Himmet Kaderle Sınırlıdır
Kâmil mürşid, müridin isteğine değil, Allah’ın onun hakkındaki takdirine bakar. Bir çeşit kader vardır ki onun gerçekleşmesi Allah tarafından kesin hükme bağlanmıştır. Diğer kaderde ise onun gerçekleşmesi bazı sebeplere bağlıdır. İşte dua, himmet ve sadaka bu kısımda fayda verir. Bunlar Allah Teâlâ’nın kudretindedir ve zaten Allah dostları, hep ilâhî murada uygun şeyleri isterler. Bu konuda Mevlânâ Halid-i Bağdâdî [kuddise sırruhû] neslinin devamı için dua ve himmet isteyen Akkâ Valisi Abdullah Paşa’ya şu cevabı gönderir:
Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak, öyle olsa bile, istenilen şeyin kazâ-i muallak (sebeplere bağlanan bir kader) olduğu anlaşılmadan himmet kullanılmaz. Kesin olan kaderi (kazâ-i mübrem), değil veliler, peygamberlerin himmeti bile değiştiremez. Onun sonucuna rıza gösterip Allah’a teslim olmak gerekir. Şunu belirtelim ki velileri inkârdan sakınmak vâcip olduğu gibi; onlar hakkında, imanı bozacak kabullenişlerden sakınmak da vâciptir. Bu aşırı ve tehlikeli inanışlar, daha çok velilere güzel zan ve aşırı muhabbet besleyen kimselerde oluyor.