Gazze’deki tünellerin “İsrail askerlerine kök söktüren, savaş kazandıran, bağımsızlığın yolunu açan ve devlet kurulmasını sağlayan tüneller” olarak turizme açılacağı zaman fazla uzak görünmüyor.
O tünelleri ziyaret eden turistlerden ücret alınacak mı alınmayacak mı ona karar vermek de Filistin yönetimine düşer.
Bağımsız Filistin devleti mutlaka kurulacak.
Başkenti Doğu Kudüs olacak.
İşgalciler kös kös kendi evlerine dönecek.
İşgal edilen Filistin toprakları geri alınacak.
Toprak bütünlüğü sağlanacak.
Yöneticiler, Filistin halkının hür oylarıyla seçilecek.
Ülke yeniden inşa edilecek.
Netanyahu ve suç ortakları tek tek yargılanacak ve hak ettikleri cezaya çarptırılacak.
İsrail bombalarıyla can veren bebekler, çocuklar, gençler, kadınlar ve yaşlıların hesabı sorulacak.
Bütün bu saydıklarımız tek tek gerçekleşecek.
Çünkü hayatta kalan Filistinliler şöyle diyor: “Bir yemin ettim ki dönemem!”
Kanı pahasına, canı pahasına, sahip olduğu her şeyi feda ederek vatanını koruyanlar dünyaya büyük bir ders vermiş olacaklar.
O dersi alabilen alacak, nasibi olmayan ise bahtına küsecek.
*
Böyle düşünmemizin birçok sebebi var.
Ecelin yaklaşması ve cami duvarını hatırlamak yeter.
Az gelirse şunları da sayabiliriz:
İsrail’in haddi aştığını herkesin görmesi.
Dünyanın her yerinde yapılan gösterilerle İsrail’in lanetlenmesi, Filistin’in desteklenmesi...
Filistin’in yıllardır çektiği çile zirveye ulaştı.
Oradaki manzarayı “Adeta soykırım” diye tanımlamaya çalışanlar yanılıyor.
“Adeta” diye bir şey yok ortada.
Gördüğümüz, düpedüz soykırım.
Tamı tamına soykırım.
Hatta onun da ilerisinde bir kelime varsa ya da bulunursa, onu tercih etmek gerekir.
Soykırımı şimdilik adetasız kullanmak zorundayız.
‘Adeta’ kelimesini olur olmaz yerde kullananların dikkatine arz ederiz.
Biz arkadaşları, kardeşleri, sevenleri sıfatıyla, onu nasıl hatırlayacağız?
En başta, konuşmasındaki belagat ve ikna kabiliyetiyle.
Sağlam mantığı, keskin zekâsı, güçlü hafızası, bilgi birikimi, kültürüyle.
Ahlâkı, edebi, milliyetçiliği, ülkesine ve milletine bağlılığı, dindarlığıyla.
Cesareti, kendine güveni, samimiyeti, fedakârlığıyla.
Sevgisi, saygısı, neşesi, hüznü, kederi, coşkusu, vefası, yiğitliği ile.
Allah rahmet eylesin.
*
Sevmeyeni de çoktu.
Onların nasıl hatırlayacağı bizi ilgilendirmez.