Recep Tayyip Erdoğan bugün yemin ederek, 3. kez Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak. 21 yıllık iktidarın ardından girdiği seçimi kazanarak, yeni 5 yıllık iktidarı için yeniden Bismillah diyecek.
Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun iktidar dönemi bahane edilip, tartışmaları başka yöne taşıyarak, çok önemli bir başarı gözden kaçırılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1989 yılında girdiği Beyoğlu Belediye Başkanlığı seçimi hariç hepsini kazandı. Ki Beyoğlu Belediye Başkanlığı seçimi ile ilgili sandık hileleri hâlâ konuşuluyor.
“Yeter artık gitsin” diyerek meseleyi başka yöne çekmeye çalışanların, Erdoğan’ın girdiği bütün seçimleri kazanması, milletin gönlünde yer bulması konusunda hiç kafa yormamaları kabul edilebilir bir durum değil.
Erdoğan’ın her bir seçimi demokrasi tarihine geçecek nitelikte. Her bir seçimi üzerine onlarca tez yazılacak önemde. Erdoğan’ın seçim kazandığı dönemlerin her biri ayrı ayrı ele alınacak özellikte.
İlk seçim 1994 yılında kazanıldı. O yıllarda gerek İstanbul’un gerekse Türkiye’nin siyasi durumuna baktığımız zaman karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor. Refah Partili bir ismin bütün engelleri aşarak İstanbul’da seçim kazanması Erdoğan’ın milletle kurduğu gönül bağının önüne hiç kimsenin geçemeyeceğinin en açık göstergesiydi.
Dönemin faşist vesayetçi zihniyeti Erdoğan’ın İBB seçimlerini kazanmasını içine sindiremedi. Okuduğu şiir nedeniyle mahkum edilen Erdoğan, siyasi yasaklı hale getirildi. “Muhtar bile olamaz” denildiği dönemde Pınarhisar Cezaevi’nde yeni yol haritasını hazırlayan Erdoğan, Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasının ardından “Her şey Türkiye için” diyerek, siyasi yol haritasını hayata geçirdi.
2002 seçimlerine giderken, yeniden siyasi yasaklı hale getirilen Erdoğan, millete olan güveni sayesinde hiç sarsılmadan yoluna devam etti. Genel Başkanı olduğu AK Parti, seçimden tek başına iktidar çıktı. Meclis’te Anayasa’yı değiştirecek gücü olmasına rağmen, Deniz Baykal ile uzlaşı içinde siyasi yasağı kaldırıldı.
2003 yılında yapılan ara seçimle Siirt’ten vekil seçilen Erdoğan, manşetlerle çarpışa çarpışa milletin büyük desteğiyle Başbakan oldu. Erdoğan’ın ilk dönemi vesayetle mücadeleyle geçti. “Genç subaylar rahatsız” tehditleriyle başlayan gerilim, 27 Nisan e-muhtırasıyla neticelendi.
TBMM’ye cumhurbaşkanı seçtirmemek için 367 garabetini icat edenler, Cumhuriyet mitingleriyle askeri darbeye çağırdılar. Darbe çağrıları altında yapılan 2007 seçimlerinde Erdoğan yine büyük bir zafer elde etti.
2007 seçimlerini kazandı kazanmasına ama vesayetçilerin pes etmeye niyeti yoktu. Meclis’te büyük bir çoğunluğu olmasına rağmen AK Parti’ye kapatma davası açıldı. Parti kapatılamayınca terör örgütü PKK harekete geçirildi.
2011 seçimlerine gidilirken, FETÖ siyasi dizaynlara başlamıştı. Deniz Baykal kaset kumpasıyla istifa ettirilmiş, yerine Kemal Kılıçdaroğlu getirtilmişti. Aynı şekilde seçimlere günler kala MHP’nin Başkanlık Divanı hedef alınmış, videolarla Devlet Bahçeli’nin 10 kurmayı istifa ettirilmişti. FETÖ bir yandan da AK Parti listelerine sızma girişimlerine hız vermişti.
Bütün bu kumpas ve tezgahlara rağmen, Erdoğan 2011 yılında tarihi bir seçim zaferine imza attı. Yüzde 49 ile en yüksek oy oranına ulaştı. Erdoğan’ı seçimde yenemeyeceklerini anlayanlar artık bütün kartlarını açık oynamaya başladı. Fetullahçı Terör Örgütü yarım asra yakın sızdığı devlet içinden operasyonlara başladı.
7 Şubat MİT krizi, Gezi terörü ve son olarak 17-25 Aralık polis-yargı darbe girişimi ile Erdoğan siyasetten tasfiye edilmek istendi. Tabii AK Parti içindeki siyasi münafıkların bu kumpaslardaki görevlerini unutmamak lazım.
Bütün bu kumpasların asıl nedenlerinin başında şüphesiz halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanının Erdoğan olmasını istememeleri yatıyordu. 2007 yılında Anayasa değişmiş, 2014 yılında halk ilk kez doğrudan cumhurbaşkanı seçecekti. Kumpaslar kâfi olmadı, Erdoğan 2014 yılında Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.
2015 yılında yapılan genel seçimlerde Erdoğan, Çankaya Köşkü’ne hapsedilmek istendi. Davutoğlu, CHP ile koalisyon kurarak, Türkiye’yi farklı bir mecraya sürüklemeyi hedefledi. Ancak, seçimlerin 1 Kasım’da tekrarlanmasıyla bu hayal de suya düştü.
Davutoğlu’nun genel başkan ve başbakanlıktan alınması vesayetçilerin gözünü kararttı. Fetullahçı Terör Örgütü, 40 yıl saklanarak TSK’da elde ettiği mevzileri kaybetme pahasına darbeye kalkıştı. Erdoğan, bu ihanet girişimini de milletin desteğiyle püskürttü.
2018 seçimlerinde bütün muhalifler bir araya gelerek, seçimi ikinci tura bırakma planıyla bu kez Erdoğan’ın karşısına çıktılar. Erdoğan’ın adaylığı için imza atan Ali Babacan, kapalı kapılar arkasında CHP ile Abdullah Gül’ün adaylığı için pazarlık yapıyordu. Erdoğan yine galip geldi.
2023 seçimlerini kendileri için ölüm kalım meselesine dönüştüren muhalefet, hiçbir iş birliğinden kaçınmadı. FETÖ’sünden PKK’sına, küresel güçlerden Erdoğan’a kim düşmansa herkes bir araya geldi. Netice; yine milletin desteğiyle Erdoğan kazandı.
Evet, Erdoğan 21 yıldır iktidar ve 5 yıl daha iktidar yetkisi aldı. Bunu eleştirmek yerine şapka çıkarmak gerekir. Bu dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir başarı. Her seçimi çarpışa çarpışa, milleti için milletin desteğiyle kazanan bir lider Recep Tayyip Erdoğan…