Lânete ve Beddua
Lânet veya beddua başkasına zarar verdiği kimi zaman kişinin kendisine de zarar verir. Şöyle ki eğer lânet veya beddua edilen kişi buna layık değilse, hak etmemişse, yapılan lânet sahibine geri döner. Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] bu hususta şöyle buyurmaktadır: Kul, herhangi bir şeye lânet ettiğinde o lânet gökyüzüne çıkar. Semanın kapıları ona kapanır. Sonra yere iner, yeryüzünün kapıları da ona kapanır. Sonra sağa sola bakınır, girecek yer bulamaz da lânet edilen kişiye döner. Eğer gerçekten lânete lâyık ise onda kalır, değilse lânet edene döner (Ebû Davud).
Lânet, lânet edilen kişiye gider, eğer gerçekten o lânet edilmeye layık biri ise, onda kalır, değilse onu dileyene, yani lânet edene döner. Lânetçinin lâneti, kendisi hakkında geçerlilik kazanır. Bu da kişinin kendi ağzıyla kendi felaketini hazırlaması, felaketine bizzat kendisinin davetiye çıkarması demektir. Hiç şüphesiz aklı başında olgun hiçbir mümin böylesi bir duruma düşmek istemez. Bunun yolu ise, başkalarına lânet etmemektir.