pendik escort bayan
https://www.ozmenpc.com/masaustu-pc-oyuncu
ak
Abdülkadir ERKAHRAMAN
Köşe Yazarı
Abdülkadir ERKAHRAMAN
 

Bu kadar girift ilişkilerin olduğu bir dünyâda basitçilik yapan kutuplu düşüncelerden uzak durmak gâliba en doğrusu…

Son BRICS Toplantısı hayli akis yarattı. Dünyânın ağır topları; Çin, Hindistan, Rusya, Güney Afrika’nın liderliğinde kurulmuş olan bu birlik, çarpıcı bir genişleme ve büyüme gösteriyor. Yakın zamanda Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İran ve Arjantin de birliğin üyesi olacak. Dünyâ üretim ve ticâretinin hatırı sayılır bir kısmını kapsayan birliğin önünün açık olduğu dile getiriliyor. Orta vâdede daha da güçleneceği öngörülüyor. Bu gelişmeler, ABD Doları üzerine binâ edimiş bir dünyâ düzeninin eskisi gibi işlemeyeceğine; iki merhalede çökeceğine dâir tahminleri de güçlendiriyor. İlk evrede Tek kutupluluktan, iki kutuplu bir dünyâya geçileceği; ikinci aşamada ise dolar temelli Atlantik hegemonyasının çökeceğini ve BRICS’in vaz edeceği yeni ilkeler etrafında yeni bir dünyâ düzeni kurulacağını iddia edenler de var. Doğrusu bu iddialar hakkında hatırı sayılır tereddütlerim var. Bunları hemen dile getirmeye başlayayım.   İlk itirâz noktam şu: Sistemik çöküş ve yeni bir sistemik oluşumun kendisini kabûl ettirmesi centilmenlik veyâ şövalyelik kâidelerine göre yaşanmıyor. Eski hegemonik güçler, yeni hegemonya adaylarına dünyâyı süslü bir tabak içinde merâsimle devretmezler. İmtiyazlarını devâm ettirmek adına, en son çâreye savaşa başvurmaktan asla çekinmezler. Hâsılı, veri kutuplu dünyânın çözülmesi savaşsız olmayacaktır. Zâten yaşadıklarımız da buna delâlet ediyor. Savaşta bir taraf kaybedeceği için yine iki kutupluluk mümkün olmayacaktır. Birikimin merkez değiştirmesi bugüne kadar hep savaşla oldu. İlk başlarda birikim Akdeniz’de idi. 16.Asır’da İtalya, daha sonra da İspanya başı çekiyordu. 17.Asır, bilhassa meşhûr Seksen Sene Savaşları (1568-1648) neticesinde, İspanya’nın gerilemesi başlamış, Hollanda ise yükselişe geçmiştir. 1648 aynı zamanda Birleşik Krallık için sekiz sene evvel yaşanmış olan iç savaşın yaralarının sarılmaya başlandığı senelerden birisidir. Birleşik Krallık eş anlı olarak hem Fransa hem de Hollanda ile rekâbete tutuşacaktır. Yedi Sene Savaşı (1740-1748) bunun kesin neticesini verecek ve Fransa dünyâ hâkimiyeti yarışında Birleşik Krallık’ın gerisine düşecektir. Diğer taraftan, 18.Asrın ortalarına kadar devam edecek ve dört dalga hâlinde yaşanacak ve 1784’de bitecek olan uzun Hollanda -Birleşik Kralllık savaşları da özünde bir dünyâ hâkimiyeti savaşıdır. Bu târihten sonra dünyâ hâkimiyeti kesin olarak Birleşik Krallığa âit olacaktır. Birleşik Krallık iki büyük savaştan sonra(1956’daki Süveyş Krizi sonrası kesin olarak) tahtını ABD’ye devredecektir. Hâsılı, eğer bugün konuştuğumuz mevzû ABD mahreçli Atlantik hegemonyasının çöküşü ise bunun savaşsız gerçekleşeceğini öngörmek, siyâsal târih bilgilerini ağır bir sûrette ihmâl etmek mânâsına gelecektir. Yan yana iki alt sistemin yaşaması ise kapitalizmin mantığına ters düşer. Siyâsal ve ideolojik olarak iki kutuplu görünen dünyâ inşâ etmek mümkündür. Bu da aslında Soğuk Savaş devrinde olduğu üzere kapitalist dünyâ sisteminin payandası olarak işlemiştir. Ama değişken, siyâset ve kültürden ekonomiye kaydırıldığında tablo değişir. Soğuk Savaş devrinde ekonomik olarak kapitalizmin merkezî yapısı ile siyâset ve ideolojinin ikiye böldüğü iki merkezli yapı eşlenmişti. Daha basit anlatmak gerekirse, ekonomik sistemin birliğini ayakta tutmak adına siyâsal ve ideolojik bir bölünme yaratılmıştı. Kapitalizmin mutlak ve tek kutupluluğunu devâm ettirmesinin gereğiydi ideolojik-siyâsal çok kutupluluk. Ekonomik işbölümü ile siyâsal ve kültürel işbölümü her zaman çakışmıyor. Hattâ tam aksine çok defâ farklı manzaralar ortaya koyuyor. Şimdi BRICS’in genişlemesine bakıp, bunun Atlantik havzasına göre özerk ekonomik bir alt bölge oluşturacağını iddia etmek, siyâsal değişkenler için öngörülebilecek olan bir husûsu bambaşka bir aklı olan ekonomiye izdüşürmek gayretidir. Kanaatimce son derecede hesapsız ve yanlış olan da budur. Bugün yaşanan hegemonya krizinde özgül bâzı hususlar var. Bunlar atlanarak çıkarsamalardan bulunmak doğru değildir. Daha evvelki hegemonik oluşumlarda finansal ve reel kapitalizm eşleniyordu. İlk defâ ABD hegemonyası bunları ayırdı. Finansal ve teknolojik üstünlüklerini elde tutarak reel üretimi yarı ve çeper dünyâya yıktı. Dünyâ üretecek, ABD ise sınırsız bastığı dolarla dünyânın artığını çekecekti. Sınırsız basılan para zaman içinde ABD’ye enflasyon olarak geri döndü. Enflasyon doların değerinin ve itibârının düşmesi demektir. Diğer taraftan ABD’yi dünyânın en borçlu devleti ve toplumu hâline getirdi. Elindeki teknolojik üstünlüğü ise artık çok kolaylaşan endüstriyel hırsızlıklara kurban verdi. Artık elinde sâdece silâhı ve istihbâratı kaldı. Şu aralar bu ikisini tam kapasite devreye sokmuş durumda. BRICS’in genişlemesi, uluslararası ticârette kendi para birimlerini kullanmaya teşvik etmek, yeni ve sağlam bir ortak para birimi oluşturma teşebbüsü hiç de küçümsenecek gelişmeler değil. Ama, unutmayalım, ABD ve AB devletleri ve toplumları Çin’in ve Hindistan’ın en büyük ticârî ortakları, yâni müşterileri. ABD ile Çin ve Hindistan ekonomik olarak birbirlerine göbekten bağlı. ABD’nin daralması en başta Çin’i veyâ aksine olarak Çin’in daralması ABD’yi endişelendirir. BRICS’in kapasitesi ne Çin’i ne de Hindistan’ı keser. Her ikisinin de gözü, nihâî tahlilde en yağlı müşterileri olan Batı’da. Bu arada Hindistan’a dikkât ..BRICS’in başat üyelerinden birisi. Ama unutmayalım ki Hindistan, ABD, Avustralya ve Japonya ile berâber QUAD’da yer alıyor. Buna ne diyeceksiniz?
Ekleme Tarihi: 28 Ağustos 2023 - Pazartesi

Bu kadar girift ilişkilerin olduğu bir dünyâda basitçilik yapan kutuplu düşüncelerden uzak durmak gâliba en doğrusu…

Son BRICS Toplantısı hayli akis yarattı. Dünyânın ağır topları; Çin, Hindistan, Rusya, Güney Afrika’nın liderliğinde kurulmuş olan bu birlik, çarpıcı bir genişleme ve büyüme gösteriyor. Yakın zamanda Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İran ve Arjantin de birliğin üyesi olacak. Dünyâ üretim ve ticâretinin hatırı sayılır bir kısmını kapsayan birliğin önünün açık olduğu dile getiriliyor. Orta vâdede daha da güçleneceği öngörülüyor.
Bu gelişmeler, ABD Doları üzerine binâ edimiş bir dünyâ düzeninin eskisi gibi işlemeyeceğine; iki merhalede çökeceğine dâir tahminleri de güçlendiriyor. İlk evrede Tek kutupluluktan, iki kutuplu bir dünyâya geçileceği; ikinci aşamada ise dolar temelli Atlantik hegemonyasının çökeceğini ve BRICS’in vaz edeceği yeni ilkeler etrafında yeni bir dünyâ düzeni kurulacağını iddia edenler de var. Doğrusu bu iddialar hakkında hatırı sayılır tereddütlerim var. Bunları hemen dile getirmeye başlayayım.
 
İlk itirâz noktam şu: Sistemik çöküş ve yeni bir sistemik oluşumun kendisini kabûl ettirmesi centilmenlik veyâ şövalyelik kâidelerine göre yaşanmıyor. Eski hegemonik güçler, yeni hegemonya adaylarına dünyâyı süslü bir tabak içinde merâsimle devretmezler. İmtiyazlarını devâm ettirmek adına, en son çâreye savaşa başvurmaktan asla çekinmezler. Hâsılı, veri kutuplu dünyânın çözülmesi savaşsız olmayacaktır. Zâten yaşadıklarımız da buna delâlet ediyor. Savaşta bir taraf kaybedeceği için yine iki kutupluluk mümkün olmayacaktır.
Birikimin merkez değiştirmesi bugüne kadar hep savaşla oldu. İlk başlarda birikim Akdeniz’de idi. 16.Asır’da İtalya, daha sonra da İspanya başı çekiyordu. 17.Asır, bilhassa meşhûr Seksen Sene Savaşları (1568-1648) neticesinde, İspanya’nın gerilemesi başlamış, Hollanda ise yükselişe geçmiştir. 1648 aynı zamanda Birleşik Krallık için sekiz sene evvel yaşanmış olan iç savaşın yaralarının sarılmaya başlandığı senelerden birisidir. Birleşik Krallık eş anlı olarak hem Fransa hem de Hollanda ile rekâbete tutuşacaktır. Yedi Sene Savaşı (1740-1748) bunun kesin neticesini verecek ve Fransa dünyâ hâkimiyeti yarışında Birleşik Krallık’ın gerisine düşecektir. Diğer taraftan, 18.Asrın ortalarına kadar devam edecek ve dört dalga hâlinde yaşanacak ve 1784’de bitecek olan uzun Hollanda -Birleşik Kralllık savaşları da özünde bir dünyâ hâkimiyeti savaşıdır. Bu târihten sonra dünyâ hâkimiyeti kesin olarak Birleşik Krallığa âit olacaktır. Birleşik Krallık iki büyük savaştan sonra(1956’daki Süveyş Krizi sonrası kesin olarak) tahtını ABD’ye devredecektir. Hâsılı, eğer bugün konuştuğumuz mevzû ABD mahreçli Atlantik hegemonyasının çöküşü ise bunun savaşsız gerçekleşeceğini öngörmek, siyâsal târih bilgilerini ağır bir sûrette ihmâl etmek mânâsına gelecektir.
Yan yana iki alt sistemin yaşaması ise kapitalizmin mantığına ters düşer. Siyâsal ve ideolojik olarak iki kutuplu görünen dünyâ inşâ etmek mümkündür. Bu da aslında Soğuk Savaş devrinde olduğu üzere kapitalist dünyâ sisteminin payandası olarak işlemiştir. Ama değişken, siyâset ve kültürden ekonomiye kaydırıldığında tablo değişir. Soğuk Savaş devrinde ekonomik olarak kapitalizmin merkezî yapısı ile siyâset ve ideolojinin ikiye böldüğü iki merkezli yapı eşlenmişti. Daha basit anlatmak gerekirse, ekonomik sistemin birliğini ayakta tutmak adına siyâsal ve ideolojik bir bölünme yaratılmıştı. Kapitalizmin mutlak ve tek kutupluluğunu devâm ettirmesinin gereğiydi ideolojik-siyâsal çok kutupluluk. Ekonomik işbölümü ile siyâsal ve kültürel işbölümü her zaman çakışmıyor. Hattâ tam aksine çok defâ farklı manzaralar ortaya koyuyor. Şimdi BRICS’in genişlemesine bakıp, bunun Atlantik havzasına göre özerk ekonomik bir alt bölge oluşturacağını iddia etmek, siyâsal değişkenler için öngörülebilecek olan bir husûsu bambaşka bir aklı olan ekonomiye izdüşürmek gayretidir. Kanaatimce son derecede hesapsız ve yanlış olan da budur.
Bugün yaşanan hegemonya krizinde özgül bâzı hususlar var. Bunlar atlanarak çıkarsamalardan bulunmak doğru değildir. Daha evvelki hegemonik oluşumlarda finansal ve reel kapitalizm eşleniyordu. İlk defâ ABD hegemonyası bunları ayırdı. Finansal ve teknolojik üstünlüklerini elde tutarak reel üretimi yarı ve çeper dünyâya yıktı. Dünyâ üretecek, ABD ise sınırsız bastığı dolarla dünyânın artığını çekecekti. Sınırsız basılan para zaman içinde ABD’ye enflasyon olarak geri döndü. Enflasyon doların değerinin ve itibârının düşmesi demektir. Diğer taraftan ABD’yi dünyânın en borçlu devleti ve toplumu hâline getirdi. Elindeki teknolojik üstünlüğü ise artık çok kolaylaşan endüstriyel hırsızlıklara kurban verdi. Artık elinde sâdece silâhı ve istihbâratı kaldı. Şu aralar bu ikisini tam kapasite devreye sokmuş durumda. BRICS’in genişlemesi, uluslararası ticârette kendi para birimlerini kullanmaya teşvik etmek, yeni ve sağlam bir ortak para birimi oluşturma teşebbüsü hiç de küçümsenecek gelişmeler değil. Ama, unutmayalım, ABD ve AB devletleri ve toplumları Çin’in ve Hindistan’ın en büyük ticârî ortakları, yâni müşterileri. ABD ile Çin ve Hindistan ekonomik olarak birbirlerine göbekten bağlı. ABD’nin daralması en başta Çin’i veyâ aksine olarak Çin’in daralması ABD’yi endişelendirir. BRICS’in kapasitesi ne Çin’i ne de Hindistan’ı keser. Her ikisinin de gözü, nihâî tahlilde en yağlı müşterileri olan Batı’da. Bu arada Hindistan’a dikkât ..BRICS’in başat üyelerinden birisi. Ama unutmayalım ki Hindistan, ABD, Avustralya ve Japonya ile berâber QUAD’da yer alıyor. Buna ne diyeceksiniz?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sivasbulteni.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.