Ekleme
Tarihi: 16 Ocak 2024 - Salı
Katil Netenyahu, beklendiği gibi Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen soykırım davasından çıkacak kararı tanımayacaklarını açıkladı. Bu bir meydan okuma değil. Netenyahu, “Lahey bizi durduramaz” diyerek malumu ilan etti aslında. İsrail’in, yüz gündür Gazze’de işlediği vahşetten geri dönemeyeceği bir yola girdiğini görüyoruz artık. Tam yüz gündür tüm insanlığı karşısına alacak kadar güç zehirlenmesi yaşayan Siyonist aklın, 1949’da imzaladığı ‘BM Soykırım Sözleşmesi’ni yok sayması sürpriz olamaz.
Lakin, İsrail’in Adalet Divanı’ndan çıkacak karara uyup uymamasından çok, dünyanın geri kalanının alacağı “insani kararların” yeni bir dünya düzeni kuracağı apaçık bir gerçek. İsrail ve Amerika gidişatı görmüyor, göremiyorlar. Çünkü güç zehirlenmesi hastalığına tutulan muktedirler “yoldan çıktıklarını” ve kendi felaketlerini hazırladıklarının farkında olamazlar.
Güney Afrika’nın İsrail’i karşısına alarak Gazze’deki soykırımı mahkemeye taşımasını küçümseyenler hata yapıyorlar. Lahey’de görülen davanın devletler arası hukuktaki karşılığı, BBC’nin İsrail lehine manipülasyon yaptığı haberindeki gibi “uzun ve karmaşık” görünse de dileyen ülkeler çok net yaptırımlara imza atabilecekler.
İsrail’in Lahey’de yargılanmasını yakından takip eden İstanbul Uluslararası Hukuk Merkezi (ICIL) Başkanı Avukat Cihat Gökdemir’e, mahkemeden çıkacak soykırım kararının ne tür etkileri olacağını sordum.
Cihat Gökdemir’e göre de mevcut dünya düzeninde İsrail’i durduracak ve ortaya -ABD’den başka- siyasi irade koyacak bir güç görünmüyor: “Öncelikle uluslararası hukukta yaptırımlar, iç hukuk gibi etkili olarak kullanılamıyor. Bir ülkede bir mahkeme kararına uyulmazsa o kararı devletler kendi içlerinde kolluk kuvveti zoruyla uygulatırlar. Ancak uluslararası hukukta bir mahkeme kararını uygulatacak bir polis veya jandarma gücü yok. Ülke olarak da güçlü değilsen, bir başka ülkeye mahkeme kararı da olsa uygulatamazsın. Bunu ancak ABD yapabiliyor. Bu nedenlerle uluslararası hukuka ‘güçlüler hukuku’ deniyor. Adalet Divanı BM’nin doğrudan yargı organı olduğu için, verilecek kararı BM de uygulamak zorunda. Fakat BM de bu tür kararları genelde ABD askeri gücüyle uygulatır. Yani, Adalet Divanı’ndan İsrail aleyhine çıkacak bir kararı BM onaylamış olsa da İsrail’e kullanılabilecek askeri bir güç bulmak imkansız gibi.”
Ancak… Gökdemir, Lahey’deki mahkemeden çıkacak tarihi kararın siyasi değil hukuki olduğunu söyledikten sonra çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor: “Bu durumda Adalet Divanı’nın vereceği karar hiçbir işe yaramayacak’ yılgınlığı da oluşturmamalı. BM tarafından şimdiye dek İsrail aleyhine alınan ve uygulanamayan onlarca kararın tümü siyasiydi. İlk kez İsrail aleyhine hukuki bir karar alınmış olacak.”
Peki olası “hukuki kararın” nasıl bir sonucu olacak, İsrail’e karşı neleri değiştirecek? Avukat Cihat Gökdemir, Lahey’den soykırım kararı çıkması halinde devletlerin “BM’den aldıkları yetki ve güçle” İsrail’e yaptırım uygulayabileceğini söylüyor. Yani dileyen ülkeler hukuki kararı askeri tedbirlerle uygulama imkanı bulamasa da İsrail’e karşı çok sert ve etkisi, sonucu olan yaptırımları uygulamaya koyabilecekler.
“Bu yaptırımlar neler olabilir?” diye sordum, şöyle sıraladı Cihat Gökdemir:
- Ülkeler hava sahalarını ve limanlarını İsrail’e kapatabilirler.
- İsrail pasaportunu kabul etmeyebilirler.
- İsrail’in bankacılık hareketlerini durdurabilirler.
- Devletler benzeri abluka ve ambargo yöntemlerini “hukuka uygun olarak” uygulayabilirler.
Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’ndan soykırım kararı çıkarsa, bu durumda İsrail’in geride kalan yüz günde Gazze’de soykırım işlediğini dillendiren ve mahkemeye deliller gönderen; Türkiye, Brezilya, İspanya, Belçika gibi ülkeler bu hukuki yaptırımları yürürlüğe sokabilirler.
Cihat Gökdemir’e böyle bir sürecin mümkün olup olmadığını da sordum, çok net yanıtladı: “Gayet tabii. Bir nevi, İsrail’in Gazzelilere uyguladığı ‘Gazze’yi açık hava hapishanesine’ çevirme uygulamasına İsrail maruz kalır. Bu durumda İsrail, Yahudiler için bir açık hava hapishanesine dönebilir.”
Avukat Cihat Gökdemir’in yorum ve analizleri bir temenni barındırıyor elbette. Ancak uluslararası hukukçu olarak da ‘vahşet sarhoşu’ İsrail’i bekleyen adil ve vicdanlı bir sonu da işaret ediyor. İsrail, Gazze’yi öldürdükçe Gazze halkı da ölümü öldürüyor. İşte bu destansı direniş tablosu insanlığa büyük bir cesaret aşılıyor. Dünya, İsrail’e diş biliyor. Dünya, Siyonizm’i mimliyor.
Sadece devlet olarak değil, şahitlik ettiğimiz “yüz soykırım günü”, soykırım destekçisi İsrail halkını etkileyen insani sonuçların doğmasını da sağlayacak. Hatta o sürecin başladığını söyleyebiliriz. Antalyaspor’un İsrailli futbolcusu Sagiv Jehezkel’in, soykırımın başlangıç tarihini gol sevinciyle sergilemesinden sonra yaşananlar çok önemli bir işaret fişeği. Jehezkel, kulübü Antalyaspor tarafından saatler içinde kadro dışı bırakıldı. Antalyaspor’un forma göğüs sponsoru Çağlayan İnşaat, üzerinde logoları varken insanlık suçunu överek markalarına zarar verdiği gerekçesiyle Jehezkel hakkında suç duyurusunda bulundu. İsrailli futbolcu maç gecesi gözaltına alındı, sabahında sınır dışı edilmesi kararı çıktı, akşamında da Türkiye’den gönderildi. Soykırımcı İsrail ve destekçileri 7 Ekim’in milat olduğunu böylesi sivil yaptırımlarla görmeye başladılar. Terör yapılanmasına dönüşen İsrail ve destekçisi halkının güç zehirlenmesinden fark edemedikleri, “topluluk” olarak yalnızlaşma sürecinin başladığını tüm dünyada görüyoruz. Bu bağlamda Lahey’den çıkacak karar, mevcut dünya düzenini yıkacak tarihi sonuçlar doğurabilir. Cesaret, feraset, vicdan ve öfkesini diri tutanlar böylesine bir sorumluluğun üstesinden gelecektir.