murakabe ve muhasebeye çekmemiz gerekir.