MESELE ERDOĞAN DEĞİL

Toplumlar farkındalığını arttırdıkça mevzuları “Şahıslar” üzerinden okumayı geçer ve “Olayları” okur, daha da ilerlerse “Fikriyat” üzerinden okumalar yapar. Üzülüyorum ki toplumumuz mevzuları hep şahıslar üzerinden okuma gayretinde. Şahıslar elbette önemlidir ancak “Ülkü” hepsinden kıymetlidir. Zira şahıslar fanidir ancak nesilleri etkileyecek ülküler bakidir. Mesele Türkiye’nin ülküsüne engel olmaktır! 85 milyonu aşkın nüfusuyla nüfus olarak geride bıraktığı Almanya, Fransa gibi ülkeler dahil Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun tüm ülkelerinden büyük ve genç nüfusa sahip Türkiye, 21 yılda yaptığı atılımlar, hizmetler, kurduğu ilişkiler neticesinde yeni bir hüviyete bürünüyor. Türkiye’ye ne oluyor? Nükleer tesisimiz ile nükleer güç olan, Sisteme bağlanan Karadeniz gazı ile enerjide bağımsızlığa adım atan, Türkiye’de kurulan enerji borsasına entegre olan Rus gazı ile küresel enerji piyasasına dönüşen, Enerji boru hatlarının kesişen noktası, vanaların merkezi olan, Keşfedilen ve hizmete giren nadir toprak elementi madeni ve işleme tesisleriyle Çin’den sonra Dünya’nın en kritik mineral üreticisi olan, Avrupa’nın en büyük Güneş enerjisi paneli üreticisi de olarak enerjisinin %50’sini yenilenebilir enerjiden karşılayan, Mavi Vatan’da oyunu bozan hamleleriyle Doğu Akdeniz’in tek bağlantısı olan, SİHA-İHA’sı ve Kızılelma’sı ile son yüzyılda ilk kez kendi silahları ile toprak kazanan, Kendi üretimi tankı Altay ile kara harbinde bağımsızlığını ilan eden, Havadan havaya karadan karaya kendi füzelerini geliştiren ve envantere koyan, 2002’deki 163 faal dış temsilciliğini, 2022 sonu itibarıyla 254’e ulaştıran, Son 20 yılda açtığı 83 yeni dış temsilcilikle ABD, Fransa, Çin, Rusya ve İngiltere’nin ardından dünya çapında en çok yurt dışı temsilciliğine sahip ülke olan, Açılmasın diye her türlü fitneyi çıkardıkları İstanbul Hava Limanı ile Avrupa’nın ve Orta Doğu’nun uçuş merkezi olan, Yine karşı çıkılan ancak bu hafta açılan İFM (İstanbul Finans Merkezi) yatırımıyla Londra, Frankfurt, Dubai’ye rakip olan, Son yirmi yılda organize sanayi bölgeleri sayısını neredeyse ikiye katlayan, (190’dan 354’e) Avrupa’nın orta büyüklükteki ülkelerinin toplam nüfusuna denk gelen haliyle son yirmi yılda istihdama kattığı 11 milyona civarı gence iş alanı yaratan, Tüm sağlık alt yapısını yeniden kuran; şehir hastaneleri konsepti ile Dünya’ya örnek olan, Tarihin seyrini değiştirmeye aday Bir Kuşak Bir Yol; yeni İpek Yolu projesi hedeflenerek yapılan Kuzey Marmara otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü hizmete sokan, Tarihin en büyük mirası Ayasofya’yı özgürlüğe kavuşturan, işte bu yeni Türkiye’dir…. Olan budur! Yukarıdaki başlıkların her biri asırlık projelerdir! Kuruluş dönemi işleridir. Selçuklu’dan, sonrasında Osmanlı’dan kalan mirasın yeniden gün yüzüne çıkmasıdır. Yeni Dünya düzeninde Türkiye’nin hangi iddiaya sahip olduğunun göstergesidir. Bakmayın siz muhalefetin “Erdoğan karşıtlığında” birleşmesine, sanki karşı oldukları Erdoğan(mış) gibi gösterme çabalarına… Onların Erdoğan ile işi yok, onlar maşası oldukları küreselcilerin “Türkiye Kalkışması”nı önleme görevinin ifası için birleştiler. Kumar masasından kalkanı yaka paça tekrar oturtan işte bu iradedir. İmparatorluklar dönemi bitmedi, yeni başlıyor! Batı’da ABD, AB imparatorluğuna karşı Rus ve Çin imparatorluğu, geriden iddia sahibi olanlar ise Hint ve Türk imparatorluğudur! Manzaranın bütünü bizi göreve çağırıyor. Meseleyi Erdoğan karşıtlığına çeviriyorlar ki manzarayı kaçıralım. Çünkü iyi biliyorlar ki 30 yıldır memlekete hizmet eden, vizyon sağlayan Erdoğan durdurulursa Türkiye durdurulur! Türkiye’nin Selçuklu’dan, Osmanlı’dan gelen aklı akamete uğratılır! Yeni yüzyıl, Yeni Dünya düzeni için Erdoğan eliyle ayağa kalkan Türkiye bu yüzyılı da ıskalar… Mesele Erdoğan değil, farkında mısınız, mesele “Evladı fatihan” sizsiniz… Şimdi soralım kendimize; aklen, vicdanen 300 yıl sonra bu ayağa kalkışa destek vermek gerekmez mi?