Nitekim bu yazı için bilgisayarımı açtığımda Yedili Masa’nın küsurat partilerinden birinde gerçekleşen istifa haberi medyaya düşüverdi.
Ancak küsurat partisinden ayrılan 11 kurucu üyenin kamuya ilettikleri ayrılma nedenlerini hem mevcut siyasi gerçeğin çok daha belirgin olarak görülmesi hem de hakkaniyetin, sağduyunun ve vatanseverliğin onurlu, namuslu, hamiyetperver sesinin değerli bir örneği olması bakımından çok önemsedim.
“Biz aslında umutlarla bu partiyi kurmuştuk ama zaman içinde derin bir hayal kırıklığına uğradık. Parti programı ile parti pratiği arasında çelişkiler ortaya çıkmaya başladı. Liyakatin yok sayıldığı, emeğin hiç edildiği bir parti haline dönüştü. Ve artık biz kişisel hırsların insan kaynağı olmak istemiyoruz. Gayemiz temiz siyaset yapmak. 14 Mayıs seçimleri ibretlerle dolu sonuçlar doğurdu. Bizler göçmen karşıtlığını, insan onurunu ayaklar altına alanların karşısında olacağız. Ülkemize sığınan mültecileri aşağılayan bir dilin tam karşısında olacağız. Naziler gibi mültecileri kamyonlara doldurup sınır dışına atma vaadinde bulunanların karşısında olacağız. Şiddet, terör, kan ve nefretin de karşısında olacağız.”
Bu beyanına tabi olarak Bayram Zilan’ın ikinci turda Cumhur İttifakı’na destek vereceklerini açıklaması hiç de sürpriz değil. Çünkü aklın yolu bir; hamiyetperverlerin, sözlerini namusları bilenlerin yapabilecekleri şeydir bu. Nitekim Zilan da “Birinci turda ‘bahar’ı vadeden, ikinci turu ‘sert bir kış’a dönüştürenlerin tarafında olmayacağız” ifadeleriyle yenilenlerin hırslarındaki artışa, her türlü ahlaksızlığa meyletmelerine dikkat çekmekten geri durmamış.
Bu açıklamada belirtilen nedenleri altlarını çizerek vurgulayacak olursak, şunlar öne çıkmaktadır:
* Devlet ve millet yararına büyük umutlarla çıkılan yolda, parti başkanının yaptığı yanlış ittifak, dost tercihi bakımından partisini CHP’nin kuyruğuna eklemesi sebebiyle partililerce yaşanan derin hayal kırıklığı,
* Yine parti başkanınca yapılan hatalı yönelimler nedeniyle parti programı ile siyaset pratiği arasında büyük çelişkilerin ortaya çıkması,
* Parti başkanı tarafından siyasi yapılanmada ve seçim faaliyetinde liyakatin yok sayılması, emeğin boşa harcanması yoluyla parti içi bir despotluğun zuhuru,
* Sıklıkla ileri sürüldüğü üzere parti başkanının hırsından ve kininden başka bir özelliğinin olmaması ve daha da önemlisi bu yolla siyaset ortamının kirletilmesi gibi gayri ahlaki yüklerin çoğalarak artması,
* 14 Mayıs’taki oylamayı takiben parti başkanının dostlarınca ve desteklediği adayca uygulamaya konulan yeni stratejide ikiyüzlülüğün, samimiyetsizliğin, yalancılığın revaç bulması ve bunların seçmeni aptal yerine koymayı, hızlı maske oyununu beraberinde getirmesi,
* Yine bu aday tarafından, toplam sayısı 5 milyon olan, bunun yüzde 72’sini de kadınların ve çocukların oluşturduğu Suriyeli sığınmacı sayısının 10 milyona çıkarılarak toplumsal bir korku nesnesine dönüştürülmek istenmesi ve o göçmenlerin 2. Dünya Savaşı’nın faşistlerine rahmet okutacak bir merhametsizlikle kaçtıkları zalimin ellerine teslim edileceklerinin insaf ve vicdan duyusundan nasipsiz bir şekilde ilan edilmesi…
Zilan ve 10 arkadaşının açıklamasından insanlığım ve dinim adına büyük sevinç duyduğumu ve bu açıklamayı özetle “Ey merhametsizler siz gi-de-cek-si-niz! şeklinde okuduğumu saklamama gerek var mı?