Tasavvuf Ehlinin Sözü
Büyük müfessir Fahreddin er-Râzî’nin [rahmetullahi aleyh] tasavvufa intisap etmesi şöyle olmuştur:
Herat’a geldiğinde Şeyh Necmeddin-i Kübrâ [kuddise sırruhû] kendisini ziyarete gelmedi. . Şeyh de şöyle cevap verdi.
Ben fakir bir kimseyim. Bu sebeple, ziyaretinize gelip gelmemem, sizin şerefinizi ne arttırır, ne de eksiltir. İmam,
Bu söz ehl-i tasavvufun sözüdür. İşin iç yüzünü bana anlat da merakım gitsin dedi. Şeyh,
Seni ziyaret hangi bakımdan vâciptir? dedi. İmam,
Ben müslümanların hürmet etmeleri lazım olan biriyim dedi. Bunun üzerine şeyh,
Mademki, ilimle iftihar ediyorsun, ilmin neticesi, marifetullahtır. Şimdi sana soruyorum; Allah Teâlâ’yı nasıl tanıdın ve hedefine nasıl ulaştın? dedi. İmam,
Yüz burhan ve delil ile ilim ve yakîn elde ettim dedi. O zaman o zat,
Burhan, şüpheyi gidermek içindir. Allah Teâlâ benim kalbime öyle bir nur verdi ki, onun olduğu yerde şüphe bulunmaz. Nerede kaldı ki, burhan ve hüccete ihtiyaç duyulsun buyurdu. Bunun üzerine kendisine intisap etti ve istifade etti.