Binlerce gündür Diyarbakır’ın kavurucu sıcaklarına, sert kışına aldırış etmeden haklı bir mücadele için direnen anneler, annelerimiz…  Terör örgütü PKK’nın en kıymetlilerini çaldığı bu annelerimiz, 1435 gündür evlatlarına kavuşmak için gün sayıyor. Kimi zaman sevinç çığlıklarının, kimi zaman kederli zılgıtların çalkalandığı bir çadırda ömürlerinin en acılı bekleyişlerini sürdürüyor.  Başta ses getirse de sesleri PKK işbirlikçisi HDP tarafından çoğu zaman bastırılmaya çalışılan bu annelerin sesi olacağız yazımızda…  Diyarbakır annelerinin evlatlarına kavuşmak için verdikleri terör mücadelesinin 5. Yılında, HDP il binası önünde ‘evlat nöbeti’ tutan ailelerin kaldığı çadırda, MİSMED Sosyal Medya Derneği ve Geleceğe Işık Saçan Şırnak Kadın Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Evlat Nöbeti Çadır Paneli” gerçekleştirildi. Biz de bu panelde konuşmacı olarak yerimizi aldık. Kelimeler kifayetsiz kalsa da annelerimizin sesi olmaya çalıştık.  Bir çadırda evlatları için seslerini yükselten bu annelerimiz için yapılan panel, dünya tarihinde de bir ilki temsil ediyor. Bir çadır düşünün ki, Türkiye’nin doğusunu kanla bulayan 40 yıllık bir örgüte karşı direniyor.  Silahla değil, annelerin çığlıklarıyla bastırılıyor kanlı eylemler. HDP’ye karşı 5 yıldır süren bu eylemlere karşın kulaklarını kapatmaları da pek de Kürt halklarını, Kürt kadınlarını düşünüyorlarmış izlenimi vermiyor.     Mücadele, sokakları savaş alanına çevirerek “JİN JİYAN AZADİ” diyerek yapılmıyor. Elini yüzlerce kez kana bulayan işbirlikçi HDP, kadınlara gerçek mutluluğu tattırmak isteseydi, ömürlerini feda edecekleri evlatlarını ellerinden alır mıydı? Bunu sormak lazım öncelikle. Yıllardır süren bu mücadeleye karşın taş olsa çatlar, ateş olsa insafa gelirdi.  Ancak Kürtlerin duygularını sömürerek hayatlarını bir çıkmaza sokan bir partiden başka bir şey olamadı HDP…  Terör örgütlerine adeta kucak açan, yıllardır kanlı terör eylemlerini destekleyen Batı ülkelerinin ikiyüzlülüğü ise burada da peşimizi bırakmıyor. Diyarbakır’da düzenlediğimiz panelde elbette bu konuya da dikkat çekildi. Türkiye’yi ekonomik anlamda sarsan ve halkı bilinmezliğe sürükleyen Gezi Olaylarında canlı yayın yapan ikiyüzlü Batı medyası, elbette Diyarbakır annelerini görmezden geliyor. Kendiyle tek çelişmediği konu, Türkiye’nin aleyhine işleyen politik hamlelerde kanlı tarafı tutması.  Dileğimiz odur ki; eli kanlı terör örgütüne daha fazla Kürt gencimiz kurban edilmesin. Benim de gazeteci olarak katıldığım bu anlamlı ve belki de şimdiye kadar yapılan en etkin organizasyondan dolayı başta İçişleri Bakanlığımız olmak üzere, Diyarbakır Valiliği, MİSMED Derneği Genel Bşk. Sn. Ferdi Dinç ve Yeşeren Kadın Derneği Başkanı Sn. Hatice Atan’a çok teşekkür ediyor, Diyarbakır annelerinin evlat hasretlerinin en kısa zamanda dinmesini diliyoruz.    Seçim dönemi hak, hukuk, adalet naraları atan terör örgütü, iş birlikçilerinin, masum annelerimize ve çocuklarımıza yaşamlarını geri iade etmelerini emrediyoruz. Aksi halde tarih sizi “namussuzlar” olarak anacaktır.