O Dünya Uzak Değil
O Dünya Uzak Değil
Allah’ın yegâne sahih dinine bağlanmadan, o dinin kâmil imanını elde etmeden hiçbir devirde tam bir güven ve huzur toplumu oluşmamıştır. Tarihin şeref levhaları bunun örnekleriyle doludur. Saadet asrı önümüzdeki en canlı misaldir. Osmanlı toplumundaki emniyet ve güven atmosferine bakmak da yeterlidir.
Osmanlı ordusu sefere giderken düşman topraklarında bağ ve bahçelerden geçiyorlardı. Bahçelerin sahipleri korkularından dağlara kaçmış, dizlerini döverek manzarayı seyrediyorlardı. Ordu ayrılınca bahçelerine döndükleri zaman hayretten donakalmışlardı. Çünkü Osmanlı askerleri yedikleri meyvelerin parasını dallara asmış öyle gitmişlerdi. Dünyaya kafa tutan bu insanların içlerinde Allah korkusu, emanet duygusu olmasaydı onlara kim mani olabilirdi?
Yine Osmanlı toplumunda büyük camilerin müştemilatında zekât taşları bulunurdu. Zengin gece kimsenin görmediği bir vakitte gelir, taşın kapağını açar ve bir miktar para bırakırdı. Fakir de gece karanlığında gelir, ihtiyacı kadar para alır, gerisini bırakırdı. Böylece zenginle ihtiyaç sahibi birbirini tanımaz ve fakir minnet altında kalmazdı. İşte İslâm’ı gönüllere hâkim kılan bu ruhtu.
Ekleme
Tarihi: 04 Mayıs 2023 - Perşembe
O Dünya Uzak Değil
O Dünya Uzak Değil
Allah’ın yegâne sahih dinine bağlanmadan, o dinin kâmil imanını elde etmeden hiçbir devirde tam bir güven ve huzur toplumu oluşmamıştır. Tarihin şeref levhaları bunun örnekleriyle doludur. Saadet asrı önümüzdeki en canlı misaldir. Osmanlı toplumundaki emniyet ve güven atmosferine bakmak da yeterlidir.
Osmanlı ordusu sefere giderken düşman topraklarında bağ ve bahçelerden geçiyorlardı. Bahçelerin sahipleri korkularından dağlara kaçmış, dizlerini döverek manzarayı seyrediyorlardı. Ordu ayrılınca bahçelerine döndükleri zaman hayretten donakalmışlardı. Çünkü Osmanlı askerleri yedikleri meyvelerin parasını dallara asmış öyle gitmişlerdi. Dünyaya kafa tutan bu insanların içlerinde Allah korkusu, emanet duygusu olmasaydı onlara kim mani olabilirdi?
Yine Osmanlı toplumunda büyük camilerin müştemilatında zekât taşları bulunurdu. Zengin gece kimsenin görmediği bir vakitte gelir, taşın kapağını açar ve bir miktar para bırakırdı. Fakir de gece karanlığında gelir, ihtiyacı kadar para alır, gerisini bırakırdı. Böylece zenginle ihtiyaç sahibi birbirini tanımaz ve fakir minnet altında kalmazdı. İşte İslâm’ı gönüllere hâkim kılan bu ruhtu.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.