Değerli Gazi Türk Milleti ,
Siyasal paganizm kavramını ilginçlik olması için kullanmıyorum. Kuzey Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan yeni durumu Hıristiyan Avrupa genellemesi içinde muğlaklaştırmak da doğru değildir. Hadiselerin merkezinde İslam ve Türkiye karşıtlığı vardır. Bunu Hristiyanlık içinde dinî bir hareket olarak tanımlamak da doğru değildir. Paganizmin siyasallaşması olayını din-bilim çatışması gibi Aydınlanma döneminden kalma ezberlerle de izah edemeyiz.
Yeni ekonomik hikayesi yazmak için beşeri sermaye birikimi, teknolojik gelişmeyi piyasa güçlerinin yönlendirdiğini öne çıkaran girişimci kararları ve kamunun rolü olmazsa olmaz faktörler olarak öne çıkmaktadır.
En önemlisi de teknolojik yenilikler ile ortaya çıkan ürünler sayesinde makro bazda ekonomik büyümeyi de arttırması beklenmektedir. Bu sürecin daha iyi işlemesi ve teknolojik yeniliklerde süreklilik için araştırma-geliştirme (Ar-Ge) için daha fazla kaynak ayrılması elzemdir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde nitelikli işgücüne yapılan yatırımlar, yani beşeri sermayenin ekonomik büyümede önemli rolü vardır. Bu nedenle, hem işgücünün miktarındaki artış için nüfus artışı hem de nüfusun nitelikli olması önemli hale geliyor.
Bununla beraber, işgücünün niteliğinin artması işgücünün verimliliğini de artıracaktır.
Aynı yerlerde dolaşmışsınız ama yollarınız gerçekte hiç birleşmemiş, zihinlerinizle, kalplerinizle hep teğet geçmişsiniz birbirinize. Hep yanınızdaki yabancıyla, yabancılarla yaşamışsınız.
Sizce kaç kişisiniz, elinizde bir sayı var mı?
İnşallah sayısını göreceğiz yakında. Elli kişi mi? Kesinlikle öyle değil. Belki binlerce insan ayrılmayacaklar partiden ama Altılı Masa için de çalışmayacaklar. Bunu çok net biliyorum.
Gelişmiş ülkeler, vatandaşlarını biraz olsun rahatlatmak için bazı tedbirler alıyorlar. Bizimkiler de… Muhalefet her ne kadar bu tedbirlerin ‘seçim yatırımı’ olduğunu iddia etse de sosyal devlet anlayışının ‘doğal’ sonucu olarak milletin sıkıntılarını hafifletmek hükûmetin boynunun borcu.Üretmek adına yetenek avcısı olun, tüketim adına değil.
Önümüzdeki on seneler, incelerek, medenîleşerek Avrupalılaşmak umudunun sekter Doğu Avrupa kabalıklarıyla yer değiştirdiği bir sönümlenme devri. Avrupa’nın fetret devri de denilebilir buna. Avrasya’ya gelince karşımıza derin bir yalnızlık çıkıyor. Yiğidi öldürelim; ama hakkını verelim: Başardılar…
YSK dikkate alır ya da almaz... Ancak Başak’ın somutladığı gerekçeler, Erdoğan’ın adaylığının gayri meşru olduğunu anlatmak için, muhalefete önemli bir veri sunuyor.
Bir suçun işlenmesine engel olamayabilirsin. Ancak ona kayıtsız kalmak, tanığın kendisini de çürütmez mi?
Çığlık atmak, başkasından çok kendimiz içindir.
Bu uzun soluklu ve direnç gerektiren bir mücadeledir.
Bu vatan bizim, bu milletin bir parçasıyız. Gidecek başka hiçbir yerimiz yok.
İktidar mensuplarının belki gidecek yerleri vardır, kendilerine inşa ettikleri varlıklarına güveniyor olabilirler.
Hepimiz buradayız ve burada olacağız.
Düşünün ki bir milletvekili “Tayyip Abi’ye ihanet etmek, Türkiye’ye ihanet etmektir” diyebiliyor. Bununla da yetinmeyip, “Onu sırtımızda taşımamız; yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım” diye ekliyor. Bu adam milletvekili!
Enformasyona değil, bilgiye ulaşmayı amaçlamakla; her türlü eylemin ve/veya ilişkinin ardındaki istemeyi etik değerlere dayandırmakla nitelikli eğitimin yeterli koşulları da sağlanmış olabilir ve sonuç olarak da daha iyi bir dünyada yaşama umudumuz artabilir.
Öfke de sandığa gidişin bir unsurudur. İktidara dersini vermek ya da beliren bir tehlikeyi önleyecek gücü göreve getirmek, ciddi bir sandık motivasyonudur.
Umut ise bütün bunların üzerindedir.Mutlu olmak da umut kökenlidir.
Yeter artık...U-mutlu olmak istiyoruz!
Inancımız odurki Gazi Milletimiz içinden kendi İttifak ettiği ve Anadolunun Birleştiği ,liyakat sahibi bir Cumhurbaşkanı 2023 Seçimleri sonunda tarihe 13.Reisi Cumhur olarak kaydedilecektir.
Saygılarımla,Şerefli Türk Milletine arz ederim.
Abdülkadir ERKAHRAMAN
26-01-2023