Bence bu ittifak kapı arkasında gerçekleşti.
Beklenen görüşme gerçekleşti.
Millet İttifakı’nın CB adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’de HDP heyeti ile görüştü.
Öngörüm doğru çıktı.
HDP’nin Kandil’den gelen talimat doğrultusunda Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini, kamuoyu karşısında Kılıçdaroğlu’nu siyaseten zora düşürecek taleplerde bulunmayacağını söylemiştim.
Bunun yerine demokrasi, adalet ve Kürt sorununun çözümü gibi genel ve soyut talepler ekseninde bir ittifak düzeneğinin kurulacağını belirtmiştim.
Bence bu ittifak kapı arkasında gerçekleşti.
El sıkışıldı.
Ama resmen ilan edilmeyecek.
Yani HDP Millet İttifakı’nın resmi bir bileşeni olmayacak.
Görüşme çıkışında ittifaka dair bir ortak karar deklare edilmedi.
Lakin Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından anladığımı söyleyeyim: HDP tabanını siyaseten rahatlatacak ifadelerin kullanılması, daha doğru bir ifadeyle, HDP’ye oy veren Kürt seçmenlerin ağzına bir parmak bal sürülmesi, HDP’nin Kılıçdaroğlu’na ittifakın resmi üyesi olmadan sunacağı destek için bir kılıftı. HDP’nin kendi tabanını ikna edebilmesi için bu kılıfa ihtiyacı vardı. Kemal Bey HDP’nin siyaseten gereksinim duyduğu bu şemsiyeyi sağladı. Kemal Bey’in de gereksinim duyduğu tek şey; HDP’nin resmen oluşturulan koalisyonun bir parçası olmadığını, ama Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere demokratikleşme taleplerinin hayata geçirilmesi konusunda kendisine sunduğu desteği önemsediğini söyleme imkanı bulmasıydı. Perde arkasında varılan anlaşma ise, seçilmesi halinde HDP’nin görünürde olmasa bile fiilen yürütme erkine dahil edilmesidir. Bu zaten HDP’nin desteğiyle seçilen CHP’li belediyelerde uygulanan bir ittifak modelidir. Şimdi bunun benzeri yapılacak. İYİ PARTİ de HDP ile aynı masada olmadıklarını söyleyerek milliyetçi oyları avlamaya çalışacak. Hem birlikte sözümona kazanacaklar, hem İYİ PARTİ bu sistemin dışında olduğunu söyleyerek nasıl ilkeli bir duruş sergilediğini anlatmaya devam edecek. İlginç bir paslaşma modeli bu!
KÜRT SORUNU NEDİR VE NASIL ÇÖZÜMLENECEK…
Anlamadığım şey şu: Kemal Bey Millet İttifakı’nın CB adayı. Millet İttifakı’nın ortak metninin hiç bir yerinde Kürt sorununun çözümüne dair bırakınız bir vaat, Kürt kelimesi bile geçmiyor. Kemal Bey nasıl oluyor da HDP ile görüşmesinde Kürt sorununun çözümünü önceleyebiliyor veya bu başlık ekseninde HDP ile müzakereler yapabiliyor?
Bunu eleştirmek için söylemiyorum. Bu ülkede her konunun demokratik bir şekilde müzakere edilmesinden yanayım. Anlamak istediğim şey şu: O Millet İttifakı’nın ortak metni Kemal Bey’i bağlamıyor mu? Bağlıyorsa o metinde yer almayan bir konu başlığı üzerinde nasıl oturup konuşabiliyor ve kamuoyuna bu sorunu çözeceği vaadinde bulunabiliyor?
Vaatte bulunduğuna göre biz sorunu nasıl çözeceğini bilme hakkına sahip değil miyiz?
Bunun için dönüp ortak metne baktığımızda ise hiç bir şey göremiyoruz. Bu milleti kandırma siyaseti değilse nedir?
Hani ortaklaşılan konularda herkes konuşacaktı, hiç kimse ortak metnin dışına çıkmayacaktı? Ortak metinde ne bu mesele, ne de bu meselenin nasıl çözüleceğine dair tek bir ifade yok iken, Kemal Bey nasıl oluyor da bir başına çıkıp bu tür açıklamalar yapabiliyor?
İlginç bir siyasi ittifak düzeniyle karşı karşıyayız.
SORUYORUM, CEVAP VERİN KEMAL BEY!
-Kürt sorunu dediğiniz sorun nedir?
-Kürt sorununu çözmek için hangi somut adımlar atmayı düşünüyorsunuz?
-Kürtçe için bilinmeyen dil denilmesine koyduğunuz tepkiyi anlamlı ve değerli bulduğumu belirterek soruyorum: Anadilde eğitimden yana mısınız? Veya anadille ilgili Kürtlere vadettiğiniz şey nedir?
-PKK ile müzakere mi edeceksiniz yoksa mücadele mi? HDP’nin başat rol oynayacağı bir çözüm süreci mi başlatacaksınız?
-PKK/HDP’nin özerk yönetim modelini çözüm için gerekli görüyor musunuz?
-Suriye’nin kuzeyinde kurulan ABD destekli PKK özerk yönetimine karşı mısınız? PKK’nın orada bir devlet olarak varlığı sizi rahatsız ediyor mu?
Soruları çoğaltmaya gerek yok.
Umarım bu soruların cevabını ülkeyi yönetmeye talip Cumhurbaşkanı adayı olarak biz vatandaşlardan esirgemezsiniz.
Madem ülkeyi şeffaf yöneteceğim diyorsunuz, o vakit, adayı olduğunuz ittifakın ortak metninde yer almayan ama tarafınızdan dile getirilen bu meseleye dair sorularımıza şeffaf bir biçimde cevap vermeye çağırıyorum sizi
FETÖ’NÜN PARTİSİ OLSAYDI…
Kemal Bey parti kapatılmasına ve belediyelere kayyum atanmasına karşı olduğunu açıklamış bir de. Dediğim gibi, HDP’yi hem kendi seçmeni nezdinde rahatlatmaya hem de HDP’li Kürtleri kafalamaya dönük bir kılıflama siyaseti bu.
O vakit soruyorum: Türkiye’de FETÖ’nün partisi olsaydı onun da kapatılmasına karşı çıkar mıydınız? Veya FETÖ’cü bir belediye başkanının görevinden azledilmesine karşı çıkar mıydınız?
Eğer karşı çıkacak idiyseniz, o vakit 15 Temmuz’dan hemen sonra FETÖ’nün siyasi ayağını ne diye arayıp durdunuz?
Kürtleri HDP üzerinden eski Türkiye’nin stepnesi kılmaya çalışanların paralel siyasetleri iyi takip edilmeli. Bu siyasetin asıl sahipleri, çok tehlikeli oynuyorlar.
Ekleme
Tarihi: 21 Mart 2023 - Salı
Bence bu ittifak kapı arkasında gerçekleşti.
Beklenen görüşme gerçekleşti.
Millet İttifakı’nın CB adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu TBMM’de HDP heyeti ile görüştü.
Öngörüm doğru çıktı.
HDP’nin Kandil’den gelen talimat doğrultusunda Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini, kamuoyu karşısında Kılıçdaroğlu’nu siyaseten zora düşürecek taleplerde bulunmayacağını söylemiştim.
Bunun yerine demokrasi, adalet ve Kürt sorununun çözümü gibi genel ve soyut talepler ekseninde bir ittifak düzeneğinin kurulacağını belirtmiştim.
Bence bu ittifak kapı arkasında gerçekleşti.
El sıkışıldı.
Ama resmen ilan edilmeyecek.
Yani HDP Millet İttifakı’nın resmi bir bileşeni olmayacak.
Görüşme çıkışında ittifaka dair bir ortak karar deklare edilmedi.
Lakin Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından anladığımı söyleyeyim: HDP tabanını siyaseten rahatlatacak ifadelerin kullanılması, daha doğru bir ifadeyle, HDP’ye oy veren Kürt seçmenlerin ağzına bir parmak bal sürülmesi, HDP’nin Kılıçdaroğlu’na ittifakın resmi üyesi olmadan sunacağı destek için bir kılıftı. HDP’nin kendi tabanını ikna edebilmesi için bu kılıfa ihtiyacı vardı. Kemal Bey HDP’nin siyaseten gereksinim duyduğu bu şemsiyeyi sağladı. Kemal Bey’in de gereksinim duyduğu tek şey; HDP’nin resmen oluşturulan koalisyonun bir parçası olmadığını, ama Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere demokratikleşme taleplerinin hayata geçirilmesi konusunda kendisine sunduğu desteği önemsediğini söyleme imkanı bulmasıydı. Perde arkasında varılan anlaşma ise, seçilmesi halinde HDP’nin görünürde olmasa bile fiilen yürütme erkine dahil edilmesidir. Bu zaten HDP’nin desteğiyle seçilen CHP’li belediyelerde uygulanan bir ittifak modelidir. Şimdi bunun benzeri yapılacak. İYİ PARTİ de HDP ile aynı masada olmadıklarını söyleyerek milliyetçi oyları avlamaya çalışacak. Hem birlikte sözümona kazanacaklar, hem İYİ PARTİ bu sistemin dışında olduğunu söyleyerek nasıl ilkeli bir duruş sergilediğini anlatmaya devam edecek. İlginç bir paslaşma modeli bu!
KÜRT SORUNU NEDİR VE NASIL ÇÖZÜMLENECEK…
Anlamadığım şey şu: Kemal Bey Millet İttifakı’nın CB adayı. Millet İttifakı’nın ortak metninin hiç bir yerinde Kürt sorununun çözümüne dair bırakınız bir vaat, Kürt kelimesi bile geçmiyor. Kemal Bey nasıl oluyor da HDP ile görüşmesinde Kürt sorununun çözümünü önceleyebiliyor veya bu başlık ekseninde HDP ile müzakereler yapabiliyor?
Bunu eleştirmek için söylemiyorum. Bu ülkede her konunun demokratik bir şekilde müzakere edilmesinden yanayım. Anlamak istediğim şey şu: O Millet İttifakı’nın ortak metni Kemal Bey’i bağlamıyor mu? Bağlıyorsa o metinde yer almayan bir konu başlığı üzerinde nasıl oturup konuşabiliyor ve kamuoyuna bu sorunu çözeceği vaadinde bulunabiliyor?
Vaatte bulunduğuna göre biz sorunu nasıl çözeceğini bilme hakkına sahip değil miyiz?
Bunun için dönüp ortak metne baktığımızda ise hiç bir şey göremiyoruz. Bu milleti kandırma siyaseti değilse nedir?
Hani ortaklaşılan konularda herkes konuşacaktı, hiç kimse ortak metnin dışına çıkmayacaktı? Ortak metinde ne bu mesele, ne de bu meselenin nasıl çözüleceğine dair tek bir ifade yok iken, Kemal Bey nasıl oluyor da bir başına çıkıp bu tür açıklamalar yapabiliyor?
İlginç bir siyasi ittifak düzeniyle karşı karşıyayız.
SORUYORUM, CEVAP VERİN KEMAL BEY!
-Kürt sorunu dediğiniz sorun nedir?
-Kürt sorununu çözmek için hangi somut adımlar atmayı düşünüyorsunuz?
-Kürtçe için bilinmeyen dil denilmesine koyduğunuz tepkiyi anlamlı ve değerli bulduğumu belirterek soruyorum: Anadilde eğitimden yana mısınız? Veya anadille ilgili Kürtlere vadettiğiniz şey nedir?
-PKK ile müzakere mi edeceksiniz yoksa mücadele mi? HDP’nin başat rol oynayacağı bir çözüm süreci mi başlatacaksınız?
-PKK/HDP’nin özerk yönetim modelini çözüm için gerekli görüyor musunuz?
-Suriye’nin kuzeyinde kurulan ABD destekli PKK özerk yönetimine karşı mısınız? PKK’nın orada bir devlet olarak varlığı sizi rahatsız ediyor mu?
Soruları çoğaltmaya gerek yok.
Umarım bu soruların cevabını ülkeyi yönetmeye talip Cumhurbaşkanı adayı olarak biz vatandaşlardan esirgemezsiniz.
Madem ülkeyi şeffaf yöneteceğim diyorsunuz, o vakit, adayı olduğunuz ittifakın ortak metninde yer almayan ama tarafınızdan dile getirilen bu meseleye dair sorularımıza şeffaf bir biçimde cevap vermeye çağırıyorum sizi
FETÖ’NÜN PARTİSİ OLSAYDI…
Kemal Bey parti kapatılmasına ve belediyelere kayyum atanmasına karşı olduğunu açıklamış bir de. Dediğim gibi, HDP’yi hem kendi seçmeni nezdinde rahatlatmaya hem de HDP’li Kürtleri kafalamaya dönük bir kılıflama siyaseti bu.
O vakit soruyorum: Türkiye’de FETÖ’nün partisi olsaydı onun da kapatılmasına karşı çıkar mıydınız? Veya FETÖ’cü bir belediye başkanının görevinden azledilmesine karşı çıkar mıydınız?
Eğer karşı çıkacak idiyseniz, o vakit 15 Temmuz’dan hemen sonra FETÖ’nün siyasi ayağını ne diye arayıp durdunuz?
Kürtleri HDP üzerinden eski Türkiye’nin stepnesi kılmaya çalışanların paralel siyasetleri iyi takip edilmeli. Bu siyasetin asıl sahipleri, çok tehlikeli oynuyorlar.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.