Biliyoruz ki İsrail, Gazze’ye tek başına saldırmıyor. Arkasında sadece Amerika, İngiltere ve Avrupa devletleri yok. Uluslararası medya da Gazze katliamına tam destek veriyor.
Önceki akşam Gazze’deki ‘Hastane Katliamı’ İsrail-medya işbirliği ile gerçekleştirildi. Ortada hiç şüphe bırakmayacak, “habercilik delilleri” var.
Almanya’nın resmi haber organı DW, İngiliz yayın kuruluşu BBC ve Amerika’nın en güçlü gazetesi New York Times sivillerin hastanede katledilmesinde bariz rol aldılar.
BBC, 16 Ekim günü yayınladığı haberle vurulan hastaneyi açıkça hedef gösterdi. DW ise aynı gün yayınladığı haberde, bir hastanenin vurulmasının “savaş suçu olarak değerlendirilmeyeceğini” yazdı. New York Times ise Gazze’de 500’den fazla sivilin öldüğü hastane saldırısını, “hastanede patlama” ifadeleriyle servis etti. Gazeteciliğin temel haber yazım kuralı olan “giriş, gelişme ve sonuç” üçlemesi, sivillerin katledilmesinin meşrulaşması için üç ülkeden, üç küresel medya organı tarafından tamamlandı adeta.
16 Ekim gününe dönersek… BBC’nin Uluslararası Baş Muhabiri Lyse Doucet, ismi bilinmeyen bir okurdan geldiği iddia edilen, “Hamas hastanelerin ve okulların altına tünel mi inşa ediyor?” sorusu üzerine yayınladığı haberinde kelime oyunları yaparak “evet” yanıtını verdi.
Lyse Doucet, haberini şöyle temellendiriyor: “Militanların tespit edilmeden kaçabilmesi için bazı geçitlerin evlerin, camilerin, okulların ve diğer kamu binalarının alt katlarına girişlerinin bulunduğuna dair haberler var.”
BBC’nin hastane ve okul gibi kamu binalarının altında Hamas tünelleri olduğuna dair haberi, bir kanıta, tanığa, belgeye değil de bu yöndeki haberlere dayanıyor. Bahsi geçen haberler ise ilginç bir şekilde haberde yer almıyor. Sadece Twitter’da 30 milyon gösterim alan BBC’nin tünel haberini, yani Gazze’deki tünellerin yok edilmesi için üstündeki yapıların vurulması gerektiğini ise DW yazdı.
Yine 16 Ekim günü, yani hastane katliamından bir gün önce, DW, “Savaş suçu nedir?” başlıklı analiz haberinde sivillerin katledilmesine meşruiyet kazandırma, İsrail’in hastane ve okulları neden vurmak zorunda kaldığını anlatma çırpınışları vicdanı olan herkes tarafından tek okuyuşta anlaşılıyor.
DW’nin Türkçe servisinde yer alan ve daha önce yayınlanmış raporlar ile bazı uzmanların yine geçmiş açıklamalarından derlenen analizde geçen ifadeler, tanımlar açıkça Gazze’deki sivil katliamını hem destekliyor ve hem de teşvik ediyor:
- “Sivillere yönelik saldırılar her zaman savaş suçu sayılıyor mu? Bunun kısaca cevabı, hayır.”
- “Mark Kersten, ‘Savaş yasaları, sivilleri her zaman ölümden korumaz’ demişti.”
- “Kersten, her sivil ölümünün yasa dışı sayılmadığına dikkat çekmişti.”
- “Örneğin, bir okulun ya da bir apartmanın bombalanması, uluslararası hukuka göre askerî açıdan gerekli görülürse savaş suçu olarak değerlendirilmeyebiliyor.”
- “Gazze, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri. Uzmanlara göre, bu nedenle Gazze’de sivil - askeri hedef ayırımını yapabilmek zor.”
- “Tüm bunlara rağmen, savaş suçunu tanımlamak hâlâ zor olabiliyor.”
- “İsrail’in geçen Cuma Gazze’nin kuzeyindeki sivillere tahliye çağrısı yapması ihtiyat ilkesi kapsamında değerlendirilebilir.”
- “Kimileri Hamas saldırılarının vahşeti göz önünde bulundurulduğunda…”
- “Bazıları ise İsrail ordusunun çok ileri gittiğini söylüyor.”
Almanya’nın resmi yayın organı DW’nin sivil katliam çığırtkanlığı yaptığı bu haber gazetecilik tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Öyle umuyorum.
Al Ahli Arab Hastanesi’nde işlenen vahşetin medya ayağında son noktayı ise New York Times koydu. Gazze’de 500’den fazla sivilin İsrail tarafından bombalanarak öldürülmesini haberleştiren Amerikan gazetesi NYT, önce “Gazze’de bir hastanedeki patlamadan en az 500 kişi öldü” başlığını kullandı. NYT belli ki haberi böyle görerek; saldırıdan hemen sonra İsrail’in sahte görüntülerle, “Hastaneyi İslami Cihad vurdu” dezenformasyonunu tamamlamak istedi.
Türkiye’den Nevşin Mengü’nün de “işte delil” diye paylaşarak yaydığı bu alçak yalan neyse ki videodaki saat ile saldırı zamanı uyuşmayınca anında çürütüldü.
Batı medyası ilk defa kendi koyduğu ve dünya medyasına dayattığı değerleri, ilkeleri, habercilik standartlarını ve en büyük yalanları olan “tarafsızlığı” böylesine aleni şekilde çiğniyor. Irak’ın işgalinde büyük rol oynayan CNN ve BBC’nin günahları üzerine kurulmuş Batı medyası 2023 yılında, iletişimin zirve yaptığı, sözde şeffaflaştığı çağda alenen savaş suçu işliyor. Bakın ortak oluyor demiyorum, bilfiil savaş suçu işliyorlar.
Türkiye’deki iletişim fakülteleri, basın meslek odaları ve gazeteciler cemiyeti; uluslararası medyanın İsrail’in Gazze katliamlarında işlenen savaş suçlarına nasıl ortak olduğunu kayıt altına alacaklar mı? Suç örneklerini gazeteci adayı gençlere ders olarak okuturlar mı bilmiyorum? Umarım böyle bir sorumluluk ortaya konulur.