Rızık Akla Değil Allah’a Bağlıdır
Zamanın birinde bir kral dönemin bilginlerinden birini yanına çağırarak ona,
Şu âlemde akıllı ve zeki kimselerin çoğunu fakir ve yoksul, aklı kıt ve ahmakların çoğunu da varlıklı görüyorum. Bunun sebebi nedir? diye sordu.
Bilge zat, krala şu cevabı verdi:
Allah Teâlâ bu durumu kendi varlığına bir delil yapmıştır. Eğer her akıllı ve zeki insan zengin, her aklı zayıf da yoksul olsaydı, insanlar şöyle düşünebilirlerdi: Akıllı kendi rızkını buluyor, akılsız ise yoksul kalıyor. İnsanlar, bunun aksi olduğunu gördüklerinde, rızkın akla bağlı olmadığını, onu dilediği kimseye dilediği kadar verenin yalnız yüce Allah olduğunu anlar.
Adamın biri, velilerden Şiblî’ye [kuddise sırruhû] gelip, geçim derdinden şikâyet ederek,
Efendim! Geçimini üstlendiğim evladım çoktur. Onların ihtiyaçlarını göremiyorum. Ne olur bana bir çare gösterin dedi. Bunu üzerine Şiblî [kuddise sırruhû],
Hemen evine git, kimin rızkını sana bağlı görürsen kapı dışarı at. Kimin rızkını Cenâb-ı Hakk’a bağlı görürsen, o da evde kalsın dedi.