Pazar gün yayınlanan “Arz-ı Mev’ud’un yeni durağı Kıbrıs mı?” başlıklı yazım epeyce ilgi de çekti, olumlu olumsuz pek çok tepki de aldı. Gazze’de Siyonazilerin soykırım çalışmaları devam ederken “bizim” dediğimiz adada olan bitenler pek çok insanı ürküttü. “Lütfen bu meseleyi gündemde tutmaya devam edin” cümlesiyle özetlenebilecek onlarca mesaj aldım. Hem Türkiye’den hem de Kıbrıs’tan.
Tabii, KKTC içinde Siyonazilerin “Mavi Vatan” konseptimizi de tehdit edecek şekilde toprak almaları, nüfus hareketlenmeleri ve kendilerine “yabancılara kapalı yüksek güvenlikli siteler” inşa etmeleri öyle kolay kolay hazmedilebilecek meseleler değil. Hele hele Siyonazilerin Kıbrıs’ın bütününü Arz-ı Mev’ud sınırları içerisinde gördüğü bilgisi ile Kıbrıs’ta olanları bitiştirdiğinizde mesele son derece kritik bir hal alıyor.
Gelin bugün Kıbrıs’ın en saygın gazetecilerinden biri olan Sabahattin İsmail’in “KKTC’deki en büyük Siyonist yatırımı” başlıklı yazısından haberdar edeyim önce sizi.
Aşağıdaki iki paragraf o yazıdan.
“KKTC’deki en büyük Siyonist yatırımı Yahudi asıllı İngiliz vatandaşı David Lewis’in Londra merkezli şirketi tarafından Karpaz’da yapılan “Karpaz
Gate Marina” adlı dev yat limanıdır.
Hükümet 450 dönümlük araziyi 1990 öncesi Asil Nadir’e çerez parasına kiraladı. Asil Nadir, Kıbrıs kökenli iş kadını İstanbul’da turizm sektöründe yatırımı olan Sıdıka Atalay’ı da şirketine ortak aldı. Güya “PORT BARBAROS”adlı bir yat limanı yapacaklardı. Ama yapmadılar ve kiraladıkları 450 dönümlük araziyi David Lewis’e 10 milyon dolar hava parasına devrettiler. O dönem bu devri onaylamaması için VOLKAN gazetesinde günlerce manşet yaptım onlarca yazı yazdım. Askeri yetkililer de buna karşı çıktı. Ancak Asil Nadir’in o dönem hükümet üzerindeki büyük etkisi nedeniyle ve dönemin TC hükümetinin buna destek vermesi sonucu devir onaylandı. David Lewis yayınlarım nedeniyle beni ve gazetemi dava etti.
Bilmem bu gerçeklerin üzerine bir şey söylemenin manası olur mu? Gözümüzün, göz bebeğimizin içinde bir Siyonazi kolonileşmesi söz konusu ve bu doğrudan Türkiye’nin sınırlarını, stratejisini, güvenliğini tehdit edebilecek bir noktaya ilerliyor. Sayıları 50 bini aşan Siyonazi nüfusun KKTC’de çok ciddi bir hareketlenme yapabileceğini pekâlâ rahatlıkla ön görebiliriz.
KKTC’yi boş bırakmayan Siyonaziler, elbette Güney Kıbrıs’ta da işlerine son sürat devam ediyorlar. Buyurunuz, bu sefer de Güneyin aşırı sağcı haber portalı Sigmalive’den okuyalım bunu da:
Bugün bana ayrılan yeri uzatma pahasına ifade etmek isterim ki Siyonazilerin Kıbrıs’ın tamamıyla ilgili olarak işlettikleri bir planları var. Üzülerek beyan etmek zorundayım: KKTC tarafında bilhassa Mehmet Ali Talat’ın Cumhurbaşkanlığı ile başlayan süreçte Siyonaziler, bu planlarını hayata geçirmek için aradıkları zemin ve desteği bulmuşlar. Zaten Güney Kıbrıs’ta da gönüllerince
at koşturabiliyorlar.
Anlaşılıyor ki Siyonaziler, Gazze soykırımında savaşacak askerlerin istasyonu ve İsraillilerin kafa dinleme alanı olarak Güney Kıbrıs’ı; kolonileşme ve Akdeniz’in o kısmını Türkiye aleyhine kontrol ederek Arz-ı Mev’ud yolunu açmak üzere de KKTC’yi seçmiş durumda.
Şurası da maalesef net ki KKTC’de “bu olup bitenden nemalandığı için” Siyonazilerin emrinden çıkmayan çok sayıda kansız da mevcut.
Türkiye’nin her türlü tedbiri alacağından elbette eminim ama yine de kamuoyunun bu konudaki duyarlılığını artırmamızın ve devletimizin de elini güçlendirmenin, üstelik Gazze’de yaşananlar ortadayken, omuzumuzda tarihi bir sorumluluk olduğunu da düşünüyorum.
O yolu açmaya çalışan Siyonazilerin planlarını boşa çıkarmak için her türlü tedbir alınsın.