Ekleme
Tarihi: 20 Eylül 2023 - Çarşamba
(09/09) başlığıyla paylaşmıştık…
Dün öğle saatlerinden itibaren Azerbaycan, “Karabağ’da anayasal yapıyı yeniden tesis etmek amacıyla anti-terör operasyonu başlattı”.
Bu satırlar yazılırken gelişmeler çok tazeydi ama çaplı/hazırlıklı bir harekât olduğu hissediliyordu. Bu bir “anti-terör operasyonu” olarak tarif ediliyor çünkü kimse kendi toprağına savaş açmaz. Ancak pratikte olan bir Bakü-Erivan savaşı. Hatta onunla da sınırlı kalmıyor…
Kuşkusuz, çatışma haberlerinin duyulduğu ilk andan itibaren herkesin gözü üç merkeze çevrildi; Ankara, Moskova ve Washington. Daha açık yazmak gerekirse bu üç başkent aslında savaşın tarafları. Ankara’nın yeri konusunda zaten şüphe yok. Son dönem Erivan-Moskova ilişkilerine baktığımızda Rusya’nın da tarafını kolaylıkla tespit edebiliriz. Hele Ukrayna yüzünden eli doluyken. Zaten, Rusya’nın, “çatışmalara Rus barış gücü müdahale etmeyecektir” açıklamasını delil sayabiliriz.
Aslında ABD’nin de yeri belli. Bakalım şimdi Ermenistan’ın ABD ile yeni tamamladığı askeri tatbikat işe yarayacak mı?! Esasen, yine bu üç ülkenin savaşın gelişini önceden tahmin ettiğini, hatta bildiğini kestirebiliriz. Ankara’nın operasyondan en az iki hafta önceden haberi olduğunu söylemek iddialı olmaz. İki ülke savunma bakanlıkları, silahlı kuvvetleri arasındaki ziyaretlere bakmak yeterli. Operasyonun başladığı andan itibaren de Türk Genelkurmayı ile Azerbaycan Savunma Bakanlığı ve Genelkurmayı arasında açık iletişim sürdü.
İsrail’in tutumunu da İran’ın tutumunu da elbette kefelere koymak gerekecek. Tel Aviv’in bu sefer de Azerbaycan’la ortak mevziye gireceğini tahmin edebiliriz. Tahran ise mırın kırın etse de Rusya’yla dengelerini bozmak istemeyecektir. Kaldı ki, ne kadar “sert” bir tutum alabilir? Sonuçta sadece politik bile olsa cephe açmak, Türkiye ve Rusya’yla ilişkilerini gerecektir. Kaygılarını belirtmekle sınırlı kalması beklenebilir. Nitekim Kuzey sınırına asker yığdığına ilişkin Tahran mahreçli haberleri kesin dille yalanlamıştı.
Dünyanın geri kalanı da Karabağ konusunda yerlerini işaret etmişlerdi. Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı, kaygan görünse de Avrupa Birliği. Bu yüzden şaşırtıcı bir çıkış sürpriz olur. Belki açık destek sınırlı kalabilir ama sessizlik de onay anlamana gelecektir.
“Operasyon” tarifi Bakü’nün haklılığın ifadesi olarak da kullanılıyor ve bu yüzden harekatın sınırlı olacağını kestirebiliriz. Ancak bu sefer Ermenistan’da siyasi sonuç üretmesi beklenmeli mi? Paşinyan’ın tutumundaki ikircikli hal, Putin ve Erdoğan’la yaptığı görüşmelerde kesin ikazlar almasına rağmen devam etti. Güvendiği yerler konusunda bakalım ne kadar haklı çıkacak? Amerika ve Fransa’nın eli bu coğrafyada kukla oynatmaya yetecek mi? Kazanılan savaşın barış anlaşması imzalanmaya varmadan kesin bir askeri sonuca varılmamalı. Bu temennimiz. Ancak yine başa dönülecek şekilde siyaseten yarım bırakılacak bir savaş Ermenistan’ı en iyi bildiği ayak oyunlarına döndürecektir…
‘Azerbaycan neden şimdi bu adımı attı’ sorusu yanlış. Çok sabretti. Ancak, zırvalık mertebesinde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yutturması ve Karabağ’da Ermenistan yığınaklarının artışı ve sayısı on-bini aşan kuvvetin bölgeye girişi bardağı taşırdı. Arkasının da geleceği belli olduğu gibi, süreci sulandırma hedefi, kötü niyet belliydi. Artık güç konuşur. Allah muzaffer eylesin, dualarımız onlarla…