Başlıktaki ifadenin tamamı şöyledir: “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim…”
Şu sıra Ekrem İmamoğlu ve CHP’nin en yakın arkadaşı kim?
Millî irade mi? İYİ Parti mi? DEVA olabilir mi; ya da Gelecek Partisi?..
Tabii ki hiçbiri değil…
Bunların en yakın arkadaşı PKK emrindeki DEM Parti…
Çok uzağa gitmeye gerek yok. CHP Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı için aday gösterilen CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal DEM’lileri belediyeye sokmayacağım, deyince kim celallenmişti? Hayır, CHP Genel Başkanı değil… İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem Bey… “Kendine ya başka bir iş bulacak ya da başka bir parti” demişti…
Ama bu perçinli arkadaşlığı, dostluğu CHP’liler gizli kapaklı yürütürken, Kandil açık açık ilan ediyor. Kimse de yalanlamıyor; “Siz kim oluyorsunuz!” demiyor… Durum, Ebru Gündeş’in ünlü şarkısında ifade ettiği gibi sürüp gidiyor: “Bir dost gibi davran bana, herkes bizi öyle bilsin. Bugün burada bütün olanlar, gizli saklı sürüp gitsin…”
Kandil öyle değil ama… Açık açık söylüyor. Destekse destek, ittifaksa ittifak!
PKK elebaşlarından Duran Kalkan, yerel seçimlere günler kala PKK’nın kanalında yeniden ortaya çıkmış:
“31 Mart’ta Türkiye’de önemli bir seçim olacak. Bu belki Mayıs seçimleri kadar olmayabilir ama yerel yönetimler çok daha önemli. Bu anlamda demokratik güçlerin, aydınların, kadınların önemli bir çabası var. Demokrasi ittifakları var, ittifak güçleri, çeşitli sol demokratik güçler; DEM Parti etrafında oluşan ittifaklar, bir çabaları var, önemli ve anlamlı…
Umut ediyoruz, inanıyoruz demokratik güçler kazanırlar. AKP-MHP faşizmine seçimle de darbe vurulur yani. Bu anlamda seçimi bir siyasi mücadele olarak görmek gerekli. Bir de bu yerel seçim; yerelden demokrasi bakımından daha da önemsemek lazım…
Zaten herkes kendini görevli, sorumlu görüyor; faşizme karşı mücadelenin bir gereği olarak, özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak bu seçimlerde de gereken yapılacak.
Göreceğiz 31 Mart’ta ortaya çıkan sonucu ama yerelden demokrasiyi ifade ettiği için önemsenmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Taraftarlarımıza çağrımız bu temeldedir, faşizme geçit verilmemeli. İradeye sahip çıkılmak lazım, daha çok bütünleşmek gerekli, mücadeleci olmak lazım.”
Peki Murat Karayılan eşkıyası, Özgür Özel’in kayyumlara karşı açıklaması üzerine ne demiş:
“Kayyum, Kürt halkının iradesinin ihlal edilmesidir. Kürt’ü tanımamaktır. Nasıl ki Rêber Apo üzerindeki tecrit, psikolojik işkence sadece bir kişiye yönelik değil de bir halka, Kürt halkına yönelikse kayyumlar da böyledir.”
PKK’nın bir başka elebaşısı Mustafa Karasu da CHP ile DEM’e “ittifakı güçlendirin” talimatı vermiş, “Şimdi artık İmralı kapılarını parçalama zamanıdır” demiş. Ayrıca, “Bu sadece bir belediye başkanı seçimi değildir! AK Parti ve MHP’yi çökerteceğiz” diye buyurmuşmuş...
Ebru Hanım’a ayıp olmasın; şarkısını tamamlayalım: “Fırtınalar koparsa kopsun, sürüklesin ikimizi. Arzular tutuştursun bizi, razıyım sonuna senle olsun…”
‘‘Tünele girdiğinizde dikkat edin dostlarım, umut sandığınız ışık tren farı olabilir.”
Charles Bukowski
*@highsnobiety rumuzlu TikTok kullanıcısı, Paris Moda Haftası için koli bantlarının göründüğü bir video yayınlamış ve “Siz takar mıydınız” diye sormuş (https://www.tiktok.com/@highsnobiety/video/ 7342814112575065390). Meğer bu bir ürün tanıtımıymış… Ürün de koli bandına benzeyen bileklikmiş. İspanyol moda markası Balenciaga’nın 2024 sonbahar/kış koleksiyonu için hazırlandığı söylenen bu bilekliğin bildiğimiz koli bantlarından tek farkı üzerinde markanın adının yer alması… Tabii bir de fiyatı… İddia 275 euro (yaklaşık 10 bin TL) olduğu yönünde. The Beatles, ABD’ye ilk kez gittiğinde, ayak bastıkları çimenleri yiyen gençler geldi birden aklımıza… Ey marka!
Sen nelere kadirsin…
* TikTok Türkiye ihtiyaç sahiplerine destek olmak amacıyla Kızılay’la iş birliğine giderek “Kızılay Pendik Aş Evi”nde hazırlanan iftarlık yemekleri gıdaya erişimi kısıtlı ailelere ulaştırmış (İpek İzci, Weber Shandwick). “Çinli bir sosyal medya platformunun Pendik’teki iftarla ne işi olur” diye düşünenler için açıklayalım. İletişimin ilk ve en önemli adımı hedef kitlenin kültür ve değerlerine saygılı olmak ve ona uygun davranmaktır.
* Samsung Electronics Türkiye, sürdürülebilir geleceğe katkıda bulunmak ve elektronik atıkların çevresel etkilerini azaltmak isteyenler için “E-atık Toplama Kampanyası”nı başlatmış. Firmadan yeni TV veya beyaz eşyaları teslim alırken eski elektronik cihazlarını ‘geri dönüşüm’ için getirenler, 3.000 TL’ye varan hediye çeki kazanıyormuş (Duygu Sayıner Çıdamal). İklim krizi ve küresel ısınma gibi ağır ve güncel tehditler nedeniyle firmaların ‘çevre hassasiyetlerini’ ortaya koymaları neredeyse bir zorunluk hâline geldi. Ancak, toplumda ‘davranış değişikliğine’ neden olabilecek etkili sonuçlar alabilenlerin sayısı pek de fazla değildir.