Felaketin büyüklüğü ülke yönetimini, kurum ve kuruluşları etkilemiştir. Elbette ki, deprem dahil pek çok olay ülke yönetimini, kurum ve kuruluşları şu veya bu biçimde etkiler.
Bu etki acaba köklü dönüşümlerine yol açacak mı?
Bu sloganın peşinden gidilir mi?
Yüksek binalarla dolu, tıkış tıkış nefes alınmaz hâle gelinmiş kentlerimiz Anadolu toprağının belki sadece %3’ünü teşkil ediyor.
Betonarme ve yüksek binalar yerine az katlı hatta tek katlı prefabrik evlerle kısa zamanda yeni yerleşim bölgeleri kurulabilir.
Erzincan’ın prefabrik evleri 70 yıldır kullanılıyor, kaç deprem geçti, hiçbiri yıkılmadı.
Tarım ile, tarıma dayalı sanayinin çevresinde bir yeni hayat.
Elbette ki sanayi büsbütün terkedilmeyecek. Deprem bölgesindeki çelik fabrikaları dimdik ayaktadır. Benzeri yapılar öteki sanayi tesisleri için de geçerlidir.
Böylece kalabalık bina ve nüfus mukadder bir depremin (mesela İstanbul) stresi altında beklemekten kurtulur.
Duamız Cenab-ı Hakk’ın insanımıza bir daha böyle bir felaket yaşatmamasıdır. Depremde ölenlere rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına sabır diliyorum.