Âdem b. Ebû İyâs [rahmetullahi aleyh] şöyle anlatmıştır:
Askalân’da bulunuyorduk; bir genç bize katılır, bizimle oturur ve sohbet ederdi. Biz konuşmayı bitirince kalkar namaz kılardı. Bir gün bize veda ederek,
- İskenderiye’ye gitmek istiyorum, dedi. Ben de kendisini uğurlamak için onunla birlikte çıktım, kendisine yol harçlığı yapsın diye biraz dirhem verdim, almadı. Ben ısrar edince, yanındaki su kabına bir avuç kum attı, içine biraz da deniz suyundan kattı ve bana,
- Onu ye, dedi. Bir de baktım ki kabın içi kavrulmuş un ve şeker dolu. Genç bana,
- O’nunla hali böyle olan kimsenin senin dirhemlerine bir ihtiyacı olur mu, dedi. Sonra şu manadaki şiiri okudu:
Ey âşıklar, aşkın hakkı için şunu anlayın; vücudumun dili, sevgiliden başka bütün varlıklara yabancıdır. Aşk derdine düşen bir kalbin, Hakk’ın dışında birinden bir nasip alması (başkasını sevmesi) haramdır.