Hamas’ın 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı saldırısı konusunda Ankara’nın izlediği politikayı biliyorsunuz. Türkiye dikkatli bir dil kullanıyor. Şiddet sarmalının sadece Filistin ve Gazze ile sınırlı kalmayacağını düşünüyor. Sivillerin can güvenliğinden endişe ediyor. Taraflara itidal telkin ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan çatışmaların durması için Türkiye’nin arabuluculuğa hazır olduğunu söyledi.
Bu mesajların yaşanan yoğun diplomasi trafiğinde muhataplara iletildiğine şüphe yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas başta olmak üzere birçok liderle krizin çözümünü konuştu. Dışişleri Bakanı Fidan da mevkidaşlarıyla konuyu ele aldı.
Fidan’ın ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüşmesinin ardından yaşanan bir olay dikkat çekti. Blinken görüşme sonrasında sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımı silmek durumunda kaldı. Mesaj incelendiğinde ABD’nin, Türkiye’den, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest kalması için yardım istediği görülecektir. Ancak bunun fark edileceği düşünülerek twit silinmiş olmalı. Daha sonra Ankara’nın Hamas’la sivillerin serbest kalması için temas kurduğu basına yansıdı.
Görünen o ki Ankara’yı endişelendiren bir konu daha var: Jeopolitik oldubitti peşinde koşan küresel ve bölgesel aktörlerin varlığı.. Üçüncü tarafların müdahalesi çatışmaların yayılmasına neden olur ve felaketin boyutlarını artırır. Ankara bu yüzden muhataplara büyük harflerle“Üçüncü ülkeler işin içine girmesin” mesajı veriyor.
***
Sebep-sonuç zincirini doğru kurmazsanız, fotoğrafın bütününü göremezsiniz. Bugün orada yaşananların sebebi Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği o beklenmedik saldırı değil. İsrail’in yıllar içinde Gazze’yi açıkhava hapishanesine dönüştürmesi, ağır insan hakları ihlalleri, adı konmamış Apartheid rejimi ve benzeri gelişmeler bizi bu noktaya getirdi. İsrail’in karşı saldırısıyla insani dram ne yazık ki büyüyecek. İki devletli çözüm hayata geçmeden ne Filistin’in ne de İsrail’in gün yüzü görmeyeceği açık.
Bu temel kabulün altını çizerek devam edelim.
7 Ekim olayı İsrail için hezimettir. Tel Aviv’in güvenlik mimarisi çökmüştür. Mossad’ın sağırlığı, İsrail ordusunun hazırlıksızlığı gün yüzüne çıkmıştır. İsrail dökülen caydırıcılık makyajını tazelemek için Gazze’de yaşayan sivilleri hedef alıyor. Çatışmanın insani boyutlarının tahminlerimizin ötesine taşınması muhtemeldir.
İsrail, Gazze’ye bir kara saldırısı başlattığında Hizbullah’ın (İran’ın) kuzeyden cephe açmasından endişe ediyor. İkinci aşamada İran’ın bölgedeki unsurlarını hedef almak istiyor. Gerilim İsrail-İran düzlemine kaydığında müdahale etmesi için ABD’yi bölgeye davet etti. Washington Akdeniz’e uçak gemisi ve beraberinde donanma filosu gönderdi. Yakın zamana kadar İsrail hükümetiyle gerilim yaşayan, Suudi Arabistan üzerindeki kontrolünü kaybeden ABD için bu kaçırılmayacak bir fırsattır. Çatışmanın büyümesi ABD’nin işine gelir. Ukrayna savaşıyla Doğu Avrupa’yı kanatları altına alan ABD, İran-Hamas bağlantısını işleyerek İsrail ve Arap dünyasında hegemonyasını yeniden tesis etmek isteyecektir.
İran, Aksa Tufanı’nı, Suriye’deki İsrail saldırılarına bir yanıt olarak pazarlıyor (Son iki yılda Suriye’deki İran hedeflerine çok sayıda saldırı düzenlendi.) İran’ın Türkiye-İsrail, İsrail-Suudi Arabistan normalleşme süreçlerini dikkatle izlediği de sır değil. Suriye’nin doğusunda ABD/İsrail ile İran arasında bir sürtüşme bekleniyordu. Aksa Tufanı ile İran’ın eli rahatlamıştır. İsrail ve ABD, Suriye ile değil Filistin ile meşguldür. Tahran, gerilimi İsrail yakın çevresinde tutmaya çalışacak, çatışmaları Lübnan-İsrail-Filistin hattına sıkıştıracak bir strateji izleyecektir.
Türkiye gerilimden ve savaştan beslenen bir ülke değil. Hiçbir zaman da olmadı. Bu yeni süreçte çatışmaların sona ermesi, sivil can kaybı olmaması için Hamas dahil görüşme trafiği devam ediyor/edecek. İsrail’in orantısız güç kullanması ve sivil can kayıplarının artması halinde Ankara bu mutedil pozisyonunu koruyamayabilir. Bu takdirde İsrail’le yaşanan normalleşme sürecinin zedelenmesi muhtemeldir.
Tüm bunlar olurken Irak ve Suriye’deki terör tehdidini unutmamak gerekiyor. Geçtiğimiz hafta İçişleri Bakanlığı’na terör saldırısı düzenlendi. Bunun üzerine başlayan sınırötesi hava operasyonlarda bir SİHA’mız ABD tarafından düşürüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hava operasyonlarının artarak devam edeceğini söyledi.