Allah dostlarından Süfyân-ı Sevrî [kuddise sırruhû], kadın velilerden Râbia el-Adeviyye’nin [kuddise sırruhû] yanına geldi. Ona,
“Her kullun bir ibadet şekli vardır; senin yüce Allah’a kulluk şeklin nasıldır?” diye sordu, o da şu cevabı verdi:
“Ben Allah’ın ateşinden korkarak O’na ibadet etmem. Böyle olursa efendisinin korkusundan ona itaat eden hizmetçi gibi olurum.
Ben Allah’a cennet nimetlerine ulaşayım diye de kulluk yapmam. Böyle olursa, efendisine ücretle iş yapan hizmetçi gibi olurum.
Ben yüce Rabbim’e ancak O’nu sevdiğim ve O’na kavuşmak isteğim için ibadet ederim.”
Allah Teâlâ buyurur ki:
“Onlara ancak şirkten kaçıp ihlâsla Allah’a kulluk edin, hakkıyla namazı kılın ve zekâtı verin diye emredildi. İşte sağlam din budur” (Beyyine 98/5).
Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] buyurur ki:
“Allah Teâlâ şöyle buyurur: Kulumun en sevdiğim ibadeti, bana karşı samimi olmasıdır” (Ahmed b. Hanbel).