Muhalefet cephesinde 28 Mayıs seçimlerine Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu dışında asılan kalmadı. İmamoğlu'nun kampanyayı kendine yonttuğu ise çok bariz. CHP ilk turdaki motivasyonundan uzak bir görüntü veriyor. Ortakları, dostlar alışverişte görsün minvalinde dudak ucuyla 2. tur çalışması yapıyorlar. Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın Muğla’da CHP Dalaman ilçe binasına gidip ateşli bir konuşmayla Kılıçdaroğlu’na oy istemesinin mizahı çok yapıldı. Ancak Uysal'ın CHP'liler Kılıçdaroğlu nutku atması muhalefetin sokakta da yankı odalarından çıkamadığının ispatı.
Erdoğan ise hafta sonunu deprem şehirleri Adıyaman ve Malatya’da geçirdi. Halkla buluştu. Gaziantep’te gece vakti devasa bir kalabalığa konuştu. Sandığa da ancak doğal, gerçek ve samimi iletişimin etkisi yansıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun kampanyasını yapan ekip değişti ancak anlayışın ve toplumu okuma biçiminin değişmediği ortada. Çünkü CHP yine sosyal medyaya yöneldi. İktidarı destekleyen hesapların paylaşımları altına yorumlar yazarak, Kılıçdaroğlu’nun büründüğü milliyetçi kişiliği yaymaya çalışıyorlar. Bu sefer de bir Youtube yayınına bel bağladılar. Format dışına çıkıp salona ağırlıklı CHP’li gençleri doldurarak üç günlük bir algı inşa etmek isteyecekler. Sonrasını hep birlikte göreceğiz.
Ancak dün Türkiye siyasetinde olağanüstü gelişmeler yaşandı ve 28 Mayıs’a giderken bazı taşlar yerinden oynadı, bazı taşlar da yerine oturdu.
Muhalefet cephesinin isteksizliği İYİ Parti’de vücut bulmuş gibi. Meral Akşener, 14 Mayıs seçimlerinden sonra ilk açıklamayı 5 gün sonra yapmıştı. Beş günlük sessizlik aslında derin anlamlar, öfkeler barındırıyordu. Akşener 20 Mayıs günü kameralar karşısına geçip Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok sayan referandum teorisini dile getirerek, “Bu seçim 0-0’la başlayan ve bir referandum haline dönmesi gereken bir seçim” dedi. Referandum çıkışını ilk olarak ittifakın diğer ortağı Ahmet Davutoğlu dile getirdi. 28 Mayıs seçimlerine “referandum” muamelesi yapmak, “Biz 2. turda adayımıza güvenmiyoruz. Görüyoruz ki sizler de pek güvenmediniz. Ancak başka şansımız yok. Erdoğan’a oy vermeyin, onu seçmeyin. Biz sizden bunu istiyoruz” demektir.
Kemal Kılıçdaroğlu da yarışacağı son seçim için "referandum" diyor. Yani o da kendisini yok sayıyor. Bir günde tüm tuşlara bastıkları için birinci turda Erdoğan’a oy veren seçmeni ikna edebilecek argüman kalmadı ellerinde. Açıkça söylüyorum, muhalefetin aday değiştirmek gibi bir olanağı olsaydı 15 Mayıs günü Kemal Kılıçdaroğlu’na cümle bile kurdurmazlardı. Dün, 28 Mayıs’ta Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklayarak muhalefetin son ümitlerini de bitiren Sinan Oğan’da böyle bir “doku uyuşması” görseydiler Kılıçdaroğlu’nu geri çektirmeyi hemen gündeme alabilirlerdi. O kadar çaresizler aslında.
Ancak asıl dikkat çeken hamleyi Meral Akşener yaptı. İYİ Parti teşkilatlarına kurultaya gitme talimatı verdi. İYİ Parti için olağan kurultay zamanı geldi lakin Akşener’in zamanlaması manidar oldu. Muhalefet için en hayati seçimlere 6 gün kalmışken İYİ Parti teşkilatlarına gönderilen Akşener imzalı tebliğ; “28 Mayıs’ı boş verin” anlamına da geliyor. Hangi partide kurultay olursa olsun hemen bir iç çekişme ve mevki makam mücadelesi başlar. Herkes kendi derdine düşer.
Akşener seçimden önce kurultay hamlesi yaparak, 28 Mayıs sonrası gelecek tepkileri, istifa çağrılarını püskürtmek ve üzerinde oluşacak baskıyı yamuşatmak istiyor belli ki. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra muhalefet cephesinde bütün taşların yerinden oynayacağının işaretlerini Akşener vermiş oldu aslında.
Meral Akşener, yeniden aday olacak mı bilmiyoruz ancak partisi açısından daha büyük bir problemi çözmek zorunda. İYİ Parti, kurulduğundan beri CHP’ye teslim olmuş vaziyette siyaset yapmak zorunda kaldı. "Emanet CHP vekilleriyle" seçimlere girdi ve Akşener bu diyeti içinde bulunduğumuz sürece kadar her seferinde ödedi. HDP ile dolaylı işbirliği yapmayı sineye çekti, görmezden geldi mesela. Milletin gözünün içine baka baka inkâr etmek zorunda kaldı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına da şiddetle karşı çıktı. Neden kazanamayacağını izah etti ancak lafını dinletemedi. Restini bile çekmesine müsaade etmediler. İYİ Parti ve Akşener, CHP ile işbirliği yapmak ile CHP’ye teslim olmak arasındaki ince çizgiyi çoktan aştı aslında.
Bu nedenle de 28 Mayıs’ı beklemeden alınan kurultay kararı Akşener’in İYİ Parti’yi CHP’den geri alma, kurtarma hamlesi olarak da okunmalı. Ancak daha şimdiden yeni genel başkan adayları dillendirilmeye başlandı bile. parti içindeki Koray Aydın dengesi bir yana dışarıdan Yavuz Ağıralioğlu ve Sinan Oğan isimleri de gündeme gelecektir. Akşener’in bu kararı Millet İttifakı ve kurdukları masayı da devirebilir. Bu durumda Meclis yeni dönemde önce istifalara sonra da yeni ittifaklara ev sahipliği yapabilir. En önemlisi de şu; Akşener, seçim sonrası kopan fırtında göbeğinden CHP'ye bağladığı partisini ne kadar hasarsız kurtarabilecek? Bekleyip göreceğiz. Sayılı günler kaldı.