Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonuyla MOSSAD ajanlığı yaptığından şüphelenilen 34 kişi yakalandı. MİT’i bu başarılı operasyonundan dolayı tebrik edelim. Ancak şimdi soru şu: Türkiye’de yakalanmayan, deşifre olmayan böyle kaç ajan daha var?
Hakan Fidan’ın MİT müsteşarı olması MOSSAD ve CIA’yı öyle tedirgin etmişti ki, 2012 sonrası Türkiye çok sayıda operasyona maruz kaldı. 7 Şubat MİT Krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık, MİT Tırları vakası ve 15 Temmuz darbe girişimi kamuoyuna yansıyan, kökü dışarda, FETÖ adlı MOSSAD/CIA ajanlarının faaliyetleriydi. Türkiye bunların tamamını püskürtmeyi başardı.
Durmadıklarını, vaz geçmediklerini, Türkiye üzerine operasyonlarına son vermediklerini biliyoruz.
Filistin’de soykırım devam ederken ve Türkiye’nin duyarlılığı had safhadayken yeni operasyonlar tasarladıklarına şüphe yok.
Riyad’daki futbol krizi ve Türkiye’ye yansımaları hayatın olağan akışına aykırı şekilde gelişti. 1 Ocak’ta Galata Köprüsü’nde şehitlerimiz ve Gazze için yapılan, 250 bin insanın katıldığı muhteşem miting, bir magandanın yumruğu ve bu yumruğa sahip çıkan siyasi partiler aracılığıyla gölgelenmek istendi.
Bir şeylerin kurgulandığı, Ümit Özdağ ve avanesinin bu kurgunun odağında olduğu çok açık.
Suriye düşmanlığının Arap düşmanlığına evrildiğini, Arap düşmanlığının da İslam düşmanlığını perdelediğini çok net görüyoruz. Merhum Metin Yüksel’in tabutunu göstererek açıktan tehdit ediyor, sinir uçlarımıza dokunuyorlar. Müslümanlığımızın temel direği Kelime-i Tevhid’e dil uzatacak kadar cüretkarlar. Mahkeme basacak kadar pervasızlar.
MOSSAD/CIA Türkiye’de bir şeyler deniyor; çok tehlikeli bir oyun kurguluyor.
Bugüne kadar tutmayan operasyonlara şimdi bir yenisini ama en tehlikelisini ekliyor, gençler üzerinden bir şiddet sarmalını tetiklemek için her çirkin yolu devreye alıyorlar.
Son gelişmeler boş verilecek, müsamaha gösterilecek, rehavetle izlenecek gelişmeler değil. Bir noktadan sonra kontrolü kaybetmek dahi -Allah korusun- söz konusu olabilir. Şimdiden tedbir almak, yılanın başını erkenden koparmak gerekiyor. Devletin tüm kurumlarıyla müteyakkız olmasını gerektirecek bir vahim fotoğrafla karşı karşıyayız.
12 Eylül öncesi manzara unutulmasın. Gençlerin eline silah tutuşturdular. Provokasyonlarla gençlerin birbirlerine kıymasını sağladılar. MİT, Emniyet, asker, yargı kenardan sadece izlediler. Kenan Evren’in sonradan itirafıyla “şartların olgunlaşması” için oluk oluk kan akmasına seyirci kaldılar. 12 Eylül sabahı bir anda kesilen çatışmaları yıllarca bilerek, isteyerek durdurmadılar.
Toplumun bu kadar kutuplaştığı gergin bir ortamda iplerin elden birdenbire çıkıvermesi muhtemeldir. Ne yapılacaksa bugün, hemen şimdi yapılmalı, tedbir alınmalıdır. Birkaç saat sonrası, ya da tatsız olaylar yaşandıktan sonra devreye girilmesi bile çok geç olabilir.
Gözlerimizin önünde bir tehlike hızla büyüyor. MOSSAD/CIA’nin henüz deşifre olmayan ajanlarının operasyonları da mutlaka boşa çıkarılmalıdır.